Namazların Farzları ve Sünnetleri
NAMAZLARIN FARZLARI
KUR’AN’DA ZORUNLU NAMAZLAR:
2Bakara suresi/110-Namazı kılın ve zekâtı verin. Kendiniz için her ne iyilik işlemiş olursanız, Allah katında onu bulursunuz. Şüphesiz Allah bütün yaptıklarınızı görür.
14İbrahim suresi/31-İnanan kullarıma söyle, namazı kılsınlar, hiçbir alışveriş ve dostluğun bulunmadığı bir gün gelmeden önce kendilerine rızık olarak verdiğimiz şeylerden Allah yolunda gizlice ve açıktan harcasınlar.
24Nur suresi/56-Namazı dosdoğru kılın, zekâtı verin, Resûle itaat edin ki size merhamet edilsin.
98Beyyine suresi/5-Hâlbuki onlara, ancak dini Allah’a has kılarak, hakka yönelen kimseler olarak O’na kulluk etmeleri, namazı kılmaları ve zekâtı vermeleri emredilmişti. İşte bu dosdoğru dindir.
HADİSLERDE FARZ NAMAZLA YETİNMEK
76-Sehl İbnu Ebî Ümâme’nin anlattığına göre, Sehl ve babası beraberce Hz. Enes’in yanına girerler. Enes’i yolcu namazı kılıyormuşcasına çok hafif bir namaz kılıyor bulurlar. Selam verip namazdan çıkınca: “Allah sana mağfiret buyursun bu kıldığın namaz farz mı yoksa nafile miydi? dedik. “Farz namazdı. Bu (eksiksiz). Hz. Peygamber’in namaz tarzıdır. Bilerek hiç bir değişiklik de yapmadım” dedi ve ilave etti: Resûlullah buyurdu ki: Kendinize zorluk çıkarmayın, zorluğa uğrarsınız. Zira (geçmişte) bir kavim (bir kısım zahmetli işlere azmederek) kendisini zora attı. Allah da zorluklarını artırdı. Manastır ve kiliselerdekiler bunların kalıntısıdır. “Onlar, üzerlerine, bizim farz kılmadığımız, fakat, güya Allah’ın rızasını kazanmak için kendilerinin koydukları ruhbaniyete bile gereği gibi riâyet etmediler” (Hadîd, 27). Ebu Dâvud, Edeb 52, (4904). (49)
NAMAZLARIN SÜNNETLERİ VE SÜNNET OLMAK
Akşam ve sabahın sünnetlerini peygamber Kur’an’dan çıkarmıştır:
798-Hz. Peygamber: “Gecenin bir kısmında ve yıldızların batışından sonra dahi tesbih et”(Tur, 49)ayetinde geçen “yıldızların batışından sonra” kılınacak namazın (idbâre’ssücud), sabahın farzından önce kılınan iki rekat; (Kâf suresinde geçen) edbâre’ssücud ile de akşamın farzından sonra kılınan iki rek’at olduğunu söylemiştir.” [Tirmizî, Tefsir, Tûr, (3271).]
**************o*****************
SÜNNET NAMAZI DİYE BİR NAMAZ PEYGAMBER KAYNAKLI OLMADIĞI GİBİ, SÜNNET OLMAK DA BİR GELENEKTİR
“Aslında dikkat ederseniz o yazılarımda Peygamber’in herhangi bir namaz için, “Bu farzdır, bu da sünnettir” demediğini, bu farz – sünnet bölümlemelerinin zamanla gelişen fıkıhçıların ortaya çıkardıkları terimler olduğunu söylemiştim.
(SÜNNET OLMAK) Köklü bir gelenekti: Evet Ali de, Ebubekir de, Ömer de, Ebucehil de, Ebusüfyan da hep sünnetliydiler. Sünnet olmayı Hz. Muhammed getirmiş değildir. Sünnet olma, Araplara Hz. İbrahim dininden kalma bir uygulamadır. Araplar sünnet olurlardı. Hele Kureyş içinde sünnet olmayan biri yoktu. Peygamber’in kendisi de sünnet olmuştur, sahabileri de… İslam olduktan sonra değil, İslam olmadan önce, çocukluklarında sünnet olmuşlardı. Çünkü sünnet onların köklü dini geleneklerindendi.
Ama 40-50 yaşından sonra Müslüman olan bir kişiyi ille de sünnet ettirmek şartı yoktur. Kur’ân’ın hiçbir yerinde böyle bir emir mevcut değildir. Allah insanın kalıbına değil, gönlüne baktığını, dinin gönüldeki takva olduğunu vurgulamıştır. Artık sünnet asırlardan beri İslâm’ın bir simgesi haline gelmiştir. Bu konuda tüm İslam âleminde bir icma (konsensüs) oluşmuştur.
