-
6th Temmuz 2008

Kalu Bela- Prof. Süleyman Ateş

posted in KALU BELA |

Ruh ve beden ayrı ayrı değil birlikte yaratıldı

SORU: “Adem, halifelik makamına yüceltilen ilk insandır” başlıklı yazınızda, insanın ruhunun bedeniyle birlikte yaratıldığını söylüyorsunuz. Bezm-i Elest’te “Rabbiniz ben değil miyim?” hitabına muhatap olan ruhlar değil mi? Bedenler ortada yokken ruhlara bu şekilde Allah’ın hitap etmesi, ruhların daha önce yaratılması anlamına gelmiyor mu? (Hikmet Gül)

CEVAP: Sözünü ettiğiniz A’râf Suresi’nin 172’nci ayeti, maalesef asırlarca önyargılarla çarpıtılmış, taşımadığı anlamlar kendisine yüklenmiştir. Şimdi ayeti, önyargısız olarak okuyalım: “Rabbin, Ademoğullarından onların bellerinden zürriyetlerini almış ve ‘Ben sizin Rabbiniz değil miyim?’ diye onları kendilerine şahit tutmuştu. ‘Evet, (buna) şahidiz’ dediler. Kıyamet günü, ‘Biz bundan habersizdik’ demeyesiniz.”

Ruhlar âleminden veya Adem’den söz ediliyor mu? Hayır. Burada Ademoğullarının zürriyetlerinin, bellerinden alındığı ve tohum halinde bulunan zürriyetlere, Allah’ın, “Ben sizin Rabbiniz değil miyim” diye hitap ettiği, onların da “Evet Rabbimizsin” diyerek bunu kabul ettikleri anlatılmaktadır.

Sağlam bir hadis yok

Bu soyut mana Allah ile insan tohumları arasında bir diyalog biçiminde canlandırılarak somutlaştırılmıştır. Kur’ân’da soyut anlamların diyalog halinde canlandırıldığı örnekler çoktur. Ayette anlatılan, insanın tohumuna yani sperm denilen çekirdeğine Allah’ı tanıma eğiliminin konulmuş olduğudur. İnsan bu eğilimle yaratılır. Doğasına bu eğilim katıldığı gibi ayrıca doğru yolu bulması için ona peygamberler gönderilmiş, onlar aracılığıyla kitaplar indirilmiştir.

Niçin bunlar? Ta ki insan bundan sonra Yüce Divan’a çıktığında Allah’ı tanımamış veya O’na tapmamış olmasına bir bahane bulmasın. İşte ayette anlatılan budur. Ne ruhlar âleminden, ne ruhların cesetlerden önce yaratılmasından söz edilmez. Bu hususta herhangi bir sağlam hadis de yoktur. Bu anlam İbn Hazm ile birlikte ayete yüklenmiş ve ondan sonra hep bu Elest Bezmi öyküsü kitaplara girmiştir. Ama ne ayette, ne de hadiste böyle bir ifade yoktur.

http://w9.gazetevatan.com/haberdetay.asp?tarih=01.02.2007&Newsid=106630&Categoryid=4&wid=31

İnsan ruhu ve bedeni birlikte yaratılmıştır

Soru: “Kalû belâ” ne anlamı gelir? “Levh-i mahfuz”un kalû belâ arasında paralellik bulunuyor mu? A’raf: 172’deki “evet dediler” onayı, levh-i mahfuz sürecinde mi gerçekleşmiştir? (S. Engin Uluhan)

Cevap: Bu konuyu daha önce açıklamıştım. “Soru ve Cevaplarla İslâm” adlı eserimizin 4’üncü cilt, 19-21’inci sayfalarında da yer almaktadır. Yine de özetlemekte fayda var. Arapça’da kalû: dediler, belâ: hayır (olumsuz sorunun tersi anlamında evet) demektir. A’râf Suresi’nin 172’nci ayetine çağlar boyu yanlış anlamlar yüklenmiş ve işte sizden gelen bu tip sorulara dönüşmüştür. Ayet, insanın yaratılışına Allah’ı tanıma yeteneğinin konulduğunu anlatmaktadır. Bunun ne levh-i mahfuzla ne de ruhlar alemiyle ilgisi vardır. Ayeti açıklayalım:

