-
8th Aralık 2008

Mezhepler Arasındaki Farklar

posted in MEZHEPLER-ANLAYIŞLAR |

MEZHEPLER


 

Aşağıdaki tabloda verilen örnekleri aklımızı kullanarak incelediğimizde, vahiy merkezli bir anlayışa sahip olanlar şunu göz ardı edemezler; mezhepler arasında farklar olsa bile, bu fark, haram-helal boyutunda olmamalı. Güvenlik, sağlık, ekonomik, temizlik gibi  konulardaki bu farklılıklar görüş ve yorum farklılığı düzeyinde kalmalı. Buna uygun davranmayanların günahkar olacağı iddiası açık bir delil gerektirmektedir. Tıpkı günümüzde şeker, iç yağlar, hamurlu yiyecekler, gıda standardları, temizlik ve sağlık açısından giyim standardı vb. konularda uzmanlar arasında görüş ve yorum farklılıkları elbette olabilir.

 

Uzman din bilginleri, kendi kanaatlerine göre şunu yemenin veya içmenin ya da giymenin yahut kullanmanın sakıncalı olabileceğini ve belki Allah tarafından sorgulanacağımızı elbette dile getirebilir. Helal diye nitelenenlerin de daha yararlı, iyi veya güzel olacağını dile getirebilirler. Halk da bu görüş ve yorum farklılıkların da uygun gördüğünü tercih edebilir.

Yeni gelişen şartlarda yeni sorunlara yeni çözümlerin getirilmesi tabiidir. Görüş ve yorum farklılıklarını “haram” veya “helal” diye nitelediğimizde mezheplerin görüşleri, görüş ve yorum farklılığı olmaktan çıkıp “din” olarak algılanmaya başlıyor. Belki mezhep imamları bunları doğrudan haram veya helal olarak nitelemediler, bu nitelemeler sonradan oluştu. Ancak günümüzde ortaya çıkan bu farklılığın ciddi bir sorun olduğu bilinmelidir. Herhangi bir şey, Allah’a göre hem haram, hem helal olamaz. Allah’ın dininde asla çelişki olmaz. Bkz. Nisa: 82 Unutmayalım ki dinde çelişki izlenimi uyandırmak, onun hakkında doğru bilgi sahibi olmayan insanları ateist, agnostik veya deistliğe sürüklemektedir.

 

MEZHEPLER ARASINDAKİ FARKLAR TABLOSU İÇİN TIKLAYINIZ


This entry was posted on Pazartesi, Aralık 8th, 2008 at 15:11 and is filed under MEZHEPLER-ANLAYIŞLAR. You can follow any responses to this entry through the RSS 2.0 feed. You can leave a response, or trackback from your own site.

There are currently 14 responses to “Mezhepler Arasındaki Farklar”

Why not let us know what you think by adding your own comment! Your opinion is as valid as anyone elses, so come on... let us know what you think.

  1. 1 On Eylül 26th, 2009, edi006 said:

    arkadaşım sana çok çok teşekkürlerimi sunarım.
    demekki bu fikir ve düşüncede yanlız olmadığı bana gösterdin…

    hala mezhep imamlarının peşlerinden gidenlere bir sorum olacak hz peygamberin hayatını ondan bundan duyarak okuyarak mezhebiyet oluşumunu sağlayan kişilerimi kendinize önder aldınız yoksa peygamberimizi?

    herşey bir kenara eğer peygamber kendisinden sonra mezhep olmasını emretseydi buna ençok hakkı olan kişiler 4 halifeler olmazmıydı?

    kaldıki 4 halife onunla gün gün saat saat sene sene bir arada olmuşlar.eğerki peygamberimizden sonra bir mezhebiyetin kurulması kaçınılmaz olsaydı bunu ençok yapması gereken hz.ebu bekir hz.ömer hz.osman ve hz.ali olurdu.
    nahl 90 son sözleri o size düşünüp tutasınız diye öğüt veriyor.

    anlıyana tabi…

  2. 2 On Mayıs 25th, 2011, kemal55 said:

    cok tsker ederim kardesim benim.. ben safii mezhebindeydim bu yazdıklarını okuduktan sonra mezhebin peşinden gitmeyi kestim tek dinimiz İslam..

  3. 3 On Eylül 6th, 2011, t.feyzullah örsçelik said:

    Toplumlarda en çok suistimal edilen dindir. Bilhassa cahil toplumlarda ticari, siyasi v.b.. konularda hep dini inanaçlar kullanılmıştır.Temel dini bilgisi olmayanları uydurma hadislerle süslenen ksideler kullanılmaktadır. mezhep kurucuları bugün sağ olsalardı acaba ne yaparlardı?