Sünnet olmadan Müslüman olunmaz diye bir hüküm yoktur. Yahudiler de sünnetlidir. Hz. İsa da sünnetliydi. Hıristiyanlığın başında sünnet, dini gereklerdenken Pavlos, sünnet operasyonunun, Anadolu’da ve Avrupa’da müşriklerin zorlandıklarını, bu operasyonun Hıristiyanlığın yayılması önünde büyük engel oluşturduğunu görünce sünnetin gerekliliğini kaldırmış, bu yüzden Barnaba ile arası açılmıştı. Sünnet zorunluluğunun kaldırılmasıyla Hıristiyanlık Avrupa’da yayılmaya başlamıştır.” (Süleyman Ateş-Vatan Gazetesi-1/8/2003)
SÜNNETİ KILMAYANA ŞEFAAT EDİLMEZ Mİ? “Farz olan namazlar sadece 17 rekâttır. Ama farz namazlara sünnetler eklenerek 40’a çıkarılmıştır. Aslında bu hesaplamalar kesin değildir. Çünkü Hz. Peygamber, sünnetleri muntazam kılmamış, kimini çoğu kez, kimini çok nadir kılmıştır.
Çoğu kez kıldıklarını da genellikle 2’şer rekât olarak kılmıştır. Fakat zamanla dine eklemeler yapıldığı bilinen bir gerçektir. Sünnetleri kılma zorunluluğu yoktur. Sadece farzlar kılınmakla Allah’a karşı görev yerine getirilmiş olur. “Sünnet kılmayan kimse, Peygamber’in şefaatinden mahrum kalır” diye bir söz dolaşır ortalıkta. Bu doğru değildir. Allah, emirlerini yerine getiren insandan memnun ve razı olur.
Allah’ın razı olduğu kimsenin, zaten bilinen anlamda şefaate ihtiyacı olmaz. Çünkü şefaat tamamen Allah’a aittir (ayet). Farzları kılan kimse, Peygamber’e inanmasa, onu küçümsese farzı kılar mı? Namaz kılar mı? Peygamber’i önemsemeyen insan, onun peygamberliğini de kabul etmez ve zaten namaz da kılmaz. Namaz kılan insan, Peygamber’i kabul ediyor ve onun tebliğlerini uyguluyor. Öyle bir insan neden Peygamber’in şefaatinden mahrum kalsın?
Hem kim söylemiş sünneti kılmayan, Peygamber’in şefaatinden mahrum kalır diye? Allah mı söyledi? Hayır. Peygamber mi, “Sünnet namazları kılmayıp sadece farzı kılan benim şefaatimden mahrum kalır” dedi? Hayır, vallahi hayır. Öyle ise bu sözün ne değeri var? İnsanların kendi zanlan din olur mu?” (Süleyman Ateş -Vatan Gazetesi-17/10/2003)
“Hiç sünnet kılmayıp sadece farzı kılmak da yeterlidir. Sünnet kılmamak günah değildir.
Devamlı sünnet kılmamak, Peygamber’i küçümseme anlamına geliyorsa bu çok tehlikelidir. Böyle bir kasıt olmadan iş çokluğu, yorgunluk sebebiyle sünnet kılmamakta bir sakınca yoktur…
Peygamberimiz cemaatle kıldıkları namazlardan ayrı olarak da çeşitli zamanlarda namaz kılmışlardır. Ama kendisi kıldığı namazları, farz, nafile gibi derecelere ayırmış değildir. Zaten “farza, yahut nafileye niyet ettim” şeklinde bir niyet yaparak da namaz kılmamış, o sadece Allah’a yaklaşmak, O’nun rızasını kazanmak için cemaatle ve yalnız olarak namaz kılmıştır. Onun kendi başına kıldığı namazlara sonradan sünnet ve nafile adları verilmiştir. Bu terimlerin, Peygamber döneminde kullanılan terimler olduğu kanaatinde değiliz.” (Süleyman Ateş -Vatan Gazetesi -3/9/2003)
“Sünnet namazlar, Peygamberimizin kendi kendine kıldığı nafile ibadetlerdir. Bunların kılınmasında sevap vardır, kılınmamasında günah yoktur. Sünneti kılmamakla günaha girmiş olmazsınız. Sünneti kılmayanın, Hz. Peygamber’in şefaatinden mahrum kalacağı söylentisi vardır. Bu doğru değildir.” (Süleyman Ateş -Vatan Gazetesi -17/5/2003)
posted on Nisan 6th, 2010 at 18:12
posted on Nisan 15th, 2010 at 12:07
posted on Ağustos 4th, 2011 at 09:39
posted on Ağustos 4th, 2011 at 14:55
posted on Şubat 28th, 2012 at 18:05
posted on Mart 29th, 2012 at 08:21
posted on Mart 29th, 2012 at 08:32
posted on Mart 29th, 2012 at 10:31
posted on Temmuz 27th, 2012 at 20:26
posted on Temmuz 28th, 2012 at 10:52
posted on Şubat 22nd, 2014 at 10:35
posted on Şubat 22nd, 2014 at 10:43
posted on Mart 4th, 2014 at 14:58
posted on Ağustos 14th, 2014 at 03:57
posted on Şubat 11th, 2019 at 23:31