-
24th Nisan 2009

SAYGI-BARIŞ=>HAK-ADALET=>AHLAK-ERDEM=>SEVGİ-DOSTLUK=>UMUT-SORUMLULUK=>ÖZGÜRLÜK

 

MATEMATİK  VE  19


Kuran’daki matematiksel mucizeleri incelediğimiz bundan önceki bölümde, Kuran’ın matematiksel mucizelerinin anlaşılması kolay, taklidi imkansız özelliğine tanıklık ettik. Kuran’ın matematiksel mucizeleri, matematik eğitimi almamış, sadece saymayı ve rakamları bilen kişilerin tanıklık edebilecekleri niteliktedir. Fakat güçlü bir matematiksel bakış açısına sahip olanların, bu mucizelerin büyüklüğünü daha da iyi kavrayabilecekleri kanaatindeyiz.

Kuran’daki 19 sisteminin oluşturduğu mucizevi yapı da birçok yönüyle anlaşılması kolay, taklidi imkansız bir yapıdadır. Fakat bu mucizenin anlaşılması bilgi gerektirirken, taklidi ise imkansız olan yönleri de vardır. Bu kitabımızda anlaşılması kolay örnekleri daha çok vereceğiz. Fakat kitabın farklı okur kitlelerine hitap edeceğini düşünüp, anlaşılması bilgi gerektiren yönlere de değineceğiz.

“Matematik, Allah’ın Evren’i yazmakta kullandığı dildir.” Galile’nin meşhur sözüdür. Kuran’daki matematiksel mucizelerle, Allah’ın, Evren’i yazmakta kullandığı dili, insanlara rehber olarak gönderdiği kitapta da kullandığına tanıklık ediyoruz. Bu mucizenin bize öğrettikleri; İngiltere Kraliyet Ailesi, New York Borsası, Şampiyon Kulüpler karşılaşmaları hakkında değildir. Bu mucezinin bize öğrettikleri, Evren’in Yaratıcısı, yaratılış sebebimiz, öldükten sonraki yaşantımız hakkındadır. Çünkü tüm bu saydığımız konular Kuran’ın mesajlarında açıklanmıştır. İncelediğimiz mucize ise Kuran’ın değişmezliğini ve taklidi imkansız, insan gücünün çok üstündeki yapısını ortaya koymaktadır.

Hrovista of Gandersheim’in dediği gibi: “Yaratıcımızın bilgeliğini ve bilgisinin muhteşemliğini takdir etmeye bizi yöneltmeyen her tartışma boştur. O Yaratıcı ki Evren’i hiçlikten yarattı ve her şeyi sayılarla, ölçüyle, ağırlığıyla düzenledi. Ve insanlığa üzerinde çalışıldıkça birçok yeni mucizeler sunacak bilimleri formüle etti.” Bizi yoktan yaratan Yaratıcımız ile ilişkilendirilemeyen her konu, bu konuya kıyaslanırsa boştur. Yaratılış amacımız ve öldükten sonraki durumumuz, hayatımızın temel konusu olmalıdır. İşte incelediğimiz Kuran’ın bu mucizeleri, bizi, hayatın bu temel konularında sonuçlara götürmekte, bize deliller sunmaktadır.

 

DELİLLER  VE  İNKARCILAR

İşte bunlar sana haberlerini aktardığımız toplumlardır. Gerçekten de elçileri onlara apaçık delillerle gelmişlerdi. Ama daha önceden yalanladıklarına inanmadılar. Allah inkârcıların kalplerini böyle damgalar.

7-Araf Suresi 101

Allah birçok defa insanlara gönderdiği mesajları delillerle desteklemiştir. Fakat mesajları inkâr eden zihniyet, delillere de inkârcı mantığıyla yaklaşmış, inkâr etmeye şartlanmış bir şekilde delilleri ele almıştır. Allah’ın delillerine bu samimiyetsiz yaklaşımda bulunanlar, anlamaya çalışmak yerine, inkâr etmeye çalışmışlardır. Oysa Allah’ın mesajına her insanın ihtiyacı vardır. İnkar eden, kendi aleyhine inkâr eder. İnkarcıların yapmaları gereken ilk şey, inkâr etmeye şartlanmışlıktan kurtulmak ve Allah’ın delillerine samimi bir şekilde yaklaşmaktır. Şu kısacık hayattaki kibir ve inat yüzünden, Allah’ın vaadi olan sonsuz yaşama sırt dönmek hiç de akıl kârı değildir.

 

Bilgisizler dediler ki: “Allah bizimle konuşmalı veya bir delil gelmeli değil miydi?” Onlardan öncekiler de aynen onlar gibi konuşmuşlardı. Kalpleri birbirine benzedi. Delilleri gerçeği bilmek isteyenler için apaçık gösterdik.”

2- Bakara Suresi 118

 

Allah delillerini gereğince gösterir. Allah’ın delillerinin inkârcıların arzularına göre oluşması, “Allah görünsün”, “Melekler gökten insin” şeklinde beklentiler boşunadır. Allah delillerini anlamaya niyeti olanlar için apaçık sergilemektedir. Günümüzde bilim, Dünya’da saygın bir yer edinmiştir. Bilimlere temel teşkil eden matematik ise en saygın konumdadır ve bilimsel gerçeklikler en sağlam dayanaklarını matematiksel verilere dayandırmaktadır. En şüpheci kişiler bile matematiksel kesinlik karşısında teslim olmak durumundadırlar. Konuşmasını saçmalığa götürmeyen her kişi matematiksel kesinlikler karşısında gerçeği kabul etmek zorundadır. İçinde bulunduğumuz bu dönemde Allah, Evren’i yazdığı dil olan mate-matikle, insanlara gönderdiği kitabını da yazdığını açığa çıkarmıştır. Böylece Allah’ın kitabı kendi içinde taşıdığı mucizeleriyle, kendisinin doğruluğunu, mesajının güvenilirliğini ispatlamaktadır.

 

38- Yoksa “Onu uydurdu” mu diyorlar? De ki “Eğer doğru sözlülerseniz, Allah’tan başka çağırabildiklerinizi çağırın da bunun benzeri olan bir sure getirin.”

39- Hayır, onlar bilgisini kavramadan ve yorumu kendilerine gelmeden yalanladılar.  Kendilerinden öncekiler de böyle yalanlamışlardı. Bak da gör nasıl olurmuş zalimlerin sonu.

10- Yunus Suresi 38-39

İnkarcılar anlamaya çalışmak yerine, inkâr inadını benimseyince, Allah’ın delillerini anlamaya çalışmadan, aceleyle inkâr etmektedirler. Bu inkâr, bir mantığa, bir delile dayanmamaktadır. Muhalefet hissi, kibir ve inat, inkârcı zihniyetin hareketlerinde motor güç olmaktadır. Bunların hangi delili görürlerse görsünler inanmayacaklarını Kuran haber vermektedir:

109- Kendilerine bir delil gelse, kesin olarak ona inanacaklarına dair tüm güçleriyle Allah’a yemin ettiler. De ki: “Deliller ancak Allah’ın katındadır, onlara geldiği zaman onların inanmayacağını anlamıyor musunuz?

110- Onların gönüllerini ve gözlerini ters çeviririz de ilk seferinde buna inanmadıkları gibi bırakırız. Azgınlıkları içinde şaşkınca bocalar dururlar.