  4. 4 On Ocak 15th, 2012, F&A said:

    mezhep kurucusu diye hitap ettiğiniz zatlar illa benim arkamdan gelin benim dediğim doğru diye bir kelime demişlermi bu zatlar Kur-anı’ı Kerim , hadis ve rivayetlere dayanarak islam dinini en iyi bir şekilde diğer nesillere gitmesini sağlamak adına çalışmalarda bulunmuşlardır bunun la ilgili dini bilgisi olan kişilerle araştırma yapmanızı tavsiye ederim

  5. 5 On Ocak 16th, 2012, admin said:

    Tabloda verilen örnekleri aklımızı kullanarak incelediğimizde, vahiy merkezli bir anlayışa sahip olanlar şunu göz ardı edemezler; mezhepler arasında farklar olsa bile, bu fark, haram-helal boyutunda olmamalı. Güvenlik, sağlık, ekonomik, temizlik gibi konulardaki bu farklılıklar görüş ve yorum farklılığı düzeyinde kalmalı. Buna uygun davranmayanların günahkar olacağı iddiası açık bir delil gerektirmektedir. Tıpkı günümüzde şeker, iç yağlar, hamurlu yiyecekler, gıda standardları, temizlik ve sağlık açısından giyim standardı vb. konularda uzmanlar arasında görüş ve yorum farklılıkları elbette olabilir.

    Uzman din bilginleri, kendi kanaatlerine göre şunu yemenin veya içmenin ya da giymenin yahut kullanmanın sakıncalı olabileceğini ve belki Allah tarafından sorgulanacağımızı elbette dile getirebilir. Helal diye nitelenenlerin de daha yararlı, iyi veya güzel olacağını dile getirebilirler. Halk da bu görüş ve yorum farklılıkların da uygun gördüğünü tercih edebilir.

    Yeni gelişen şartlarda yeni sorunlara yeni çözümlerin getirilmesi tabiidir. Görüş ve yorum farklılıklarını “haram” veya “helal” diye nitelediğimizde mezheplerin görüşleri, görüş ve yorum farklılığı olmaktan çıkıp “din” olarak algılanmaya başlıyor. Belki mezhep imamları bunları doğrudan haram veya helal olarak nitelemediler, bu nitelemeler sonradan oluştu. Ancak günümüzde ortaya çıkan bu farklılığın ciddi bir sorun olduğu bilinmelidir. Herhangi bir şey, Allah’a göre hem haram, hem helal olamaz. Allah’ın dininde asla çelişki olmaz. Bkz. Nisa: 82 Unutmayalım ki dinde çelişki izlenimi uyandırmak, onun hakkında doğru bilgi sahibi olmayan insanları ateist, agnostik veya deistliğe sürüklemektedir.

  6. 6 On Ocak 24th, 2012, Faruk Yalçınkaya said:

    Değerli, azimetli admin kardeşim. Sayfanızla yeni tanıştım ve istifade ediyorum, bir araştırmam gereği ilk olarak mezhepler arsındaki farklar çalışmanıza göz attım ve çok mesrur oldum.
    Çalışmalarınızı, gayretlerinizi ve himmetinizi tebrik ediyorum. Bediüzzaman Hazretleri der ki; kimin himmeti milleti ise onun kıymeti millet kadardır. Aynı Bediüzzaman Hazretleri ki bu lakabı telif ettiği her eserinin her kelimesinde görmek mümkün Sözler isimli eserinde 27.Söz’ün Hatimesinde bu farklılıkların Rahmet olduğunu herkesi ikna edecek kadar bedi bir şekilde anlatıyor, Allah ondan ebeden daimen razı olsun. İlgilenen arkadaşlara yerinden kendilerinin okumalarına havale ederken tek bir cümlesini buraya alayım inşaallah. “Bir su, beş muhtelif mizaçlı hastalara göre nasıl beş hüküm alır; şöyle ki: Birisine, hastalığının mizacına göre su ilaçtır(şeker hastası gibi), tıbben vacibdir. Diğer birisine, hastalığı için zehir gibi muzırdır(kuduz hastası gibi) tıbben ona haramdır. Diğer birisine, az zarar verir; tıbben ona mekruhtur. Diğer birisine, zararsız menfaat verir; tıbben ona sünnettir. Diğer birisine ne zarardır ne menfaattir; afiyetle içsin, tıbben ona mubahtır. İşte hak burada taaddüt etti. Beşi de haktır. Sen diyebilir misin ki: “Su yalnız ilaçtır, yalnız vacibtir, başka hükmü yoktur.”

