-
28th Mart 2009

Adem ve İblis Öyküsü

posted in KADER |

Kuran’ın bizlere yaratılışla ilgili sunduğu mizansen şu:


Bakara
30 Bir zamanlar Rabbin meleklere: “Ben, yeryüzünde bir halife atayacağım.” demişti de onlar şöyle konuşmuşlardı: “Orada bozgunculuk etmekte olan, kan döken birini mi atayacaksın? Oysa ki bizler, seni hamd ile tespih ediyoruz; seni kutsatıp yüceltiyoruz.”Allah şöyle dedi: “Şu bir gerçek ki ben, sizin bilmediklerinizi bilmekteyim.”


Bu ayetten meleklerin insandan önce yaratıldığını anlayabiliyoruz. Özgür iradelerinin olduğunu da görüyoruz.


Secde

7 O, odur ki, yarattığı her şeyi güzel yarattı. Ve insanın yaratılışına çamurdan başladı.

8 Sonra onun neslini bir üsareden, hor görülen bir sudan oluşturdu.
9 Sonra ona bir biçim verdi ve onun içine kendi ruhundan üfledi. Sizin için, işitme gücü, gözler ve gönüller vücuda getirdi. Ne kadar da az şükredersiniz!

Burada da Adem’in yaratılışına atıf var.

Anne rahmindeki yaratılışla ilgili ayetler konu ile bire bir ilintili olmadıgından şimdilik onlara değinmeye gerek yok diye düşünüyorum.


İlk insanın yaratılışıyla ilgili elimizde çok bilgi yok.

(Ama ayetlerin verdiği bilginin bilimle çelişen bir tarafı da yok. 1400 yıllık bir kitabın “biz insanı oksijen, karbon,hidrojen… elementlerinden yarattık” demesindense böyle zamanüstü ve her çagda anlaşılabilen bir dille anlatması bence çok hoş ve heyecan verici… Ruh’un ve Ruh üflemenin ne anlama geliyor olabildiği, bunun İsa ve Adem’in yaratılışındaki ortak formulun bir parcası oldugu zaten pek çok kez tartışıldı.)

Konuyla ilgili diğer ayetlere gececek olursak;

Öncelikle az sonra bahsi bolca geçecek olan İblis’in kim oldugunu açıklıga kavusturalım:


Kehf

50 Hani, biz meleklere “Âdem’e secde edin” demiştik de İblis dışında hepsi secde etmişti. İblis, cinlerdendi. Kendi Rabbinin emrine ters düştü. Şimdi siz, benim beri yanımdan, onu ve onun soyunu dostlar mı ediniyorsunuz? Hem de onlar sizin düşmanınızken. Zalimler için ne kötü bir değiştirmedir bu!

İblis melekmiş. Ama Rabbin emrine ters düştüğü için cin olmuş. Yani isyankar ve Rabbin emrine uymayan meleklere cin deniyor. Buradaki İblis “cinlerdendi” ifadesi ise Allah’ın bunu zaten önceden bildiğini vurguluyor ve Bakara 30’daki “Şu bir gerçek ki ben, sizin bilmediklerinizi bilmekteyim.” ifadesiyle mükemmel bir uyum gösteriyor. Yani Adem’in yaratılışında melekleri kendileriyle yüzleştirme ve içlerinden isyankar olanlarını ortaya döküp hak ettikleri karşılığı verme durumu var.