111- Eğer onlara melekleri indirseydik, onlarla ölüler konuşsaydı ve her şeyi karşılarına getirip toplasaydık; Allah’ın diledikleri hariç, yine inanacak değillerdi. Ne var ki çokları cahillik ediyorlar.

6- Enam Suresi 109-111


ZATEN İNANIYORUZ, DELİLE NE GEREK VAR DENİR Mİ?

Kuran’daki bilimsel ve matematiksel mucizeleri gördükten sonra, bazı insanların “Biz Kuran’a zaten inanıyoruz! Delile ne gerek var?” dediklerine tanık olmaktayız. Kuran’a, delilsiz inandığını söyleyenlere bir dediğimiz yok. Fakat eğer “Delile ne gerek var?” derlerse “Orada dur!” dememiz gerekmektedir.

Tek başına babasına ve tüm toplumuna karşı çıkan Hz. İbrahim, Kuran’da övülmüş bir Peygamber’dir. Kuran’ın övdüğü Hz. İbrahim dahi Allah’tan delil istemiştir (Bakınız 2-Bakara Suresi 260). “Delile ne gerek var?” diyenler, Allah’ın delillerini incelemeyi küçümser bir tavır takınanlar, siz Hz. İbrahim’den daha mı sağlam bir imana sahipsiniz?

İnananların Allah’ın delillerine karşı tavrı, bu delilleri minnettarlıkla karşılamak şeklinde olmalıdır. Allah, eğer bir delilini açığa çıkartıyorsa, bunun muhakkak bir nedeni olmalıdır. Bir kişi, delile ihtiyacı olmadığını düşünüyorsa bile Allah’ın dinine, insanların kalbini ısındırtmak için bu delilleri öğrenmesi ve başkalarına iletmesi gerekmez mi? Allah’ın delillerine inananlar sahip çıkmazsa, bunlara kim sahip çıkacaktır?

Kitabımızın bu bölümünde inceleyeceğimiz 19 mucizesi için de aynısı geçerlidir. 19, Kuran’ın değişmediğini ispat etmek için ve Kuran’ın mucizevi yapısı için bir delildir. Üstelik Allah Kuran’da 19’un inananların inancını kuvvetlendireceğine dikkat çekmiştir. (74-Müddesir Suresi 31)

Bilimlerin temeli olan ve rasyonalitenin doruğu olan matematikle gösterilen bir mucize-ye, rasyonaliteyi inkâr edenler tanık olamaz. 19, kör taklit duvarını yıkıp, yerine akılcı, delilli düşünmeyi bina eden bir mucizedir. Arkadaşlarının, içinde bulunduğu toplumun, ailelerinin psikolojik ve ekonomik desteğini gereğinden fazla önemseyenler; içinde bulundukları toplumla ters düşmekten, Allah’ın delilleriyle ters düşmekten daha çok korkanlar; taklitçi inancın rahatlığını, araştırıcı ve akılcı inancın sağlamlığına tercih edenler, “Bu fikirleri ben önceden inkâr ettim, şimdi bunları kabul edersem insanlara ne derim?” diyerek Allah’tan daha çok insanlardan utananlar bu mucizelere tanıklık edemezler. Bu tiplerin akılları, bu mucizeye tanıklık etse de dilleri ve gönülleri bu mucizeyi inkâra çalışır.

NEDEN  19

Kuran’da 19 mucizesinin varlığından bahsedip, Kuran’daki kelimelerin, ayetlerin, surelerin 19’la ve 19 sayısının katlarıyla ilişkili olduğunu söylediğimizde, en çok duyduğumuz sorulardan biri “Neden 19?”dur. Eğer ileri sürülen sayı 11 veya 23 olsaydı “Neden 11?”, “Neden 23?” diye de sorulabilirdi. Fakat ileri sürülen sayı 19’dur ve soru “Neden 19?”dur. Bu sorunun cevabını şöyle verebiliriz.

1- Kuran’da 74. sure olan Müddessir Suresi’nin 30. ayeti “Üzerinde 19 vardır.” şeklindedir. Aynı surenin 31. ayeti ise 19’un fonksiyonlarını anlatır. Böylece 19, Kuran’da fonksiyonlarına dikkat çekilen yegane sayıdır. İlerideki başlıklarda Müddessir Suresi’ni detaylıca inceleyeceğiz. Bizce, 19’un sırf bu özelliği bile “Neden 19?” sorusu için yeterli cevaptır. Çünkü Allah 19 sayısını seçmiş ve bunu Kuran’da hiçbir sayıyı vurgulamadığı şekilde 19’u vurgulayarak göstermiştir. Bu temel nedenin yanında “Neden 19?” sorusuna bazı yan nedenler de sayabiliriz. Diğer maddeler bu yan nedenleri belirtmektedir:

2- 19 asal bir sayıdır. Yani 19 sadece kendisiyle ve 1 ile bölünebilen bir sayıdır. (Güvenlik şifreleri oluşturulurken asal sayıların kullanılması, bankaların, istihbarat örgütlerinin de bir tercihidir.) Eğer Kuran’ın şifresi bir kompozit sayı üzerine kurulu olsaydı, o zaman Kuran’ın bu sayının mı yoksa çarpanlarının mı üzerine kurulu olduğu tartışmalı olacaktı. Örneğin 21 sayısının çarpanları 7 ve 3’tür. Kuran’ın şifresi 21 sayısının üzerine kurulu olsaydı, 21’in katı olan her sayı 7’nin ve 3’ün de katı olduğu için Kuran’ın şifresinin bu sayılardan hangisinin üzerine kurulu olduğu tartışılabilirdi.

3- 19’u meydana getiren 1, sayma sayıların en küçüğü, 9 ise tek haneli en büyük sayma sayısıdır. Ayrıca 1 ve 9’un şekli birçok ayrı yazım dilinde birbirine en çok benzer şekildedir. Örneğin Arapça’daki yazılımlar ve Dünya’da yaygın olarak kullanılan yazılım şekli, çok ben-zerdir.

4- 19, 10 ve 9 sayılarının 1. kuvvetlerinin toplamına (10+9= 19) ikinci kuvvetlerinin ise farkına (100-81= 19) eşittir. Bu özelliğe sahip tek sayı 19’dur.

5- Bizim bilebildiğimiz özel bölünebilme özelliğine sahip en büyük asal sayı, 19’dur. Bu özellik şöyledir: 19’un katı olup olmadığını incelediğiniz sayının, son rakamının 2 katını alıp bir önceki sayıya ekleyin ve 19’dan büyük bir sayı elde ettiyseniz bu sayıdan 19’u çıkarın. Elinizde kalan sayıyı, aynı başta olduğu gibi 2 ile çarpın ve sonuna dek aynı işlemi sürdürün. Sonuçta, 19’un katı olan bir sayı karşınıza çıkarsa incelediğiniz sayı 19’un katıdır. Örneğin 1254 sayısını ele alalım ve bu sayının 19’un katı olup olmadığını inceleyelim. 1254’ün son rakamı 4’ün 2 katını alın bir önceki rakama ekleyin. 8’i, 5’e eklediğinizde 13 eder. Bu sayının 2 katı 26’dır. 26’dan 19’u atın 7 kalır. 7’yi bir önceki 2 sayısına ilave edin 9 eder. 9’un iki katını alın 18 eder. 18’e 1’e ekleyin, 19 eder. Demek ki 1254, 19’un tam katıdır. 19 koduna bağlı birçok veri 19’un katı olan sayıların bulunmasına bağlıdır. Görülüyor ki, bu işlem için yaygın bölme işlemi dışında, elimizde ekstra bir metod daha vardır.