  7. 7 On Kasım 9th, 2012, seher said:

    yhaa bu marokanlar (farslar) bizim istiridye istakoz falan yemedimizi bizim culturumuzle alakali oldugunu saniyorlar, anlatamadim bi turlu mezheb farkliligi oldugundan yemedimizi, simdide sunum yapcam sinifda Allah yardim etsin :(

    belcikadan seher..

  8. 8 On Şubat 15th, 2013, raşit ayata said:

    Tablodaki bilgileri incelerken bilgiler şüpheli gibi geldi.Sadace birine baktım.Gusülün farzları Hanefilerde 11 yazıyor.Gerçekte 3.Tehlikeli sularda yüzerken çok daha dikkatli olmalı.

  9. 9 On Mart 31st, 2013, mert said:

    çok sağol kardeşim performans ödevimde çok yardımcı oldu

  10. 10 On Nisan 7th, 2013, Aylin Ç. said:

    Tabloyu inceledim. Yorumları da okudum. Hak dini o veya bu kişiye göre değişmez bu konuda hem fikiriz. Fakat hak mezhep olarak kabul gören Hanefi Hanbeli Maliki ve Şafii Mezhepleri, düşündüğünüz gibi onun bunun peşinden giden insanların oluşturduğu topluluklar değildir. Her birinin imamları değerli ve neyin ne olduğunu bilen zatlardır, F&A’nın da dediği gibi. Evet bu kadar farklı yorum getirmeleri beni de çoğu kez hüsrana uğratmıştır. Yine de tabloda yanlış bilgilendirmeler olduğunu düşünüyorum. Lütfen bilgi sahibi oldum sanıp yanlış bilgilerle aklımızı doldurmayalım, tek bir kişiye bağlı kalarak inançlarımızı yavanlaştırmayalım.

    Din İslam. İslam akıl dini. Hepimiz insanız. Allah’ın takdir ettiği ölçüde bir akıla sahibiz ve seçimler de bizim elimizde. Benim annem de babam da hanefi mezhebini benimsemesine rağmen ben hür iradem ve sahip olduğum akıl ile kimi zaman hanefi kimi zaman şafii kimi zaman bilmem kim inancına göre yaşıyorum. Yaşadığım hayatın hesabını verecek şekilde davranıyorum. Tavsiyem ve yorumum bu şekilde olacak. Okuduğunuz için teşekkür ediyorum. Selam ve dua ile.

  11. 11 On Nisan 13th, 2013, merve said:

    teşekkürler

  12. 12 On Aralık 28th, 2013, hasan özkaya said:

    Mezhepler,Kur’anı Kerim ve Hadisi Şeriflerde açıkça bildirimiş hükümlerde ihtilaf etmezler,Biri namaz farzken diğeri farz değildir demez.Ancak içtihada kalan hükümlerde ve açıkça bildirilmemiş hükümlerde mezhep imamları ihtilaf etmiş bunun sonucunda farklı uygulamalar ortaya çıkmış ancak bu dört saygın müçtehid sözlerini kitap ve sünnete dayandırdıklarından,dinin kaynaklarından hükümleri çıkartırken ve sözlerini delillere dayanırırken hata etseler bile bu kendileri için bir kusur kabahat olmaz.Çünkü İçtihadında hata edene bir sevap,isabet edene en az iki sevap olduğu Sahihi Buhari’de yer alan hadisi şerifte Resulullah bildirmiştir.BU yüzden mezhep imamlarının içtihadı mezhebinde bulunan herkes için senettir.
    Mezhepler,mezhepsel çatışma ve savaşlara kaosa dönüşmediği müddetçe iyidir,zengiliktir ve rahmettir.Çünkü Resulullah (s.a.v) rahmet olması için bazı kere aynı hususlarda farklı söylemiş böylece müçtehitler bu deliller arasında seçimlerini yapmışlardır.Hatta İmam Şaraninin Mizan isimli bir eseri vardır ki Resulullahın aynı husustaki farklı konuşmalarının ve uygulamalarının hikmet ve faydalarını ispat ederek anlatmaktadır.

