Abdest Alırken Ayakları Meshetmek
KUR’AN’DA ABDEST VE AYAKLARI MESHETMEK
5Maide suresi/6-Siz ey inananlar! Namaz kılacağınız zaman yüzünüzü, dirseklere kadar kollarınızı yıkayın. Başınızı ve topuklara kadar ayaklarınızı meshedin. Eğer boy abdestini gerektiren bir halde iseniz kendinizi temizleyin. Ama eğer hasta iseniz yahut seyahatteyseniz yahut tuvaletten geldiyseniz yahut kadınla birlikte olmuşsanız ve su bulamıyorsanız, o zaman, temiz toprakle teyemmüm edin ve onunla yüzünüzü ve ellerinizi meshedin. Allah sizi zora koşmak istemez; ama sizi tertemiz kılmak ve nimetlerinin tamamını size bahşetmek ister ki şükredenlerden olasınız.
4Nisa suresi/43-Siz ey inananlar! Sarhoş iken namaz kılmaya kalkışmayın, ne dediğinizi bilinceye kadar (bekleyin); ve boy abdestini gerektiren bir durumda (iken de) yıkanıncaya kadar seyahatte olmanız (ve yıkanma imkanından yoksun bulunmanız) hali dışında- (namaza kalkışmayın). Ama eğer hasta iseniz veya seyahatteyseniz yahut tuvaletten geldiyseniz veya kadın ile birlikte olmuşsanız ve hiç su bulamıyorsanız, o zaman temiz toprakla teyemmüm edin, (onunla) yüzünüzü ve ellerinizi meshedin. Bilin ki Allah, gerçekten günahları temizleyendir, çok affedicidir.
*************o**************
TEFSİRLERDE AYAKLARI MESHETMEK-
DİYANET TEFSİRİ
“Abdest, -âyette de belirtildiği üzere- ibadet niyetiyle yüzü ve dirseklere kadar kolları yıkamak, başı meshetmek, ayaklan topuklara kadar yıkamaktan ibarettir. Abdest, “hadesten taharet” yani “görünmeyen fakat hükmen var olduğu kabul edilen bir kirlilikten temizlenmek” anlamına geldiği için farz olan temizlik yukarıda bildirilen azalan bir defa yıkamakla sağlanmış olur. İki veya üç defa yıkamak ve abdest organlarını ovmak sünnettir.
1. “Ayaklar” anlamına gelen “ercül” kelimesindeki “lâm” harfini üstünlü okuyup “yüzler” anlamına gelen “vücûh” üzerine atfedenlere göre ayakları yıkamak farzdır. Meşhur dört mezhep mensuplarının anlayış ve uygulamaları böyledir. Mealde bu kıraat esas alınmıştır.
2. “Ercül” kelimesinin “lâm”ını esreli okuyup kelimeyi “Başlannızı mesnedin” cümlesindeki “başlar” anlamına gelen “ruûs” üzerine atfedenlere göre ayakları -yıkamak değil- meshetmek farzdır. İmâmî-şiîler bu kıraati benimsedikleri için ayaklan meshetmekle yetinirler. Bu takdirde âyetin meali şöyle olur: “Yüzlerinizi, dirseklere kadar ellerinizi yıkayın. Başlannızı ve topuklara kadar ayaklarınızı mesnedin.”
İbn Abbas, Enes b. Mâlik gibi sahâbîlerin ve tabiîlerden bazılarının çıplak ayakları üzerine meshettiklerine dair rivayetler bu görüşü destekler mahiyettedir. Taberî’nin kanaati de bu doğrultudadır. Ona göre yüce Allah, teyemmümde yüzün tamamını toprakla meshedilmesini emrettiği gibi abdestte de ayakların tamamının su ile meshedilmesini emretmiştir.” (Diyanet Tefsiri-5/6 açıklaması.)