19’un, bu saydığımız özellikleri gibi birçok ilginç özellikleri daha vardır. Evren’de, kimyadaki elementler ile ilgili tabloda da 19’larla ilgili ilginç yaklaşımlar yapılmaktadır. Fakat bunlar, bu kitabımızın konusu değildir ve bu çalışmalar üzerinde daha çok tartışmalar yapılması gerektiğini söylemeliyiz.

Kuran’da bir matematiksel sistemin -19’ları bilmesek de- varlığını KUM’ları incelerken bir önceki bölümde gördük. Bunun üzerine eğer biri kalkıp Kuran’ın belli bir sayıya dikkat çekip çekmediğini araştırırsa, Kuran’ın hiçbir sayıya dikkat çekmediği şekilde asal bir sayı olan 19’a dikkat çektiğini görür.

İşte Kuran’ın dikkat çektiği bu sayının katları üzerinde, Kuran’da birçok kodlamanın bulunduğuna tanıklık ediyoruz. “Neden 19?” sorusunun asıl cevabı budur. Diğer cevaplar, bunun yanında enteresan yan özelliklerdir.

 

ALLAH BİR’DİR: 19


 

Kuran’ın en temel mesajı Allah’ın birliğidir. Allah’ın birliği Kuran’da “Vahid” kelimesiyle anlatılır. “Vahid” kelimesinin matematiksel değeri ise 19’dur.

Konuyu bilmeyenlere bir kelimenin matematiksel değerinin (ebcedinin) ne demek olduğunu anlatalım. Kuran’ın indiği dönemde Araplar matematik için ve normal yazıda aynı harfleri kullanırlardı. Elif harfi yazıda “E” sesine, matematikte 1’e karşılık gelirdi. Veya “Vav” harfi yazıda “V” sesine, matematikte “6” rakamına karşılık gelirdi. Arapça’daki harflerin matematiksel karşılıklarını aşağıdaki şemada görüyorsunuz (Kitabımızın içinde bu tablodaki verilerden çok sık yararlanacağız)

 

  Elif
1

 

Ye

10

Ta

9

Ha

8

Ze

7

Wav

6

He

5

De

4

Cim

3

Be

2

Kaf

100

Sad

90

Fe

80

Ayn

70

Sin

60

Nun

50

Mim

40

Lam

30

Kef

20

Ğayn

1000

Za

900

Dad

800

Dhe

700

Kha

600

Tse

500

Te

400

Şın

300

Re

200

Arapça Vahid kelimesi Vav+Elif+He+De harfleriyle yazılır ve bu harflerin toplamı

6+1+8+4= 19’dur.

Vav

6

 

+

Elif

1

 

+

Ha

8

 

+

De

4

 

=

Toplam

19

Matematiksel değeri 19 olan “Vahid” ismi, Kuran’da Allah için tam 19 kere kullanılır.

Bu ayetlerin listesi sırasıyla şöyledir:

Sıra No 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10
Sure ve Ayet No 2-163 4-171 5-73 6-19 12-39 13-16 14-48 14-52 16-22 16-51

 

Sıra No 11 12 13 14 15 16 17 18 19
Ayet No 18-110 21-108 22-34 29-46 37-4 38-65 39-4 40-16 41-6

Bu ayetlerin dışında “vahid” kelimesi 7 kez kullanılır. Fakat bu geçişler Allah’ı değil; bir kapı, bir çeşit yemek gibi başka şeyleri anlatır.

Vahid isminden türeyen “Vahiden” formu da Kuran’da 5 kez geçer ve Allah’ın birliğini anlatır. Fakat “Vahiden” ismi bir “Elif” fazlayla yazılır ve bundan dolayı “Vahiden”in matematiksel değeri 19 olmaz. Böylece Allah’ın, matematiksel değeri 19 olan formuyla “Vahid” ismi, 19 kez geçmektedir. Vahid isminin tüm formlarının 19’un katı olmaması da gereklidir. Çünkü yalnızca Allah’ın 4 ismi 19’un tam katı kadar geçmelidir. (Bunun nedenini Allah’ın isimlerinin oluşturduğu muhteşem simetrik tabloda ileride göreceğiz.)

 

KURAN’DA 19 NASIL GEÇİYOR


 

19 enteresan özellikleri olan asal bir sayıdır ve Allah’ın birliğini belirten “Vahid” isminin matematiksel değeri 19’dur. Peki 19’un önemine asıl dikkatlerimizi çeken, Kuran’daki 19’un fonksiyonlarına işaret eden ifadeler nasıldır? Kuran’ın 74. suresi Müddessir (Gizlenen) suresi 19 sayısına dikkat çekilen suredir. Konumuz açısından önemine binaen 19’dan bahsedilen ayetleri, daha önceki ayetlerden başlayarak okuyalım:

24- Şöyle dedi: “Bu aktarılarak öğretilen bir büyüden başka bir şey değil”

25- “Bu sadece bir insan sözüdür.”

26- Onu Sakar’a atacağım.

27- Sakar nedir bilir misin?

28- Ne bırakır, ne de yüklenir.

29- İnsanlar için tablolar sunandır O.

30- Üzerinde 19 vardır.

31- Ateşe bekçi olarak sadece melekleri atadık. Onların sayısını da: İnkarcılar için bir fitne kıldık. Ta ki; kendilerine kitap verilenler kesin bir bilgiyle inansın. Kendilerine kitap verilenler ve inananlar kuşkuya düşmesin. Kalplerinde hastalık olanlarla, inkârcılar da “Allah bu örnekle neyi anlatmak istedi” desinler. Böylece Allah dilediğini/dileyeni saptırır, dilediğini/dileyeni de doğruya iletir. Efendi’nin ordularını kendisinden başkası bilmez. Bu insanlara bir hatırlatıcıdır.

32- Hayır Ay’a andolsun

33- Dönüp gittiği zaman geceye

34- Ve ağardığı zaman sabaha

35- Bu gerçekten büyüklerden biridir.

36- İnsanlar için bir uyarıcıdır.

37- İlerlemek ya da geride kalmak isteyenleriniz için.

74- Müddessir Suresi 24-37

 

KURAN’A GÖRE 19’UN FONKSİYONLARI

Kuran’da 19 dışında da sayılar geçmektedir. Fakat bu sayıların hemen hepsi bir ismi nitelemek için kullanılmıştır. Dört ay, yedi gök, bin ay gibi… Fakat 30. ayette “Üzerinde 19 var” diye 19 vurgulandıktan sonra, 31. ayette “Onların sayısını da…” denerek, 19’un fonksiyonları anlatılmaktadır. Bu fonksiyonlar şöyledir:

1- İnkarcılar için bir fitne [Bir bela, aleyhlerine durum oluşturan bir unsur]

2- Kitap verilenleri [Yahudileri, Hıristiyanları] ikna etme özelliği

3- İnananların kesin bir bilgiyle inanmasını sağlama

4- İnananların ve kitap verilenlerin kuşkularını yok etme

5- Kalplerinde hastalık olanların, inkârcıların anlayamayacağı, bu örneği hafife alacağı bir durum oluşturma. [Ayette kalplerinde hastalık olanların ve inkârcıların “Allah bu örnekle neyi anlatmak istedi?” diye sorduklarını görüyoruz. Kanaatimize göre bu soru, merak eden insanların sorusu değildir. Bu soru, sırf karşı çıkmak için inkârcı psikolojisiyle yapılmış, ayeti hafife alan bir yaklaşımın ifadesidir.]

