-
28th Kasım 2008

Namazların Rekat Sayısı

posted in NAMAZ |

NAMAZLARIN REK’AT SAYISI

KUR’AN’DA NAMAZ REKÂTLARI:

4Nisa suresi/102- İçlerinde olup onlara namazı kıldırdığında, onlardan bir grup, seninle birlikte dursun(KIYAM) ve silahlarını (yanlarına) alsın; böylece onlar secde ettiklerinde(SECDE), arkalarınızda olsunlar. Namazlarını kılmayan diğer grup gelip seninle namaz kılsınlar, onlar da ‘korunma araçlarını’ ve silahlarını alsınlar. Küfredenler, size apansız bir baskın yapabilmek için, sizin silahlarınızdan ve emtianız (erzak ve mühimmatınız)dan ayrılmış olmanızı isterler. Yağmur dolayısıyla bir güçlüğünüz varsa veya hastaysanız, silahlarınızı bırakmanızda size bir sorumluluk yoktur. Korunma tedbirlerinizi alın. Şüphesiz, Allah kafirler için aşağılatıcı bir azab hazırlamıştır.

 

 

HADİSLERDE REKÂT SAYISI: Namazlarda rekat sayısı ve namazı kısaltma

Cuma namazı, iki rekattır; cemaatla kılındığı için aslını korumuştur. Cuma namazı, Cuma günü kılınan öğle namazıdır.

2332-“Allah, namazı peygamberinizin diliyle hazerde(memlekette) dört, seferde iki, korku halinde de dört rek’at olarak farz kılmıştır.” Müslim, Salât 5; Ebu Dâvud, Salât 287, (1247); Nesâî, Taksir 1, (3,118,119).

2333-“Allah namazı (ilk defa farz ettiği zaman) iki rek’at olarak farz etmişti. Sonra onu hazer için (dörde) tamamladı. Yolcu namazı ilk farz edildiği şekilde sabit tutuldu.” Buhârî, Salât 1, Taksîru’s-Salât 5; Müslim, Salâtu’-Müsâfarî.n 2; Muvatta, Kasru’s-Salât 8; Ebü Dâvud, Salât 270.

2905-İbnu Ömer anlatıyor: “Resûlullah Mina’da bize iki rek’at kıldırdı, arkasından Ebû Bekr de öyle kıldırdı. Ebû Bekr’den sonra Hz. Ömer ve hilafetinin başında Hz. Osman da iki kıldırdılar. Sonra Hz. Osman dört rek’atli olarak kıldırdı. İbnu Ömer imamla kılarsa dört kılardı, yalnız kılınca da iki kılardı.” [Buhârî, Taksîru’s-Salât 2, Hacc 84; Müslim, Salâtu’l-Müsâfirîn 17, (694); Nesâî, Taksîru’s-Salât 3, (3, 121).]

2896- Hz. Enes anlatıyor: “Medine’de öğle namazını Resûlullah ile dört rek’at kıldık. Mekke’ye gitmek üzere yola çıkıp Zülhuleyfe’ye gelince ikindiyi iki rek’at kıldı.” [Buhârî, Taksîrû’s-Salât 5; Müslim, Salâtu’l-Müsâfirîn 11; Ebû Dâvud, Salât 271; Tirmizî, Salât 391; Nesâî, Salât 17]

2902-İmrân İbnu Husayn anlatıyor: “Fetih günü, Resûlullah’la birlikte Mekke’de hazır bulundum. Mekke’de onsekiz gece kaldı, bu esnada namazları hep iki kıldı. Şöyle hitabediyordu:”Ey bölge halkı! Siz bize bakmayın, dört kılın. Biz hep yolcuyuz (bu sebeple kasrederek iki kılıyoruz).” [Ebû Dâvud, Salât 270, (1229).]

2904- Hârise İbnu Vehb anlatıyor: “Resûlullah Mina’da bize, sayıca en çok olduğumuz ve en ziyade güven içinde olduğumuz bir zamanda namazı iki rek’at kıldırdı.” [Buhârî, Taksîr 2; Müslim, Salâtu’l-Müsâfirîn 21; Ebû Dâvud, Hacc 77,; Tirmizî, Hacc 52; Nesâî, Taksîru’s-Salât 3]

2906- Hz. Osman’dan anlatıldığına göre, Tâif’ de emvâl edinip orada ikâmet etmeyi arzu ettiği zaman Mina’da dört rek’at kıldı. Sonra imamlar bununla amel ettiler.” [Ebû Dâvud, Menâsik 76, (1961-1964).]