*************o**************
SÜLEYMAN ATEŞ TEFSİRİ
“İmam Taberî bu kıraati ve dolayısıyla bu anlamı tercih ettiği gibi Peygamberimizin dördüncü göbekten torunu olan İmam-ı Cafer-i Sadık mezhebinin mensupları da ayeti böyle anlamışlardır. Ayetin siyakından (bağlamından) da bu mana anlaşılıyor.
Yüce Allah, abdestte vücudun iki temel uzvunun yıkanmasını emretmiştir ki, bunlar yüz ve kollardır. İki uç uzvun da meshedilmesini emretmiştir ki bunlar da baş ve ayaklardır. Âyette; “..yıkayınız..” fiilinden sonra iki tümleç getirmiştir. Bunlar, yüz ve ellerdir. Demek ki yüz ve eller (dirseklerle birlikte) yıkanacaktır. “…meshediniz…” fiilinden sonra da iki tümleç getirmiştir. Bunlar da baş ile ayaklardır. Demek ki bunlar da meshedilecek uzuvlardır. Ayette bu manayı son derece güçlendiren ince bir nokta vardır. Kur’ân-ı Kerîm’de her kelime birbiriyle son derece uyumlu ve mütenâsibtir. Şimdi “..yıkayınız..” fiilinden sonra gelen iki tümleçten ilki nasıl bir tek uzvu, ikincisi ise iki uzvu (yani iki eli-kolu) gösteriyorsa, “meshediniz..” fiilinden sonra gelen iki tümleçten de birincisi bir tek uzvu (yani başı), ikincisi ise iki uzvu (yani ayakları) göstermektedir. Eğer, “ercül” (ayaklarınız) tümleci “vücûh” (yüzleriniz)’a atfedilmiş (bağlanmış) olsa, bu ahenk ve tenâsüb (uygunluk) bozulur ki bu, Kur’ân’ın bilinen mucizevî ahenk ve üslubuna aykırı olur… Yani abdestte yıkanması gereken uzuvların teyemmümde mesh edilmesi emredilmiş fakat abdestte mesh edilecek uzuvlar, meshten düşürülmüştür. Bu da ayakların, yıkama uzvu değil, mesih organı olduğunu kanıtlar.” (Süleyman Ateş Tefsiri, 5/6 açıklaması.)
*************o**************
TABERİ TEFSİRİ
“Hicaz ve Irak kurralarından diğer bir kısmı ise “erculikum” ifadesindeki harfini esre okumuşlardır Bunlara göre Allah teala bu ayet-i kerime ile abdest alırken, başın ve ayakların meshedilmesini emretmiştir. Abdest alırken ayaklar yıkanmaz meshedilir.
Taberi diyor ki: “Bize göre ise asıl maksat, ayaklann tümünün su ile meshedilmesidir. Bu itibarla ayaklanın elleriyle veya ellerinin yerini tutacak herhangi bir şeyle meshetmeksizin sadece onlara su dökmek veya onları suya sokup çıkarmak yeterli değildir. Nitekim Tavus’tan, abdest alan kimsenin ayaklarını sadece suya sokup çıkarması sorulunca “Ben bunun, maksada ulaşan bir amel olduğunu kabul etmem.” dediği rivayet edilmiştir. Buna mukabil ayakların yıkanmasını farz sayan Hasan-ı Basri’den, gemide abdest alan kimsenin, ayaklana nasıl yıkayacağı sorulduğunda onun: “Ayaklarını suya daldırıp çıkannasın-da bir mahzur yoktur.” dediği rivayet edilmiştir.