İnkarcının, Kuran için “Bu sadece bir insan sözüdür” dediği 25. ayette anlatıldıktan sonra 31. ayette, 19’un inkârcıya bir fitne olduğu vurgulanıyor. Görülüyor ki 19, Kuran’ın insan sözü olduğu iddiasına karşı bir cevaptır. Bir sayı ve bir cevap… Aynı zamanda bu sayı kuşkuları giderip, kesin bilgiyle inanılmasını sağlıyor. 19 mucizesi keşfedilmeden önce, bunun insanlar için ne kadar inanılmaz olduğunu siz düşünün. 19 mucizesinin anlaşılması için 1400 yılı aşkın bir zaman gerekmiştir ve vakti gelince Müddessir (Gizlenen) Suresi’nin içinde gizlenen mucize açığa çıkmıştır. Bu mucize açığa çıktıktan sonra gerçekten de Kuran’ın insan sözü olduğunu söyleyenlere bu mucizenin cevap verdiği, nasıl inananların ve kitap verilenlerin kesin bilgiyle inanmalarına ve kuşkularının giderilmesine katkıda bulunduğu ve niye 19’un bu fonksiyonlarından Müddessir Suresi’nin 35. ayetinde “Bu gerçekten büyüklerden biridir.” diye bahsedildiği anlaşılmaktadır.

 

MÜDDESSİR SURESİ VE 19’UN BULUNMA TARİHİ


Kuran’ın içindeki 19 koduna, ilk olarak 1974 yılında dikkat çekilmiştir. Daha sonra birçok araştırmacının katkılarıyla Kuran’daki bu sistem ile ilgili birçok mucize açığa çıkmıştır. Müddessir Suresi 74. suredir ve 19 ile 74’ü arka arkaya koyduğumuzda çıkan sayı, aynı zamanda bu mucizenin bulunuş tarihidir.

Bu mucize ile ilgili ilk veriler Amerika’da yaşayan müslümanlarca ortaya kondu. Mucizenin ortaya konduğu tarihte, Dünya’daki en yaygın takvim miladi takvimdir ve bu takvim tam 1974 yılını göstermektedir. Yani Hz. İsa’nın doğumundan 1974 yıl sonra bu gizlenen mucize, Kuran’ın Müddessir (Gizlenen) suresinde işaret edilen mucize açığa çıkmıştır.

Bu mucizenin bulunduğu tarihte Peygamberimiz’in Mekke’den Medine’ye hicreti ile başlayan takvim 1393 yılını göstermektedir. Bilindiği gibi Peygamberimize Kuran, hicretten 13 yıl önce vahyedilmeye başlanmıştır. Yani bu mucize Kuran’ın vahyedilmeye başlamasından tam 1406 yıl sonra keşfedilmiştir. Peki 1406 nedir? Sıkı durun 1406= 19×74’tür.

19 Mucizesinin keşif tarihi 1974
19 Mucizesinin 19’u ve19’un geçtiği 74’üncü surenin arka arkaya yazımı 19-74
Kuran’ın vahyinden kaç yıl sonra bu mucizenin keşfedildiği 19×74(1406)

 

Kuran’daki sayısal mucizeye işaret eden Müddessir (Gizlenen) Suresi’nin kendisi baştan aşağı sayısal mucizeler ile doludur. 19 mucizesinin 19’unu, bu mucizenin anlatıldığı surenin (74) arkasına koyduğumuzda oluşan sayı aynı zamanda 19 mucizesinin keşif tarihi olan 1974’ü vermektedir. Acaba inkârcılar buna ne der? Tesadüf. Peki Kuran’ın inişinden sonra geçen 1406 yıl aynı 19 ile aynı 74’ün bu sefer çarpımını verir. Peki inkârcıların buna cevabı ne olacaktır? Yine tesadüf… Acaba 19 mucizesinin bulunuş tarihinin Müddessir (Gizlenen) suresinde kodlu olduğuna dair vereceğimiz ilave müthiş delillere inkârcılar yine tesadüf deme yüzsüzlüğünü gösterebilecekler mi? Müddessir Suresi’nin ilk iki ayeti şöyledir:

1- Ey gizlenen

2- Kalk ve uyar

74- Müddessir Suresi, 1-2

Surenin ilk ayeti gizlenene (müddessir) seslenmekte ve ikinci ayeti artık kalkış vaktinin geldiğini, uyarmaya başlamasını söylemektedir. İşte bu iki ayet, toplam 19 harftir. Bu iki ayetin sayısal değeri (ebcedi) acaba kaçtır dersiniz. Duyunca inanmakta zorluk çekebilirsiniz. İşte bu iki ayetin sayısal değeri tam 1974’tür. Anlamın, matematiğin ve bir mucizenin gerçekleşmesinin uyumu ancak bu kadar mükemmel olabilir.

Sıra No 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10
Harf Ya Elif Elif Ya He Elif Elif Lam Mim De
Sayısal Değer 10 1 1 10 5 1 1 30 40 4

 

Sıra No 11 12 13 14 15 16 17 18 19
Harf Tse Re Kaf Mim Fe Elif Nun Dhe Re

 

Sayısal Değer 500 200 100 40 80 1 50 700 200

 

Toplam 1974

 

Kuran, indiği dönemde Peygambere seslenirken, anlamsal uyum muhafaza edilerek, ileride gerçekleşecek olan mucizenin açığa çıkış tarihi de kodlanmıştır. Bu mucize 19 mucizesidir ve 19 harfle bu mucizeye işaret edilmektedir. Bu mucizenin ortaya çıkış tarihi olan 1974 ise, bu 19 harfin sayısal değerine eşittir. Ayrıca bu 19 harfin sayısal değeri, 19 mucizesinin 19’unun ve 19’un anlatıldığı sure olan Müddessir Suresi’nin numarası olan 74’ün arka arkaya yazılmış şeklidir.

Müddessir Suresi’nin birinci ayeti (74, 1) olarak gösterilir. Yine ilginçtir ki sayısal mucize açısından önemli bu ayetten itibaren Kuran’ın sonuna kadar 741 ayet vardır ve 741 (19×39)’a eşittir.

Muddessir Suresi 1.ayetin matematiksel gösterimi Bu ayetten Kuran’ın sonuna kadar olan ayet sayısı
74-1 741=(19×39)

 

 

 

BÜYÜKLERDEN BİRİ

Büyüklerden biri olarak nitelenen 19 mucizesinin (35. ayet) büyüklüğü, bu mucizenin anlatıldığı Müddessir Suresi’ndeki matematiksel kodlamalardan başlayarak kendini göstermektedir.