2907- Bir rivâyette de şöyle denmiştir: “Hz. Osman (sonradan) bedevîler sebebiyle dört kılmıştır. Çünkü o sene pek çok bedevî hacc’a gelmişti. Namazın dört rek’at olduğunu öğretmek için halka dört rek’at kıldırdı.” [Ebû Dâvud, Menâsik 76

2908- Yine Ebû Dâvud’un kaydına göre İbnu Mes’ud (Mina’da) namazı dört kılmıştı. Kendisine:”Sen, (daha önce dört kıldığı için) Osman’ı ayıplamıştın, şimdi ise dört kılıyorsun!” denilmişti. (Özür beyan ederek) şu cevabı verdi:”Muhalefet zararlıdır.” [Ebû Dâvud, Menâsik 76, (1960).]

 

 

 

NAMAZLARIN SÜNNETLERİ VE SÜNNET OLMAK

Akşam ve sabahın sünnetlerini peygamber Kur’an’dan çıkarmıştır: 798-Hz. Peygamber: “Gecenin bir kısmında ve yıldızların batışından sonra dahi tesbih et”(Tur, 49)ayetinde geçen “yıldızların batışından sonra” kılınacak namazın (idbâre’ssücud), sabahın farzından önce kılınan iki rekat; (Kâf suresinde geçen) edbâre’ssücud ile de akşamın farzından sonra kılınan iki rek’at olduğunu söylemiştir.” [Tirmizî, Tefsir, Tûr, (3271).]

 

SÜNNET NAMAZI DİYE BİR NAMAZ PEYGAMBER KAYNAKLI OLMADIĞI GİBİ, SÜNNET OLMAK DA BİR GELENEKTİR

“Aslında dikkat ederseniz o yazılarımda Peygamber’in herhangi bir namaz için, “Bu farzdır, bu da sünnettir” demediğini, bu farz – sünnet bölümlemelerinin zamanla gelişen fıkıhçıların ortaya çıkardıkları terimler olduğunu söylemiştim.

(SÜNNET OLMAK) Köklü bir gelenekti: Evet Ali de, Ebubekir de, Ömer de, Ebucehil de, Ebusüfyan da hep sünnetliydiler. Sünnet olmayı Hz. Muhammed getirmiş değildir. Sünnet olma, Araplara Hz. İbrahim dininden kalma bir uygulamadır. Araplar sünnet olurlardı. Hele Kureyş içinde sünnet olmayan biri yoktu. Peygamber’in kendisi de sünnet olmuştur, sahabileri de… İslam olduktan sonra değil, İslam olmadan önce, çocukluklarında sünnet olmuşlardı. Çünkü sünnet onların köklü dini geleneklerindendi.

Ama 40-50 yaşından sonra Müslüman olan bir kişiyi ille de sünnet ettirmek şartı yoktur. Kur’ân’ın hiçbir yerinde böyle bir emir mevcut değildir. Allah insanın kalıbına değil, gönlüne baktığını, dinin gönüldeki takva olduğunu vurgulamıştır. Artık sünnet asırlardan beri İslâm’ın bir simgesi haline gelmiştir. Bu konuda tüm İslam âleminde bir icma (konsensüs) oluşmuştur.

Sünnet olmadan Müslüman olunmaz diye bir hüküm yoktur. Yahudiler de sünnetlidir. Hz. İsa da sünnetliydi. Hıristiyanlığın başında sünnet, dini gereklerdenken Pavlos, sünnet operasyonunun, Anadolu’da ve Avrupa’da müşriklerin zorlandıklarını, bu operasyonun Hıristiyanlığın yayılması önünde büyük engel oluşturduğunu görünce sünnetin gerekliliğini kaldırmış, bu yüzden Barnaba ile arası açılmıştı. Sünnet zorunluluğunun kaldırılmasıyla Hıristiyanlık Avrupa’da yayılmaya başlamıştır.” (Süleyman Ateş-Vatan Gazetesi-1/8/2003)

 

 

SÜNNETİ KILMAYANA ŞEFAAT EDİLMEZ Mİ?

“Farz olan namazlar sadece 17 rekâttır. Ama farz namazlara sünnetler eklenerek 40’a çıkarılmıştır. Aslında bu hesaplamalar kesin değildir. Çünkü Hz. Peygamber, sünnetleri muntazam kılmamış, kimini çoğu kez, kimini çok nadir kılmıştır.

Çoğu kez kıldıklarını da genellikle 2’şer rekât olarak kılmıştır. Fakat zamanla dine eklemeler yapıldığı bilinen bir gerçektir. Sünnetleri kılma zorunluluğu yoktur. Sadece farzlar kılınmakla Allah’a karşı görev yerine getirilmiş olur. “Sünnet kılmayan kimse, Peygamber’in şefaatinden mahrum kalır” diye bir söz dolaşır ortalıkta. Bu doğru değildir. Allah, emirlerini yerine getiren insandan memnun ve razı olur.