“Rabbin, Ademoğullarından, onların bellerinden zürriyetlerini almış ve ‘Ben sizin Rabbiniz değil miyim?’ diye onları kendilerine şahit tutmuştu. ‘Evet, (buna) şahidiz’ dediler. Kıyamet günü, ‘Biz bundan habersizdik’ demeyesiniz” (A’raf: 39/172). Bu ayette Allah’ın, Ademoğullarının zürriyetlerini, kendi bellerinden aldığı ve onları, kendisinin onların Rabbi olduğu hakkında kendi canlarına tanık yaptığı belirtilmektedir. Müfessirler, ayetin ruhuyla ilgisi olmayan açıklamalar yapmışlardır.

Ayette hitap insanlaradır

Bir kısmına göre bu ayet, dünyaya gelmeden önce insanların, ruhlar âleminde Allah’ın, kendilerinin Rabbi olduğuna şahitlik ettiklerini bildirmektedir. İşte bu tefsirden “Elest bezmi” veya “Elestu birabbikum” denen bir terim doğmuştur. Buna göre Allah, bedenlerden önce ruhları yaratmıştır. Ruhlar, bu bedenlere girmeden kendilerine özgü bir âlemde bulunmaktaydı. Bu âlemdeyken Allah onlara,”Ben sizin Rabbiniz değil miyim?” demiş. Onlar da, “Evet, sen bizim Rabbimizsin” diye cevap vermişler. Ayet, ruhlar alemindeki bu tanıklık durumunu hikâye etmektedir.

Müfessirler, kendi kafalarındaki düşünceyi ayete uygulamışlardır. Ayette ruhlar âlemine işaret yoktur. Kur’ân’ın ifadesinden, insanın ruh ve bedeninin birlikte yaratıldığı anlaşılmaktadır.

http://w9.gazetevatan.com/haberdetay.asp?tarih=19.05.2005&Newsid=53705&Categoryid=4&wid=31

This entry was posted on Pazar, Temmuz 6th, 2008 at 06:37 and is filed under KALU BELA. You can follow any responses to this entry through the RSS 2.0 feed. You can leave a response, or trackback from your own site.

There are currently 2 responses to “Kalu Bela- Prof. Süleyman Ateş”

Why not let us know what you think by adding your own comment! Your opinion is as valid as anyone elses, so come on... let us know what you think.

  1. 1 On Eylül 20th, 2010, ERKAN TANALEL said:

    Sayın hocam ..ben http://www.galubela.com adlı siteye girdim. bu konuda çok tafsilat var.Hatta kitabın 2.bölümünde ademlerin çok olduğunu ayetlerle ispat ediyor.Bi inceler de bana mail atarsanız minnettar kalırım.DR.ERKAN TANALEL SAYGILARIMLA..

  2. 2 On Eylül 20th, 2010, admin said:

    “Kalu Bela” ifadesi “Dediler ki: Evet” anlamına gelmektedir. Kur’an’da A’raf suresi 172. ayette geçer. Kur’an’da toplam 7 yerde geçen bu ifade ruhani yorumlarla çarpıtılmıştır. Aşağıda verilen bu ayetlerin tamamında “Kalu Bela” ifadesinin tamamı yanlış yola sapanlar için kullanılmıştır. Oysa gelenekçi söylemde, “Kalu Bela” ifadesini kullananlar kurtuluşa erecek olanlardır. Bu ifadeden amaç, ilahi mesaja sözde evet deyip, özünde ilahi mesajdan uzaklaşmayı ifade etmektedir.
    6:30
    7: 172
    39: 71
    40: 50
    46: 34
    57: 14
    67: 9

Yorum Yaz