Müddessir Suresi’nde, Kuran’ın insan sözü olduğunu söyleyen kişinin “Sakar”a atılacağı söylenir. 27. ayette “Sakar nedir bilir misin?” diye sorularak “Sakar”ın anlamının ne olduğu gündeme getirilir. Daha sonra “Sakar”; her şeyi kapsayan, insanlar için tablolar sunan bir ceza olarak tarif edilir. Bu ceza, cehennem olarak düşünülebileceği gibi, inkârcılara cevap olan 19 olarak da düşünülebilir. Cehennemin her şeyi kapsayan, insanlara yaptıklarını gösteren özelliği gibi, 19’un da tüm Kuran’ı matematiksel bir sistem olarak kaplayıp koruyan, tablolar sunarak mucizesini belli eden, böylece inkârcıların “Bu sadece bir insan sözüdür.” iddiasına cevap veren özelliği vardır. “Sakar”a bu iki anlamdan hangisi verilirse verilsin, 31. ayette, 19’un fonksiyonlarına dikkat çekildiği için sonuç değişmez.

Her durumda “Sakar” kelimesi 19 mucizesi açısından önemli bir kelimedir ve Kuran’da 4 defa geçen bu kelimenin 3’ü Müddessir Suresi’nde geçmektedir. Müddessir Suresi’ndeki bu 3 geçişin de matematiksel olarak kodlandığına tanık oluyoruz. Müddessir Suresi’nde “sakar” kelimesi 26., 27. ve 42. ayetlerde geçer. Bu 3 ayetin toplamı ise 95’tir (19×5). Ayrıca bu 3 ayetin matematiksel değerlerinin toplamı da 1900’dür. 1900 hem (19×100)’e eşittir, hem de bu 3 ayetin matematiksel değeri ile Müddessir Suresi’nin numarası olan 74’ü toplarsak gene 19 mucizesinin bulunma tarihi ortaya çıkar.

 

Müddessir Suresi’nde Sakar kelimesinin geçtiği ayetlerin numaraları Toplam
26+27+42 95(19×5)

 

Müddessir Suresi’nde geçen Sakar kelimesinin geçtiği ayetlerin matematiksel değeri

 

26

556

+ 27

683

+ 42

661

Toplam

1900(19×100)

 

Sakar kelimesinin geçtiği ayetlerin matematiksel değeri Müddessir Suresinin Numarası Toplam

 

1900                               +                                  74                         1974 (19 Mucizesinin keşif tarihi)

 

MÜDDESSİR SURESİNDEKİ DİĞER MUCİZELER

Müddessir Suresi’nin tüm ayetlerinin çok kısa olmasına karşın 19’un fonksiyonlarını anlatan Müddessir Suresi’nin 31. ayeti çok uzundur. Bakara Suresi’nin 282. ayeti en uzun Kuran ayeti olmasına rağmen içinde bulunduğu Bakara Suresi’nin ayet başına kelime ortalamasının 6 katı kadar uzundur. Müzemmil Suresi’nin 20. ayetinde de benzer bir özellik vardır, fakat o ayet de içinde bulunduğu surenin ayet başına kelime ortalamasının 8 katı kadar uzunluktadır. Oysa Müddessir Suresi 31. ayeti içinde bulunduğu surenin ayet başına kelime ortalamasından 12 kattan daha fazla uzundur. Böylece bu ayet, 6000’den fazla Kuran ayeti içinde bulunduğu surenin, kelime ortalamasına oranla en fazla kelimeye sahip ayet olup, özel bir konu-ma sahiptir. Böylece Kuran’da bir sayının (19) fonksiyonundan bahseden tek ayet olan Müddessir Suresi 31. ayeti, matematiksel olarak kelime sayısı açısından da özel bir konuma gelmektedir. Bu özellikten hareketle, bu ayetin kendi içinde, sureye göre konumunu, harf ve kelime sayılarını incelediğimizde; 19’un fonksiyonlarından bahseden bu ayetin, 19’a bağlı kodlanışına tanıklık ederiz. Bu özellikleri şöyle maddeleyebiliriz:

1-  Bu  ayet 57 (19×3) kelimeden oluşur. 19’un fonksiyonlarından bahseden bu ayet 19×3= 57 kelimeye sahipken “Üzerinde 19 vardır” diye geçen bir önceki ayet 3 kelimeye sahiptir. Böylece bu ayetin 19’un 3 katı olmasındaki 3 katsayısı da bir anlam kazanmaktadır.

2- Bu ayetin “… Allah bu örnekle neyi anlatmak istedi” diye biten kısmında, 19’un fonksiyonlarının anlatımı biter. Ayetin bu kısmı 38 (19×2) kelimeyken, geri kalan kısmı 19 kelimedir.

3- Müddessir Suresi’nin ilk 19 ayetinin 57 (19×3) kelime olması, bu sayının 19’un fonksiyonlarından bahseden tek ayete eşit olması da çok enteresandır.

4- 19’un fonksiyonlarını anlatan Müddessir Suresi’nin 31. ayetine kadar 95 (19×5) kelime geçmesi de Allah’ın 19’lu kodlanışı bu surede ne kadar yoğun kullandığının ayrı bir delilidir.

5- Müddessir Suresi’nin 30. ayeti 19 sayısının telaffuz edildiği tek ayettir. Müddessir Suresi’nin başından bu kelimenin (ondokuz) başlangıcına kadar tam 361 (19×19) harf geçmektedir. Allah’ın mucizesi ne kadar detaylı ve ne kadar büyüktür!

6- Müddessir suresi 56 tane numaralı ayete ve başında numarasız Besmele’ye sahiptir. Böylece Müddessir Suresi 56+1= 57 (19×3) ayettir.

Bu altı maddede belirttiğimiz özellikler kadar iddialı olmasa da iki noktaya daha dikkat çekmek istiyoruz. Müddessir suresinin 31. ayeti, Kuran’ın 19 katı kadar kelimeye sahip olan son ayetidir. Ayrıca Müddessir Suresi 31. ayette geçen “Efendinin ordularını kendisinden başkası bilmez” ifadesi 19 harftir.

19’un fonksiyonlarını anlatan Müddessir Suresi’nin 31. ayeti kaç kelimedir? 57

(19×3)

19’un fonkisonlarını anlatan Müddessir Suresi’nin 31. ayetinin 19’un fonksiyonlarını anlatan bölümü kaç kelimedir? 38

(19×2)

19’un anlatıldığı Müddessir Suresi’nin ilk 19 ayeti kaç kelimedir? 57

(19×3)

19’un fonksiyonlarını anlatan Müddessir Suresi’nin 31. ayetine kadar surenin başından itibaren kaç kelime vardır? 95

(19×5)

Müddessir Suresi’nde geçen “Ondokuz” kelimesine kadar kaç harf vardır? 361

(19×19)

Müddessir Suresi kaç ayettir?

