-
28th Kasım 2008

Abdestin Tarihi

posted in ABDEST |

Abdestin tarihi-Diyanet İslam Ansiklopedisi

İslâmiyet’ten önce, gerek Yahudilik ve Hıristiyanlık, gerekse eski Mısır, Mezopotamya. Yunan, Roma ve Uzakdoğu dinlerinde, genellikle âyine bağlı ve sembolik yönleri ağır basan abdest benzeri bazı temizlik çeşitleri görül­mektedir. Daha çok din adamları tara­fından belli gün, olay ve yortular münasebetiyle yapılan bu dinî temizliklerdeki ortak husus, dinlere göre yer yer farklı olmakla birlikte, insan vücudunun ya bütününün veya yalnız ellerin ve ayak­ların veya sadece ellerin ve ağzın, hatta yalnız parmakların yahut da âyinle ilgili bazı eşyanın temizlik ve takdis niyetiyle yıkanmasıdır. Abdest almak için su, su ile tuz veya başka bir karışım kutsal yağ veya kutsal ineğin idrarının (Hindis­tan’da) kullanıldığı da görülür.

Bazı hadislerde de (bk. Müsned, II, 98; Buhârî, “Büyû”, 100) belirtildiği üzere, İslâmiyet esasen kendisinden önceki semavî dinlerde abdestin bulunduğunu doğruladığı gibi, bu hak dinlerdeki hü­kümler, Allah ve Resulü tarafından neshedilmeyerek geçerliliklerini koru­dukları ölçüde, İslâm fıkhında şer’î hü­kümlerin bir kaynağı sayılmıştır. Bu durum, İslâmiyet’in kendisini daha ön­ceki semavî dinlerin doğrulayıcısı, mi­rasçısı ve Allah tarafından kemale erdi­rilmiş son şekli (bk. el-Mâide 5/3; es-Saff 61/6) olarak takdim etmesinin de ta­bii bir sonucudur

Ayet, abdestin her amel için de­ğil, namaz için farz kılındığını açıkla­makla aynı zamanda Resûlullah için de bir ruhsat getirmiş olmaktadır. Nite­kim daha sonraları, abdestin yalnız na­maz vb. ibadetler için gerekli olduğu çeşitli münasebetlerle Hz. Peygamber tarafından dile getirilmiştir.

Abdestin farzları, âyette (el-Mâide 5/6) zikredildiği üzere şunlardır: Yüzü yıkamak, kolları dirseklere kadar yıka­mak, başa meshetmek, ayakları topuk­lara kadar yıkamak. Sünnî dört mezhep bu şartlar üzerinde ittifak etmiştir. An­cak Şâfiîler bu şartlara, niyet ve tertibi de ilâve ederler. Hanbelîler tertibi ve uzuvların ara verilmeden ardarda yı­kanmasını (muvâlât), Mâlikîler niyet ve uzuvların ardarda yıkanması yanında, uzuvların yıkanırken ovulmasını da (tedlîk) abdestin şartlarından sayarlar. Hanefîler’e göre, ayette zikredilen dört şart dışındaki bu ilâveler farz değil sünnettir. Bu şartlara riayet edilerek alınan bir abdestin sahih olabilmesi için, abdest uzuvlarında kuru yer bıra­kılmaması ve deri üzerinde suyun te­masını engelleyecek bir şeyin bulunma­ması gerekir. Abdestin şartları ve bu şartların mahiyetiyle ilgili diğer görüş ayrılıkları, konuya dair ayet ve hadisle­rin farklı yorum ve değerlendirilmesin­den kaynaklanmaktadır. Burada zikre­dilmesi gereken bir husus da şudur: Sünnî dört mezhep ile Haricîler ve Şîa mezheplerinden Zeydiyye’ye göre ab­dest alırken ayakları yıkamak farz ol­duğu halde, İmâmiyye (Ca’feriyye) Şîası, ayakların yıkanmayıp çıplak olarak üzerlerine meshedilmesi gerektiği gö­rüşündedir. Bu ihtilâf, abdestle ilgili âyette bulunan bir okuyuş (kıraat) farklılığından ileri gelmektedir. (Diyanet İslam Ansiklopedisi, Abdest maddesi)

***********o******************

SÜLEYMAN ATEŞ

“Nisa 98/43. âyette, kadınlara dokunmakla cünüp olanların, su bula­madıkları takdirde teyemmüm etmeleri, temiz toprağı yüzlerine ve ellerine sürmeleri emrediliyor. Mâide 110/6. âyette de yine cünüp olanların temiz­lenmeleri; hasta, yolcu, tuvalete çıkmakla abdesti bozulan, ya da kadınlarla cinsel ilişkide bulunup da su bulamayanların, temiz toprağa teyemmüm etmeleri emredilmektedir. Namazdan önce abdest alma emri, inişi hayli sonra olan Mâide Sûresi’nde bulunmakla beraber abdest almak, Mekke devrinden beri namazın temellerinden biri olmuştur. İmâm Ahmed îbn Hanbel’in Müsnedindeki bir hadîse göre Cebrâîl Aleyhisselâm, Hz. Peygamber(s.a.v.)e ilk vahyi getirdiği zaman ona abdest almayı ve namaz kılmayı da öğretmiştir. Mekke devrinde de namaz kılmak için abdest alındığı muhakkaktır. Ancak o zamanlar bu uygulama, geleneğe ve Hz. Peygamber’in içtihadına dayalı idi. Sonra inen âyet ile farz kılınmış ve ayrıntı ile anlatılmıştır.

Esasen namaz, Arapların, eskiden beri uygulayageldikleri bir ibâdet idi. Ancak Peygamber(s.a.v.)e, namazın içindeki şirk elemanlarının atılması ve ibâdetin sadece Allah’a yöneltilmesi öğretilmiştir. Aynı şey, gusül için de söylenebilir. Ebû Dâvûd ve Tirmizî’nin Übeyy ibn Ka’b’dan rivayet ettikleri hadîse göre İslâmın başında Hz. Peygamber (s.a.v.), meni geldiği zaman yıkanmayı tavsiye etmiş, daha sonra da bunu emretmiştir. (Süleyman Ateş, Kur’an Ansiklopedisi, Temizlik Maddesi)

This entry was posted on Cuma, Kasım 28th, 2008 at 13:52 and is filed under ABDEST. You can follow any responses to this entry through the RSS 2.0 feed. You can leave a response, or trackback from your own site.

Yorum Yaz