    Maalesef bazı kimseler açıkça hadisleri de mezhepleri tahkir ve karalama kampanyası yürütüyorlar.Kaynaklarda geçmeyen hadisleri ya da daha farklı şekilde geçen hadisler ve mevcut olan hadislerin anlamlarını çarpıtarak hadislere ve mezhepleri töhmet altında bırakmanın gayreti içersindeler.Böylece müslümanların itikadını bozmak,Kur’an ayetlerini yanlış te’vil ve tefsir etmek böylece dinde yeni şeyler,bid’atler ortaya çıkarıyorlar.

    Sözümüze dönelim;Mezheplerin bazı meselelerdeki farklı hükümleriyle ilgili bir tablo yapılarak mezhepleri kötülemek ve böylece halka servis etmek amaçanmıştır.

    Mezheplerin farklılıklarıyla ilgili 2 tane Kur’andan 2 tane de sünnetten yani hadislerden açıklamalar yapalım ki,Erdemyolu.com hedefine ulaşamasın ola ki okuyanlar işin iç yüzüne varırlar.

    Kur’anı Kerimde abdestin şartları Maide 6’da bildirilir ve bunlar yüzü yıkamak kolları dirseklerle beraber yıkamak başı meshetmek ve ayakları yıkamak olarak geçer.

    Hanefi fıkhında da abdestin farzları ayette bildirildiği üzere 4 olarak geçmesine rağmen hanbeli ve diğer hak mezheplerin fıkıhlarında bu sayıda bir değişiklik bulunmaktadır.

    Yüce Allah Maide ‘da Femsehu bi ruusikum(Başlarınızı mesh edin) buyurmuş,ayet başı mesh etmeyi farz olarak bildirmekte anca miktarı hususunda net bir bilgi vermemektedir.
    İşte bu noktada mezhepler arasında ihtilaf vardır.Şöyle ki;

    Yüce Allah tek başına başları manasını vermek için ruusikum kelimesi yeterli olmasına rağmen başına be harfini de katarak bi ruusikum buyurmuştur.Arapça da çeşitli kelimelerin başına gelen be harfi farklı anlamlar ihtiva eder;

    Birincisi başına geldiği kelimenin manasını değiştirmez,ona güzellik katmak için gelmiştir.
    iMAM Ahmed ibni hanbel ve İmam Malik bu manada olduğuna hükmetmiş ve ayetteki mesh miktarının başının tamamı olduğu sonucuna varmıştır.

    İkincisi,bazı manasını katmak için gelmiştir. Ebu Hanife böyle anlamış ve farz olan mesh miktarının başın bazı kısımlarını kapsadığını ifade etmiştir.

    Üçüncüsü;Bitiştirmek manasını vermek için gelmiştir.İmam Şafii de böyle anlamış ve başın ön tarafındaki bir kaç kıl mesh edilse kafi gelir demiştir.

    Yine Resulullah’tan gelen abdest ile ilgili hadisler ve Efendimizin uygulamalarında başının tamamını mesh etmesini farza bağlı olarak mı yaptı yoksa sünnete bağlı olarka mı yaptı konusundaki yorum farklılığıdır.Buna göre hanefiler bunu sünnet olarak algılamış hanbeliler ise farza bağlı olarak yaptığını anlamışlardır ve böylece abdestte başın tamamını ya da bir kısmını mesh etmek amel yönünden bir farzdır demişler ve fıkıh usulü alimleri bunu Farz-ı Zanni kategorisine koymuşlar,ve Ayet açıkça belirtmediğinden Farz-ı Kati dememişlerdir.BU da onların Kitap ve Sünnete olan bağlılıklarının ve edebinin açık bir delilidir.

    Aynı zamanda hanbeliler başın tümünü mesh etmek gerekli olduğu yönünde içtihad ettiklerinden Resulullahın abdest sırasında kulaklarını ve boynunu mesh etmesinin ayetin kapsamına gireceğini söylemişler ve böylece onlar da abdestin farzlarına kulak ve boyun meshi de girmiştir.

    Öte yandan diğer bir örnek yine abdest üzerinden gidilecek olursa,yüzü yıkamak emridir.Hanefi de ağız ve burnunu içini yıkamak sünnettir ancak hanbeli de farzdır.Zira ayet yüzü yıkamayı farz olarak bildirmekte ancak yüzde mevcut olan ağız ve burnun iç kısmının yüz yıkama emrine dahil olup olmadığını bildirmemektedir işte burada da ihtilaf vardır. Hanefiler Resulullahın ağzının içini ve burnunun içini yıkamasını sünnet olarak uyguladığı yönünde içtihat etmişler,ağzın ve burnun iç kısmının yüz’e dahil olmadığını söylemişlerdir.