(Numarasız Besmele dahil)

57

(19×3)

Kuran’daki matematiksel mucizenin üzerine kurulu olduğu 19 sayısına işaret eden Müddessir Suresi’nin kendisinin matematiksel mucizeler ile dopdolu olduğunu gördük. Bu suredeki bir ilginç noktaya daha parmak basmak istiyoruz. Kuran’daki 19 mucizesinin keşif ta-rihi olan 1974 yılının yakınlarında Dünya’daki en önemli olay nedir diye düşünürseniz, 1969 yılında Ay’a gidilmesinin bu olaya en yakın, Dünya tarihinin gelmiş geçmiş en önemli olaylarından biri olduğunu anlarsınız. Ay’a gidiş tarihi 19 mucizesinin bulunmasından az bir zaman önce, Kuran’daki KUM’ların (Kelime Uyumlarındaki Matematiksel Mucizelerin) bulunmaya başlanmasından az bir zaman sonradır. Bunu göz önünde bulundurduğumuzda 19’un fonksiyonlarını anlatan Müddessir Suresi 31. ayetinden hemen sonra 32. ayette “Hayır, Ay’a andolsun” ifadesiyle Ay’a dikkat çekilmesi anlamlıdır (Kitabımızın ilk kısmının 16. Bölümünde, Kuran’da Ay’a gidileceğine işaret eden ifadeleri inceledik).

1- Yaklaştı saat ve yarıldı Ay

2- Onlar bir delil görseler sırt çevirirler ve “Bu süregelen bir büyüdür.” derler.

54- Kamer Suresi 1-2

 

HERŞEY SAYILMIŞTIR


… O onların katında olanları tümüyle kuşatmıştır ve her şeyi saymıştır.

72- Cin Suresi 28

Bu ayetin son kelimesi “adeda”, aynı zamanda Cin Suresi’nin de son kelimesidir, çünkü bu ayet sure’nin son ayetidir. Her şeyin sayılmasını, her şeyin sayıya bağlanmasını belirten bu ifade, 19 mucizesi için önemlidir. Üstelik bu ifadenin kendisi de 19 ile ilgili özellikler göstermektedir. Bunlar şöyledir:

1- Sayma (Adda) kelimesinin tüm formları Kuran’da 57 (19×3) defa geçmektedir. (Bu ifadenin formlarından biri 74- Müddessir Suresi 31. ayette geçen “Onların sayılarını” ifadesidir. Bu da “adda” kelimesinin 19 mucizesi ile ilişkisini göstermektedir.)

2- Her şeyin sayıldığını söyleyen ifade 72- Cin Suresi 28. ayettedir. 72-28’i oluşturan rakamların toplamı 7+2+2+8= 19’u verir.

3- “Adda” kelimesi Cin Suresi’nin 285 (19×5) inci kelimesidir. Bundan bir sonraki konuda göreceğimiz gibi bu sayı aynı zamanda Kuran’da geçen sayıların adedine eşittir (Kuran’da 285 tane tam sayı geçer. Aynı sayıların tekrarı bu sayıma dahildir.).

4- “Adda” kelimesinin Cin Suresi’nin son ayetinin son kelimesi olduğunu gördük. Cin Suresi’nde geçen tüm ayetlerin son kelimelerinin harflerinin toplamı 114 (19×6) harftir.

5- Cin Suresi’nin 28 ayeti doğal olarak 28 kelimeyle bitmektedir. Fakat bu kelimelerin bir kısmı tekrar edilmiştir. Eğer tekrarsız olarak bu kelimeleri sayarsak 28 ayet 19 kelimeyle bitmektedir.

6- Bu bitiş kelimeleri Arap alfabesinin 19 harfinden oluşmuştur. Arap alfabesi 28 harftir.

7- “Adda” kelimesi Ayn+De+De+Elif harfleriyle yazılmıştır. Bu harflerin Cin Suresi’ndeki tekrarlarını yerine koyarsak sırasıyla 37+54+54+216 eder ve bu sayıların toplamı olan 361 (19×19)’dur.

 

KURAN’DA GEÇEN SAYILAR

Bir önceki başlıkta Kuran’da Allah’ın her şeyi sayıya bağladığının söylendiğini gördük. Bunun üzerine aklımıza ilk gelen Kuran’daki sayıları incelemek olmaktadır. Kuran’daki sayıları incelediğimizde de 19 mucizesi açısından ilginç sonuçlarla karşılaşmaktayız.

Kuran’da 30 tane tam sayı geçmektedir. Bu 30 tane tam sayının toplamı 19’un katını verir.

(Yıldızla işaretlenmiş olan sayılar tüm Kuran boyunca bir kez geçmektedirler.)

1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
19
20
30
40
50
60
70
80
99
100
200
300
1000
2000
3000
5000
50000
100000
162146=(19×8534)

 

Kehf Suresi’nde, mağarada kalan gençlerin mağarada 300 yıl kaldığı ve buna 9 yıl eklendiği geçer. Ayrıca Hz. Nuh ile ilgili 950 sayısı, doğrudan 950 denmeden, 1000 eksi 50 olarak söylenir. Böylece Kuran’da geçen sayıların toplamının, 19’un katı olma özelliği bozulmaz. 1000 ve 9 sayıları Kuran’da birden çok kez tekrar edilir. Eğer 309 ve 950 sayısı doğrudan verilseydi, Kuran’da geçen sayıların toplamı 19’un katını vermezdi.

Böylece eskiden beri merak edilen Allah’ın niye 950 sayısını söylemek yerine 1000 eksi 50 dediği ve 309 demek yerine 300 artı 9 dediğinin hikmetlerinden biri (Belki de en önemlisi) anlaşılmış bulunmaktadır. Bu da 19’un mucize oluşturma özelliğinin yanında, sorunları çözme, sorulara cevap verme özelliğine bir delildir.

Kuran’da bu 30 tam sayının dışında 8 tane kesirli sayı geçer. Böylece Kuran’da 30+8= 38 (19×2) geçen sayı adedi de 19’un katıdır. Bu kesirli sayılar şöyledir: (1/20, 1/8, 1/6, 1/5, 1/4, 1/3, 1/2, 2/3)

Milan Sulc’ın ilginç bir tespitini de belirtmek istiyoruz. 30 sayısı 19’uncu kompozit sayıdır. Yani çarpanlara ayrılabilen sayıları sırasıyla sayarsak; 30, 19’uncu komposit sayı olur (4, 6, 8, 9, 10, 12, 14, 15, 16, 18, 20, 21, 22, 24, 25, 26, 27, 28, 30) Böylece tam sayıların sayısı olan 30 bir yönden daha 19’la ilişkilidir. Kesirli sayıların adedi olan 8 ise, 19’un asal sayı sırasıdır (2, 3, 5, 7, 11, 13, 17, 19).  Böylece, tüm sayıların toplamı 38 (19×2) olarak anlamlıyken, bu sayıları meydana getiren 30 ve 8 sayıları da 19’la alakalıdır. 30 ve 8 sayılarının 19 ile alakasına ileriki başlıklarda da tanık olacağız. Diyebiliriz ki 19’un katı olmayıp da 19’la en çok alakalı olan sayılar 19’un asal sayı sırası olan 8 ve 19’uncu sıradaki kompozit sayı olan 30’dur.

Kuran’da geçen 30 tam sayı 285 defa geçmektedir. 285 (19×15)

Ayrıca bu geçen tam sayıların tekrarları hesap edilerek toplamı ise 174591 (19×9189) sayısını verir.