Taberi sözlerine devamle diyor ki: “Madem ki meshetmenin, organın tümünü veya bir bölümünü meshetme olarak iki mânâsı vardır ve daha sonra zikredeceğimiz deliller, Allah tealanın buradaki meshetmeden ayakların tümünün meshedilmesini kasdettiğini göstermektedir…
*************o**************
RAZİ TEFSİRİ
“Ayakların Yıkanması Ve Meshedilmesi: Şirke uzanabilecek bir olayda şakaya da izin yok diye düşünüyorum Alimler, ayakların meshedileceği “veya yıkanacağı hususunda ihtilâf etmişlerdir: Kaffâl, bu âyetin tefsiri hususunda İbn Abbas, Enes İbn Mâlik, İkrime, Şa’bî ve Ebû Cafer Muhammed İbn Ali el-Bakır’dan ayakları meshetmenin farz olduğu hükmünü nakletmiştir ki bu, Şia’nın İmâmiyye kolunun mezhebidir. Fukahâ ve müfessirlerin cumhuru ayakların yıkanmasının farz olduğunu söylemişlerdir. Dâvûd el-İsfehani, hem yıkamanın hem de meshetmenin farz olduğunu söylemiştir ki bu görüş, Zeydiyye imamlarından en-Nasır Lilhakk in görüşüdür.
Hasan el-Basrî ve Muhammed İbn Cerîr et-Taberî ise, mükellefin (kulun), yıkama ile meshetme arasında muhayyer bırakıldığını söylemişlerdir…
Bu sabit olduğu zaman biz deriz ki, Hak Teâlâ’nın “ayaklarınızı” ifâdesinde, nasbin âmilinin “meshediniz” emri olabileceği gibi, bu âmilin “yıkayınız” emri de olabileceği ortaya çıkmıştır. Ancak ne var ki, bir mamul üzerinde iki âmil amel etmeye kalkışınca, o mamule daha yakın olanı amel ettirmek evlâ olur. Binâenaleyh Cenâb-ı Hakk’ın, sözündeki nasbin âmilinin, “meshediniz” emri olması gerekir. Binâenaleyh, lamın nasbıyla “le” şeklinde okumanın da ayaklar üzerine meshetmeyi gerektirdiği sabit olmuş olur. İşte bu, ayakları meshetmenin farz olduğu hususunda âyetle yapılan istidlalin izah şeklidir. Sonra, bu görüşte olanlar sözlerine devamla şöyle demişlerdir: Hadislere dayanarak, bu hususu savuşturmak da caiz değildir. Çünkü bu haberlerin tamamı, âhad haberlerdir. Halbuki âhad haberlerle Kur’ân’ın neshi caiz değildir.” (Razi Tefsiri, 5/6 açıklaması)
******************o************************
ABDESTTE AYAKLARI YIKAMAK VEYA MESHETMEK-Süleyman Ateş
“Çorap, başörtüsü, sarık ve fes üzerine meshedilerek abdest alınabilir. Abdeste meshedilecek organın hâline (üstünde bulunan giysi ve sargıya) da meshedilir ama yıkama uzvunun hâiline meshedilemez, hâil çözülüp organın yıkanması gerekir. Bundan dolayı başa sarılan sarık, ayağa giyilen çorap veya mest üzerine meshedilebilir.” (Süleyman Ateş, Kur’an Ansiklopedisi, SUÂLLER-CEVAPLAR maddesi)
“Bu farzların ikisi yıkama, ikisi de mesihtir. Maide 6′ncı ayetin açık hükmüne göre yüz ve kollar yıkanır, baş ve ayaklar meshedilir. Peygamber ailesi böyle yapmış, Peygamber’e yıllarca hizmet etmiş olan Enes ibn Malik böyle olduğunu söylemiş. Ayakları yıkama uygulamasının Emeviler tarafından yerleştirildiğinde kuşku görmüyorum.