    Hanbeliler ise aksine,Ağzın ve burnun iç kısmının yüze dahil olduğu böylece abdestteki farz olan yüz yıkama kapsamına girdiğini ,Resulullahın farza bağlı olarak abdestte ağzına burnuna su aldığı yönünde içtihad etmiş ve onların fıkhında abdestin farzlarına bunlar da dahil edilmiştir.

    Hadislerden örnek verirse;Resulullah buyuruyor Fatihasız namaz yoktur yine başka hadise buyuruyor İmamın kıraatı cemaatinde kıraatıdır. İşte bu noktada cemaatle namaz kılınırken fatihanın okunup okunmaması kısmı mezhepler arasında ihtilaflıdır.Hanefiler bu hadisten fatihanın namazda okunmasının vacip olduğunun ve cemaatle kılınan namazlarda cemaatin fatihayı okumasına gerek olmadığı çünkü imamın okuyuşu onların okuyuşu olduğundan ,fatiha’nın kıraatının hükmi kıraat olduğuna içtihad etmiş böylece hanefide uygulama böyle olmuştur.Ancak Şafii mezhebinde,ve diğer mezheplerde fatihayı okumak farzdır ve cemaatle kılınırken de cemaat imamın arkasında bunu okuması lazım gelir.Hükmi değil hakiki kıraat yapması gereklidir demişlerdir.

    Yine ikinci örnek;Namazların cem’i konusunda verilebilir.

    Hz.Peygamber hacda arafatta öğle ile ikindiyi cem etmiştir müzdelife de de akşam ile yatsıyı cem ederek kılmıştır.Dört mezhepte de ittifakla uygulama böyledir.Ancak Hanefi dışındaki diğer mezhepler yolculuk gibi zaruri durumlarda da namazların cem edilebileceğini söylemişler ve bu sözlerine Resulullah’ın bazı yolculuklarda namazlarını cem ettiğine yönelik rivayet ve haberlerine dayanmışlardır.Ancak Hanefiler Resulullahın bu tatbikinin hakiki cem olmadığını Cemi Suri olduğunu yani görünüşte cem olduğunu hakikatte Efendimizin namazları birleştirmeyip birinin vaktini çıkma zamanına kadar geciktirip peş peşe kıldığını ve böylece cem edilmiş gibi anlaşıldığını ifade etmişler ve hac dışında cemin caiz olmadığını bildirmişlerdir.

    Öyle görülüyor ki bu farklılıklar ümmet için rahmet ve zenginliktir.BU saygıdeğer müçtehidleri kötülemek çok yanlıştır BUnların hali sanki bir annenin evlatlarından meyve getirmesini istemesi her evladın meyveyi fakrlı anlayıp farklı meyveler getirmesine benzer ki hepside annelerinin sözlerini dinleyip ona itaat etmiş emri yerine getirmiştir.

  13. 13 On Ocak 3rd, 2014, admin said:

    Kur’an’da 4 farz dışında elbetteki niyet de vardır. Abdest bilinciyle olmadan salt yıkanarak olmaz. Niyet dışında iman etmek de gerekir. Tüm bunlar zımnen kabul edilmiş demektir.

    Baş sözcüğünün anlam alanı Kur’an’da bildirilir. “Başınızı traş etmenizde…” Demek ki baş, saçın bulunduğu alandır. O yüzden doğrusu tüm başı meshetmektir.

  14. 14 On Şubat 23rd, 2014, Levent tavukcu said:

    Bu mezhepleri anlayamadım bir türlü.bazı konular tartışıla bilir. Fakat peygamber efendimizin uygulamaları varken . Kuran’ı Kerim varken neden yüzlerce konuda farklı uygulamalar. Hangisi doğru nasıl bileceğiz bir Müslüman olarak. Lütfen birisi çıkıpta hepsi de doğru demesin. Hocaya sorsam kendi mezhebini gösterecek bana. Ben peygamber efendimiz hz Muhammet Sav. Mezhebini yaşamak istiyorum. Onun gibi namaz kılmak,onun yaptıklarını yapmak, yapmadıklarını yapmamak . Mezhepsizmi oluyorum günahımı giriyorum bilmiyorum.yanlışşam ALLAH af etsin

Yorum Yaz