 

Kuran’da geçen kesirli ve tamsayıların toplam adedi 38

(19×2)

Kuran’da geçen sayıların tekrarsız toplamı 162146

(19×8534)

Kuran’da geçen sayıların adedi 285

(19×15)

Kuran’da geçen sayıların tekrarlı toplamı 174591

(19×9189)

 

Hz. Muhammed, tarihin en meşgul simalarından biriydi. Sigara gibi basit bir alışkanlığı bile bir toplumda bıraktırmak büyük dertken, o putları tanrı edinen, sosyo-ekonomik sistemlerini, yönetim hiyerarşilerini geleneklerine, inançlarına göre düzenlemiş bir toplumun, bütün dini, sosyolojik sistemini altüst ediyor, zararlı inançların terk edilmesi için gece gündüz uğraşıyordu. Bu arada kendisini öldürmek isteyenlere karşı kah kılıçla kendini savunuyor, kah göç ediyor, kah anlaşma yapıyordu.

Bu arada yavaş yavaş vahyedilen Kuran’ı insanlara açıklıyordu. İnsan gücünün ve yeteneğinin üstünde olan Kuran’daki 19 sistemini bol vakitli bir matematikçiye mal etmek bile imkânsızdır. Kendi yaşadığı çağda, bilgisayarın olmadığı bir ortamda, bu kadar meşgul olan ve bu mucizeden hiç istifade etmeyen Hz. Muhammed’e, bu mucizeyi mal etmek yapılan yanlışı daha da büyütmektedir. Bu mucize ne tesadüfle ne de insan işi olmakla açıklanabilir. Dünya’daki hangi kitapta böyle bir mucize vardır? Hani nerede? Hodri meydan!

23- Eğer kulumuza indirdiğimizden şüphe içindeyseniz, haydi bunun benzeri bir sure getirin. Allah dışındaki tanıklarınızı da çağırın. Eğer doğru sözlü iseniz!

24- Eğer yapamazsanız –ki asla yapamayacaksınız- bu durumda inkârcılar için hazırlanmış, yakıtı insanlar ile taşlar olan ateşten sakının.

2- Bakara Suresi 23-24

 

KURAN’DAKİ SURELER VE BESMELE


 

Kuran tam 114 (19×6) sureden oluşmaktadır. 114, Kuran’ın en temel matematiksel sayılarından biridir. Kuran’ın oluştuğu 114 bölüm 19’un 6 katını verir.

Diğer ilginç bir nokta da Kuran’ın 114. suresi olan Nas Suresi’nin 6 ayet olmasıdır. 114’ü 19’a böldüğümüzde, Kuran’ın son suresi olan (114. suresi) Nas Suresi’nin ayet sayısını elde ediyoruz.

Kuran’daki Sureleri sayısı 114

(19×6)

 

Kuran’ın en dikkat çekici ayeti “Bismillahirrahmanirrahim” diye okunan Besmele’dir. Diyebiliriz ki Dünya’nın en çok tekrarlanan kelime topluluğu “Merhametli ve ½efkatli Allah’ın adıyla” anlamına gelen Besmele’dir. Besmele de tüm Kuran’da tam 114 defa, yani 19×6= 114 defa geçmektedir.

Kuran’daki Besmelelerin sayıları 114

(19×6)

 

Bazıları bu son dediğimiz özelliğin, 19 mucizesi açısından ilave bir delil oluşturmayacağını ileri sürebilir. Buna neden olarak Kuran’da 114 sure olduğunu, her surenin başında bir Besmele olduğu için, Besmeleler’in sayısının da 114 (19×6) olduğunu, bunun simetrik bir ilişki olduğunu, surelerin sayısı eğer bir özellikse, Besmeleler’in ona bağlı olmasından dolayı ikinci bir özellik oluşmadığını söyleyebilir.

Oysa durum böyle değildir. Çünkü Kuran’ın 9. Suresi Tevbe Suresi, diğer surelerden farklı bir özellik gösterir ve başında Besmele yoktur. O zaman Besmeleler’in sayısı 113’e inmektedir. 113 ise 19’un katı değildir. Kuran’da ortaya çıkan bu problemin nasıl çözüldüğünü izleyin. Bir problem ortaya çıkaran matematikçinin, bizi onları çözme yeteneğine hayran bırakması gibi…

Neml (Karınca) Suresi Kuran’ın 27. suresidir. Bu surede Besmele, hem girişte, hem 30. ayette olmak üzere 2 defa geçer. Böyle Besmeleler 114 defa (19×6) geçerler.

Kayıp Besmele’nin bulunduğu ayetin numarası olan 30, 19. komposit sayıdır. Yani 30 sayısı, çarpanları olan 19. sayıdır. Örneğin 4 (2×2), 12 (4×3), 15 (5×3), 27 (3×9) komposit sayılardır. 30’un kaçıncı kompozit sayı olduğunu birkez daha sayın: (4, 6, 8, 9, 10, 12, 14, 15, 16, 18, 20, 21, 22, 24, 25, 26, 27, 28, 30). Surelerin başındaki Besmeleleri saydığımızda karşımıza çıkan 113 sayısı ise 30’uncu asal sayıdır. Bu 113 sayısı, bizi eksik Besmele’nin tamamlanması için 30’uncu ayete gönderiyor. 30 ise dediğimiz gibi 19’uncu kompozit sayıdır.

Allah’ın gösterdiği matematiksel mucize olağanüstü bir sistem ortaya koymaktadır. Her sure başına bir Besmele, hem de hem sureler, hem Besmeleler 19’un katı kadar geçmektedir. Üstelik bu geçişler bahsettiğimiz simetrik geçişi (Her surenin başında bir Besmele) bozduğu için hem sure sayısının, hem Besmele sayısının 19’un katı olması ayrı bir özelliktir. Neml Suresi’nin 30. ayetinde karşımıza çıkan kayıp Besmele’nin geçtiği ayet şöyledir:

O Süleyman’dandır ve şöyledir: Bismillahirrahmanirrahim (Merhametli, ½efkatli Allah’ın adıyla)

27- Neml Suresi 30

9. sure olan Tevbe Suresi’ndeki kayıp Besmele, bu sureden itibaren 19 sure ileri gittiğimizde karşımıza çıkan 27. Sure’de tamamlanmaktadır.

 

1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19
9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27

Ayrıca kayıp Besmele’yi tamamlayan ayeti ifade eden 27. sure ve 30. ayetteki sayıları toplarsak 27+30= 57 (19×3) eder.

Kayıp Besmele’nin geçtiği sure numarası Kayıp Besmele’nin geçtiği ayet numarası Toplam

 

27                    +                   30 57(19×3)

 

9. sureden 27. sureye kadar olan tüm sureleri toplarsanız (9+10+11+12… 23+ 24+25+26+27= 342 (19×18)) sayısını elde edersiniz. Bu sonucu ilave bir mucize saymak hatalı olur. Çünkü arka arkaya gelen her 19 sayı, 19’un tam katıdır, her 17 sayının 17’nin tam katı olduğu gibi. Fakat 342 sayısının ayrı bir özelliği vardır. 27. surenin başından 30. ayette geçen Besmele’ye kadar 342 (19×18) kelime geçmektedir. İşte bu ayrı, bağımsız bir mucizedir. Çünkü Neml Suresi’nin başından kayıp Besmele’ye kadar 19’un katı olan bir kelime sayısının geçmesi de, bu sayının Besmele’siz Tevbe Suresi’nden, Besmele’nin tamamlandığı Neml Suresi’ne kadar olan sure numaralarının toplamına eşit olması da tamamen birbirinden bağımsız özelliklerdir.

