Giyim-Prof. Süleyman Ateş
“Humur (24Nur/31’de geçen başörtüsü veya örtü diye çevrilen sözcük) himârın çoğuludur. Örtmek, anlamındaki hamr kökünden yapılmış isim olan himâr, aslında örtü demektir. Fakat örfte kadının başörtüsünün adı olmuştur. Acaba himâr kelimesi, Kur’ân indiği dönemde bu özel anlamı kazanmış mıydı, yoksa Kur’ân döneminden sonra mı kelimeye bu özel anlam verildi, bilemiyorum. Ceyb, gömleğin göğüs yırtmacıdır. Örtülerini yakalarının üstüne koysunlar.” cümlesinde eğer himâr kelimesi, özel anlamıyla değil de genel anlamı olan örtü mânâsında ise, âyette, kadınların, örtülerini yaka yırtmaçlarının üstüne koymaları emredilmektedir. Bu durumda saçtan ve saçın örtülmesinden söz edilmemiştir. Buna göre âyette saçların değil, göğsün örtülmesi emredilmiş olur. Ama eğer himâr’a, başörtüsü anlamı sonradan yüklenmemiş de Kur’ân’da bu özel anlamda kullanılmış ise, -ki kanâatimiz böyledir- bu takdirde kadınların, baş örtülerini, yakalarının üstüne koyup gerdanlarını kapatmaları emredilmiştir. Bu takdirde himâr saçları kapatan başörtüsüdür. Zaten Kur’ân’ın indiği dönemde hür ve özellikle aristokrat kadınların, başlarını örttükleri muhakkaktır. Binaenaleyh kelimenin, Kur’ân’da bu anlamda kullanılmış olduğu ihtimali daha güçlüdür.” (Prof. Süleyman Ateş’in Kur’an Ansiklopedisi’nin “Örtünme” bölümü)
“Hz. Ömer, başörtülü gördüğü bir cariyenin başından örtüsünü çıkarttırmıştır. Eğer başörtüsü takmak dinin temel görevi olsaydı, cariyeye de örtünme gereği getirilirdi. Oysa cariyenin örtmesi gereken yerler, aynen erkekler gibi göbekle diz kapağı arasıdır. Yani cariyenin göğüsleri dahi örtünme kapsamı dışında tutulmuştur. Neye göre? Geleneğe göre… Yoksa Kur’ân’da hür ve cariye ayırımı yoktur. O halde bugün takılmasa da olur. Çünkü Kur’ân, “Sözü yani Kur’ân’ı dinleyip onun en güzeline uyanlar”ı övmektedir. “Demek ki Kur’ân’ın da bütün emirlerini uygulama gereği getirilmiyor, zamanın şartlarına en uygun olanına uymak da yeterlidir. Hepsini yapamıyorsak, hepsini terk etmemiz doğru olmaz. Yapabildiklerimizi yaparız” derseniz bu bir yorumdur. Ama “baş örtüsü diye bir şey yoktur” gibi sözler ciddiyetten uzaktır. Benden böyle bir şey beklemeyiniz. 70 yaşımdan sonra insanların hoşuna gitsin diye gerçeklere ters şeyler söylemem, söyleyemem.” (Eski Diyanet İşleri başkanı Süleyman Ateş-Vatan Gazetesi–06.04.2007)