Ezberci sistemin kuralı: Soru sormak yok!
Ezberci sistemin kuralı: Soru sormak yok!
Çocukken beni çok şaşırtan şey, ‘büyük’lere soru sorduğumda takındıkları tutumdu. Bazen soruma güzelce cevap verir, hatta “ne akıllı şeysin sen” diye başımı okşarlardı. ‘Demek ki soru sormak akıl işiymiş’ diye düşünürdüm. Bazen de tam tersine, sorduğum soruya sinirlenir, ya “Saçmalama!” diye azarlar, ya “Ayıp!” diye utandırır, ya da “Günah!” diye korkuturlardı. Kafam karışırdı. Soru sormak iyi miydi, kötü mü? Böylece, yıllarca cevabını bulamayacağım, nur topu gibi bir sorum olmuştu: Soru sormak ne zaman iyidir, ne zaman kötü?
Yaşım ilerleyip, hele çoluk çocuk sahibi olup sözüm ona ‘büyükler’ sınıfına katılınca, sorunun cevabını kendimde buldum: Çocuğum bana ‘bildiğim’ bir soru sorduğunda güzelce yanıtlıyor; bilmediğim bir soru geldiğinde ise sinirleniyordum. Peki, niçin? Çünkü cevabı bilemeyince ‘küçük düştüğümü’ hissediyor, utanıyor, utanç duygusunun ürettiği olumsuz enerjiyi ‘öfke’ye dönüştürerek boşaltıyordum. Bu sebepsiz öfkeyi haklı göstermek için de ‘sorunun ayıp ya da saçma olduğunu’ buyuruyordum. –Ezbercinin anayasası, madde 1: Cevabı bilinmeyen sorular sormak tehlikeli ve yasaktır.– Peki, niçin utanıyordum? Belki de birileri bana ‘bilmemenin utanç verici olduğunu’ öğretmişti. –Oysaki hepimizin aşina olduğu çok güzel bir söz vardı: Bilmemek değil, öğrenmemek ayıp.– İyi ama öğrenmek için soru sormak lazım! Hayır, soru sormak da ayıp! Hmm, öğrenmemek ayıp soru sormak ayıp merak etmek tehlikeli meraksız olmak aptallık zzzzt crrrrttt püfff… Aklım karıştı, sistemde kısa-devre!..
Neyse ki ‘eğitim sistemleri ve sorunları’ konusunu sorgulayıp yeni fikirlerle tanıştığımız oranda, durum epey açıklık kazanıyor… Ezberci eğitim sisteminde, hangi bilgilerin ‘kesin doğru’ olduğu, baba –veya hoca– tarafından önceden kabul ve ilan edildiğinden, sadece bu kesinliği sarsmayacak sorulara izin var. Kesinliği sarsan sorular ise ‘tehlikeli ve yasak’. Çünkü bu sorular, aynı zamanda ‘baba’nın, ‘öğretmen’in, ‘otorite’nin de bilgi düzeyini sorgular; açıkçası ‘huzuru bozar’…
Yeni ve çağdaş eğitimde ise tam tersine, çocuklar soru sormaya teşvik ediliyor. İsabetli sorular sorabilen öğrenci, ödüllendiriliyor! Öğretmen, çocuğun konuyu kavrayıp kavramadığını, yine çocuğun sorduğu sorudan anlıyor. Doğru soruları sormayı öğrenmeden, doğru yanıtlara ulaşmak mümkün değil. Bu konuda söylenmiş güzel sözlerden biri: “Eğer soru yanlış ise, bulunacak cevapların hiçbiri doğru olmayabilir.” Doğru soruları sormayı öğretmenin ilk koşulu ise, soru sorma cesaretini ve becerisini kazandırmak. (Mehmet Akın) http://www.gaste.biz/yazar.php?makale_ID=41&yazar_ID=28