Allah’ın razı olduğu kimsenin, zaten bilinen anlamda şefaate ihtiyacı olmaz. Çünkü şefaat tamamen Allah’a aittir (ayet). Farzları kılan kimse, Peygamber’e inanmasa, onu küçümsese farzı kılar mı? Namaz kılar mı? Peygamber’i önemsemeyen insan, onun peygamberliğini de kabul etmez ve zaten namaz da kılmaz. Namaz kılan insan, Peygamber’i kabul ediyor ve onun tebliğlerini uyguluyor. Öyle bir insan neden Peygamber’in şefaatinden mahrum kalsın?

Hem kim söylemiş sünneti kılmayan, Peygamber’in şefaatinden mahrum kalır diye? Allah mı söyledi? Hayır. Peygamber mi, “Sünnet namazları kılmayıp sadece farzı kılan benim şefaatimden mahrum kalır” dedi? Hayır, vallahi hayır. Öyle ise bu sözün ne değeri var? İnsanların kendi zanlan din olur mu?” (Süleyman Ateş -Vatan Gazetesi-17/10/2003)

“Hiç sünnet kılmayıp sadece farzı kılmak da yeterlidir. Sünnet kılmamak günah değildir.

Devamlı sünnet kılmamak, Peygamber’i küçümseme anlamına geliyorsa bu çok tehlikelidir. Böyle bir kasıt olmadan iş çokluğu, yorgunluk sebebiyle sünnet kılmamakta bir sakınca yoktur…

Peygamberimiz cemaatle kıldıkları namazlardan ayrı olarak da çeşitli zamanlarda namaz kılmışlardır. Ama kendisi kıldığı namazları, farz, nafile gibi derecelere ayırmış değildir. Zaten “farza, yahut nafileye niyet ettim” şeklinde bir niyet yaparak da namaz kılmamış, o sadece Allah’a yaklaşmak, O’nun rızasını kazanmak için cemaatle ve yalnız olarak namaz kılmıştır. Onun kendi başına kıldığı namazlara sonradan sünnet ve nafile adları verilmiştir. Bu terimlerin, Peygamber döneminde kullanılan terimler olduğu kanaatinde değiliz.” (Süleyman Ateş -Vatan Gazetesi -3/9/2003)

“Sünnet namazlar, Peygamberimizin kendi kendine kıldığı nafile ibadetlerdir. Bunların kılınmasında sevap vardır, kılınmamasında günah yoktur. Sünneti kılmamakla günaha girmiş olmazsınız. Sünneti kılmayanın, Hz. Peygamber’in şefaatinden mahrum kalacağı söylentisi vardır. Bu doğru değildir.” (Süleyman Ateş -Vatan Gazetesi -17/5/2003)

This entry was posted on Cuma, Kasım 28th, 2008 at 13:43 and is filed under NAMAZ. You can follow any responses to this entry through the RSS 2.0 feed. You can leave a response, or trackback from your own site.

There are currently 2 responses to “Namazların Rekat Sayısı”

Why not let us know what you think by adding your own comment! Your opinion is as valid as anyone elses, so come on... let us know what you think.

  1. 1 On Mayıs 4th, 2010, aytenkalkandelen said:

    namaz kılarken türkce okumak da istiyorum namazsurelerinin türkçe meallerini nereden bulmam mümkün

  2. 2 On Mayıs 4th, 2010, admin said:

    merhaba ayten hn,
    Aşağıdaki başlıkları içeren DUA konusu aşağıdaki linkte verilmiştir. Yararlı olması umuduyla,
    Saygılar

    DUADA MANTIKSAL GEREKÇE
    ALLAH ‘A YÖNELİŞ VE YAKARI (DUA) NEDİR?
    KİMLERİN DUASI BOŞUNADIR?
    DUA NASIL OLMALIDIR? SAMİMİ DUAYA ÖRNEK
    DUA KONUSUNDAKİ YANILGILAR
    DUAYA YETERİNCE KONSANTRE OLAMAMA NEDENLERİ

    DUA ETMEDEN ÖNCE YAPILMASI GEREKENLER
    KUR’AN’DA DUA VE ÖNEMİ, DUA VE KULLUK, DUA VE ŞİRK
    NAMAZDA DUANIN GEREĞİ
    DUA ÖRNEKLERİNE DAİR KUR’AN AYETLERİNDEN ÇIKARIMLAR

    DUA İFADELERİNE KUR’AN AYETLERİNDEN ÖRNEKLER

    http://www.erdemyolu.com/ibadetler/namaz/dua-ornekleri.html

Yorum Yaz