Kısaca;
İblis-> cinlerin atası
Adem-> insanın atası


Araf

11 Andolsun ki sizi yarattık, sonra sizi biçimlendirdik, sonra da meleklere “Âdem’e secde edin” dedik. Onlar da secde ettiler. Ama İblis etmedi, secde edenlerden olmadı o.
12 Allah buyurdu: “Sana emrettiğimde secde etmeni engelleyen neydi?” İblis dedi: “Ben ondan hayırlıyım. Beni ateşten yarattın, onu çamurdan yarattın
13 Buyurdu: “O halde in oradan. Senin haddine mi orada büyüklük taslamak! Hadi çık! Sen alçaklardansın.”
14 Dedi: “İnsanların diriltileceği güne kadar bana süre ver.”
15 Buyurdu: “Süre verilenlerdensin.”
16 Dedi: “Beni azdırmana yemin ederim ki, onları saptırmak için senin dosdoğru yolun üzerine kurulacağım.”
17 “Sonra onlara; önlerinden, arkalarından, sağlarından, sollarından musallat olacağım. Birçoklarını şükreder bulamayacaksın.”
18 Allah buyurdu: “Çık oradan. Yenik düşmüş ve kovulmuş olarak. Onlardan sana uyan olursa yemin olsun ki, cehennemi tamamen sizden dolduracağım.”
19 “Ey Âdem! Sen ve eşin cennette oturun, dilediğiniz yerden yiyin ama şu ağaca yaklaşmayın. Yoksa ikiniz de zalimlerden olursunuz.”
20 Derken, şeytan, kendilerinden gizlenmiş çirkin yerlerini onlara açmak için ikisine de vesvese verdi. Dedi: “Rabbinizin sizi şu ağaçtan uzak tutması, iki melek olmayasınız yahut ölümsüzler arasına katılmayasınız diyedir.”
21 Ve onlara, “ben size öğüt verenlerdenim” diye yemin de etti.
22 Nihayet onları kandırarak aşağı çekti. O ikisi ağaçtan tadınca çirkin yerleri kendilerine açıldı. Bahçenin yapraklarından yamalar yapıp üzerlerine örtmeye başladılar. Rableri onlara seslendi: “Ben size bu ağacı yasaklamadım mı? Ben size, şeytan sizin için açık bir düşmandır demedim mi?”
23 “Ey Rabbimiz, dediler, öz benliklerimize zulmettik. Eğer bizi affetmez, bize acımazsan elbette ki hüsrana uğrayanlardan olacağız.”
24 Buyurdu: “Kiminiz kiminize düşman olarak inin. Yeryüzünde belirli bir süreye kadan mekân tutmanız ve nimetlendirmeniz öngörülmüştür.”

Ateistler tarafından Lord of the Rings üçlemesinin dördüncü ayağı gibi algılanan bu yaratılış kıssasını dikkatli bir şekilde, ayetlere sembolik anlamlar yüklemeden ve ön yargılarımızı bir kenara bırakarak inceleyelim bakalım.


İblis diye bir varlık var. Önce bir kişilik özelliklerine bakalım:

İsyankar, ırkçı, kibirli, yalancı, düzenbaz, sahtekar, egoist…

İsyankar: Rabbinin emrine karşı geliyor.
Irkçı-kibirli: O topraktan ben ateştenim diye artistlik yapıyor.
İftiracı- yalancı: “Rabbinizin sizi şu ağaçtan uzak tutması, iki melek olmayasınız yahut ölümsüzler arasına katılmayasınız diyedir.” diye yalanlar uyduruyor. Hem de bunları Allah adına ve Allah’ın sozlerini (ağaca yaklaşmayın) açıklama adına yapıyor.”
Düzenbaz-sahtekar: yalanlar üzerine yemin ediyor, “ben size öğüt verenlerdenim” diyor.

Egoist: Ben yandım herkes yansın mantığı güdüyor. Hatasından dönmek yerine iyice azgınlaşıyor.



Şimdi bu karakterde bir varlık yarattık kafamızda…

(Bu arada bu ayetlere sembolik anlam yükleyen müslüman arkadaşlar da umarım bunu yapıp ayetlerin anlamlarını eğip bükmeden “literal” anlamlar üzerinden de ders yüklü çıkarımlar yapılabileceğini görürler.)

Yukarıda betimlenen varlık Tanrı’dan rakibinin ayağını kaydırmak üzere izin alıyor. Ve daha önceden Meleklerin test edilmesi / kendileriyle yüzleştirilmesi için kullanılan Adem’in, bu kez isyankar olan melekler, yani cinler (İblis ve soyu) tarafından test edilmesine karar veriliyor. Ve Allah İblis’e uyan herkesi cezalandıracağını söylüyor.

Cennet bahçesinde yaşayan Adem’in karakterine gelecek olursak..

Unutkan, saftirik, pek sorgulamayan, hemen oyuna gelen, Rabbine İblis gibi kasıtlı olarak değil, farkında olmadan karşı gelen bir tip… Yani onun itaatsizliğinin en temelinde yatan şey ve yanlışa sapmasına neden olan hatası kibiri yahut egoizmi değil daha ziyade saf yapısı, birşeyin aslı astarı ne iyice sorgulamadan inanması-kanması… Bir de ölümsüzlük zaafı var.

Karakterler kafamızda iyice oturduysa devam edelim.

Yaratılış kıssasına göre;

Adem’in soyu ve İblis’in soyu kıyamete kadar birbirlerine düşmanlar.
Ve bu savaşta aktif role sahip olan unutkan ve saftrik Adem ve soyundan çok, İblis ve yandaşları. İddiasını gerçekleştirmek ve “rakibini” peşinden cehenneme sürüklemek, tuzağına düşürmek için herşey mübah ona…

Tüm bunları bilen Allah Adem’den yana olmalı ki Kitaplar yolluyor ve bu kitapların içinde bu sinsi çekişmeye yer veriyor. Defalarca farklı şekillerde anlatıyor…“Dunya aslında gorunmeyen kötü ve (genellikle özünde iyi olan) insan arasındaki bir savaş” diye öğütler veriyor insana… Türlü türlü söylüyor. Uyarıyor… Ona uyanı-oyununa gelip fark etmeyeni, pişman olmayanı cehenneme atacagım diyor…


Ve hikayemiz burada sona eriyor.