Baş ve ayaklar yıkama uzvu değil, mesih uzvudur. Mesih uzvunun üstünde bir giysi varsa onu çözmeden üstüne meshedilebilir. Bu giysinin kalınlığı, inceliği söz konusu değildir. O su geçirmeme, 5 kilometre yürüme gibi şartlar bazı fıkıhçıların uydurmalarından başka bir şey değildir.” (Süleyman Ateş -Vatan Gazetesi -12/3/2004)
“Maide Suresi’nin 6′ncı ayetinde abdest alırken başın ve ayakların yıkanması değil, meshedilmesi emredilmektedir. Maalesef Kur’ân-ı Kerim meallerinin büyük çoğunluğunda abdest ayetinin manası, geleneğe göre çarpıtılmıştır. Ayetin doğru manası şöyledir:
“Ey inananlar, namaza dur(mak iste)diğiniz zaman yıkayınız: yüzlerinizi ve dirseklere kadar ellerinizi; meshediniz: başlarınızı ve aşıklara kadar ayaklarınızı. Eğer cünüpseniz tam temizlenin. Hasta, yahut yolcu iseniz, yahut biriniz tuvaletten gelmişse, ya da kadınlara dokunmuş da su bulamamışsanız temiz toprağa teyemmüm ediniz; ondan yüzlerinize ve ellerinize sürünüz. Allah size güçlük çıkarmak istemiyor fakat sizi temizlemek ve size olan nimetini tamamlamak istiyor ki, şükredesiniz.”(Süleyman Ateş -Vatan Gazetesi -12/5/2003)
*****************o***********************
HADİSLERDE ABDEST ALIRKEN AYAKLARI MESHETMEK
Ayakları meshetmek: 3599-”Resûlullah’ın nasıl abdest aldığını size göstermemi ister misiniz?” İçinde su olan bir kab istedi, sağ eliyle bir avuç su aldı, mazmaza ve istinşak yaptı, sonra bir avuç daha aldı, bununla iki elini birleştirip (iki eliyle) yüzünü yıkadı. Sonra bir avuç daha aldı bununla sağ elini yıkadı. Sonra bir avuç da aldı, bununla sol elini yıkadı. Sonra bir avuç su daha aldı, sonra elini çırptı, sonra başını ve kulaklarını meshetti. Sonra bir kabza su daha aldı sağ ayağının üzerine serpti, ayağında nalın olduğu halde, sonra onu iki eliyle meshetti, elin biri ayağın üstünde, diğeri de nalının altında. Sonra aynı şeyi sol ayağa yaptı.” Buhari, Vudü 7; Ebu Dâvud, Tahâret 52, (137); Nesâi, Tahâret 84, 85, (1, 73, 74).
3697-”Resûlullah ihtiyacı için (araziye) çıkardı. Ben de O’na su taşırdım. (Kaza-yı hâcet yapınca) abdest alırdı. Bu sırada sarığı ve “bot” ları üzerine meshederdi.” Müslim, Tahâret 84; Ebu Dâvud, Tahâret 59; Tirmizi, Tahâret 75.
3702-”Resûlullah abdest aldı ve çoraplarının ve ayakkabılarının üzerine meshetti. Ebu Dâvud, Tahâret 61; Tirmizi, Tahâret.
3606-…Bir ara Resûlullah bizden geride kaldı sonra tekrar kavuştu. Bu sırada namaz vakti girmişti. Bizler de abdest alıyor, ayaklarımıza meshediyorduk. (Resûlullah ) yüksek sesle nida etti: “Ökçelerin ateşte vay hâline!” Bunu iki veya üç kere tekrarladı.” Buhari, İlm 3, 30, Vudü 27, 29; Müslim, Taharet 25-28; Muvatta, Taharet 5; Ebu Dâvud, Tahâret 46.
3699-Cerir, abdest alıp mestleri üzerine meshedince, kendisine: “Mest üzerine mesh mi yapıyorsun” diye sormuşlardır. O da: “Evet demiştir, ben Resûlullah’ı gördüm. Bevletti sonra abdest aldı. (Sıra ayaklarına gelince, yıkamayıp) mestlerinin üzerine meshetti’’ dedi. Buhari, Salât 25; Müslim, Tahâret 73, (272); Tirmizi, Tahâret 70, (93); Nesâi, Tahâret 96, (1, 81).
posted on Mart 21st, 2011 at 11:33
posted on Mart 23rd, 2011 at 13:56
posted on Kasım 29th, 2013 at 07:43
posted on Ekim 21st, 2014 at 01:47
posted on Kasım 25th, 2014 at 11:25
posted on Şubat 20th, 2015 at 08:58
posted on Ocak 14th, 2016 at 03:45
posted on Nisan 18th, 2016 at 12:15
posted on Haziran 26th, 2016 at 20:34