Şimdi işin son kısmına geçiyoruz…

Burada artık sadece ayetleri baz almayacağız… Ayetleri sınayacağız…
Dünyayı, yaşamı, insanları gözlemleyeceğiz ve empati kuracağız… Bir anlamda tüme varım yapacağız…

Şimdi bir anlığına bu hikayenin gerçek olduğunu düşünelim, biraz FRP oynayalım ve eğer biz İblis olsaydık nasıl tuzaklar kurardık biraz düşünelim….


Ben kendi adıma;

1. İnsanlığa doğru yolu göstermek üzere gönderilmiş kitapları tahrif ederdim.

(“Hem zaten dosdoğru yolun üzerine kurulacağım” da demiştim hazır)

2. Herhangi bir koruma altındaysa ve bu kitapları tahrif edemiyorsam mesajlarının üzerini örtmek için didinirdim.

a) Daha önce cennet bahçesinde Adem’e yaptıgım gibi Allah adına ve Allah’ın sozlerini (“agaca yaklaşmayın”) açıklama adına yalanlar söyler, kafa bulandırırdım.

b) İnsanların duygularını süistimal eder onları sevdikleri insanları alet ederek oyuna getirirdim. (Örneğin peygamber ve bunlar onun sözleri der kandırırdım)

c) Muhakkak örfe ve geleneğe sızardım ki İlahi kitapların verdiği mesajları ve buyrukları çarpıtabileyim. Örneğin Kitapta kadının ekonomik haklarını garantiye alan “mehir” sistemi varsa ben örfe “başlık parası” adı altında, mehirle karışan ama aslında alakası olmayan bir sistem sokuştururdum.

d) İnsanların felsefeye olan ilgilerini sömürür, ayetlere sembolik anlamlar yükletir, batıni, ezoterik anlamlar diye birşey uydurur… polarite, diyalektik vs. kavramları sayesinde “aslında gercekte varolmadıgımı ve sadece dünyevi bir yanılsama oldugum” yalanını benimsetirdim.

e) Rehber / Kutsal kitapların yogun uygulanma ihtimali olan bölgelerde ordumu sağlamlaştırır kaos yaratır, onlar örtülerle, hımarlarla ugrasırlarken ben mesajın üzerini örtmüşlüğün verdiği keyifle zevkten dört köşe olurdum…

f) Onları kendi içlerinde parçalara bölerek zayıflatırdım. Aralarına düşmanlık sokardım…

3.Cin-peri masalı diye bir “genre” (janr?) uydururdum. Bunların çocuk hikayeleri oldugunu ve “aklı başında yetişkinlerin” asla bunlara inanmaması gerektiğini bir güzel aşılardım… gücüme ve yapabileceklerime inanmayanlar karşısında güç kazanırdım.

4. Kendimden başka “görünmeyen bir varlık türü” icad ederdim. Buna da Rehber kitapta farklı bir anlama gelen yarı-gizemli bir kelimenin adını verirdim….Meslea: “ruh” … İnsanların saflığından ve kaybettikleri sevdiklerine olan zaaflarını kullanır; onlarla iletişime geçebileceklerine inandırır, kandırır, yanlış şeylere inandırırdım. Böylelikle daha sonra yoldan saptırmak için empoze edeceğim şeylere ortam hazırlardım. (reenkarnasyon, sembolik cennet-cehennem, ruhlar alemi, hayaletler vs.)

5. Varoluşu anlamlandıracak farklı alternatifler yaratırdım.

Ruhçu öğretiden yola çıkarak onlarca şey daha ekleyebilirdim listeye… Ama herkesin bu öğretinin gerçek yüzünü kavramamış olduğunu hesaba katarak daha gözlemlenebilir, somut, gündelik hayatı biraz “bu gözle” gözlemleseniz fark edeceğiniz örnekler vermeye çalıştım…

Listeyi uzatabilirsiniz….Sizin hayal gücünüze (!) kalmış…

Ben bu Tolkienvari fantastik peri masalına (!) inanmadan önce bunları çok düşündüm… (by Epifun)

http://forumeydan.ipbfree.com/index.php?showtopic=1062

This entry was posted on Cumartesi, Mart 28th, 2009 at 05:13 and is filed under KADER. You can follow any responses to this entry through the RSS 2.0 feed. You can leave a response, or trackback from your own site.

Yorum Yaz