 

Kayıp Besmele’den , kayıp Besmele’nin tamamlandığı sureye kadar olan surelerin numaralarının toplamı (9+10+11……+25+26+27) 342
Kayıp Besmele’nin tamamlandığı 27-Neml Suresinin başından kayıp Besmele’ye kadar kelime sayısı 342

(19×18)

 

KAYIP BESMELE’NİN BULUNMASININ ÖĞRETTİKLERİ

Kayıp Besmele’nin bulunması sonucunda çıkartacağımız dersler, Kuran’daki 19 kodunun fonksiyonlarını da anlamamıza sebep olacaktır. Bu dersleri şöyle özetleyebiliriz:

1- 1400 yıldır neden Tevbe Suresi’nin başında Besmele olmadığı merak edildi. Hatta bunun bir hata olup olmadığı, Tevbe Suresi’nin başına Besmele acaba yazılmalı mı diye düşünenler de oldu. Oysa Tevbe Suresi’nin başında Besmele olsaydı, Kuran’da 115 Besmele olurdu ve 115 sayısı 19’un katı değildir. Böylece 19’un Kuran’ı değişmelerden koruyucu özelliği de anlaşılmaktadır. 19 fonksiyonları olan, sorunları çözen, cevaplar veren bir mucize olma özelliğini bu noktada da göstermektedir. Böylece 19, Tevbe Suresi’nin başına Besmele’yi yazmaya kalkacakların bu hatasını önlemektedir (Örneğin Ali Bulaç’ın Türkçe çevirisinde bu hata işlenmiştir. Bunun baskı hatası olduğunu ümit ediyoruz).

2- Kuran’daki surelerin dizilişinin ilahi olup olmadığı da tarihsel bir tartışma konusudur. 19 mucizesi bu soruna da cevap vermektedir. Kayıp Besmele’nin tamamlanmasında ortaya çıkan tablolar, sure sıralarının da Allah tarafından belirlendiğinin delilidir. (19 mucizesinin daha birçok yönünün bunu onayladığına kitabımızın ilerleyen sayfalarında tanık olacağız.)

3- Besmele’nin 19 kodu açısından önemi de bu incelediğimiz verilerle anlaşılmaktadır. Birazdan göreceğimiz gibi kayıp Besmele’nin ortaya çıkışı gibi daha birçok veri Kuran’ın anahtar sözcüğü olan Besmele’ye (Bismillahirrahmanirrahim) bağlı olarak oluşmaktadır.

4- Bu incelediğimiz verilerin ışığında surelerin başına Besmeleler’in keyfi bir alışkanlık sonucu konmadığı, Allah’ın vahyi sonucu konduğu anlaşılmaktadır.

5- Kayıp Besmele örneğinde de gördük ki Kuran’daki matematiksel sistem ile ilgili gözüken problemlerin hiç korkmadan üzerine gitmeliyiz. Başta problem gibi gözüken konuların üzerine gidildikçe Kuran’ın mucizeleri daha da çok açığa çıkmaktadır. Hatta tecrübemizle diyebiliriz ki; en büyük mucizeler birçok zaman, bu problemi nasıl çözeriz diye düşündüğümüz noktalarda ortaya çıkmaktadır.

6- İncelediğimiz örnekler gösterdi ki 19’a kadar saymayı bilen, dört işlemi bilen herkes, Kuran’daki 19 koduyla ilgili birçok noktaya tanıklık edebilir, bu mucizenin birçok yönünü takdir edebilir. Bu mucizenin birçok yönü anlaşılması kolay, taklidi imkansız niteliktedir. Bunun yanında asal sayı sırası, kompozit sayı sırası gibi belli bir matematiksel birikim ile anlaşılabilen noktalar da vardır.

 

BESMELE’NİN HARF SAYISI

Daha önce de dediğimiz gibi Dünya’nın en çok tekrarlanan birleşik kelimesi veya kelime topluluğu Besmele’dir. Dünya’nın her yanında birçok Müslüman gerek Kuran okurken, gerek namaz kılarken, gerek gündelik hayatında birçok işe başlarken hep Besmele’yi tekrarlamaktadırlar. Dünya dinlerinde ve Dünya dillerinde bir kaç kelimeden oluşup, bu kadar çok tekrar edilen başka bir kelime topluluğunu biz bilmiyoruz. Dünya’nın en çok tekrarlanan bu birleşik kelimesinin Kuran’daki önemini, Kuran’ı azıcık okuyan kimseler bile hemen fark ederler. Besmele her surede adeta bir parola, bir mühür görevini görmekte, hem en istisnai, hem en çok tekrarlanmış olan ayet özelliğine sahip bulunmaktadır.

Besmele’nin harf sayısı da Besmele’nin tekrar sayısı gibi 19 mucizesi ile ilişkilidir. Evet, Besmele tamı tamına 19 harflidir.

 

1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19
Be Sin Mim Elif Lam Lam He Elif Lam Re Ha Mim Nun Elif Lam Re Ha Ye Mim

Eğer Arapça harfleri bilmiyorsanız, birkaç saatlik bir çalışma ile Arapça harfleri sayabilecek kadar Arap harflerini öğrenebilirsiniz. 6-7 yaşındaki çocuklar okumasıyla, telaffuzu ile bu harfleri birkaç günde öğrenebilmektedirler. Kuran’daki harfleri görmek, matematiksel değerleri (ebced) hesaplayacak kadar bu harfleri tanımak birkaç saatlik bir iştir. (Arapça’daki harflerin matematikteki karşılıkları olan sayı değerini verdiğimiz tablodan bakarak yerine koyar ve toplarsınız. Böylece kitapta verdiğimiz kelimelerin matematiksel değerlerine de tanıklık edebilirsiniz.)

 

ELMAS VE CAM

Kuran’daki 19 mucizesi ile ilgili birçok veri elmas niteliğindedir. Buna karşın Kuran’daki mucizeleri arttırmak gibi iyi bir niyetle veya başka bir niyetle zayıf matematiksel verilerin veya mucize oluşturmayacak şekilde özelliklerin, mucize olarak sunulduklarına tanıklık edebilirsiniz. Bunu yapan kişiler elmaslar ile camların birbirine karışmasına sebep olmaktadırlar. Kuran’daki 19 mucizesini inkâr etmek için fırsat kollayanlar elmas ile camların karıştığı yığından cam parçalarını almakta “Bunlar sıradan cam parçaları, bunların hiçbir değeri yoktur!” demektedirler. Oysa camlarla karışmakla elmas değerinden hiçbir şey kaybetmez. Camları bahane edip elmastan kaçanlar, elmasların değerini inkâr edenler; ne elmasın kendisine zarar verebilirler, ne de kendi inkârlarıyla elmasın değerini düşürebilirler.

Bu kitapta bizim 19 mucizesi hakkında verdiğimiz tüm örneklerin de değeri eşit değildir. Biz kitabımızda değersiz cam parçalarını almamaya özen gösterdik. Fakat bir kısım örnekleri-miz değerli elmasların yanında kristal hükmünde olabilir. (Bu örnekleri mümkün olduğunca az kullanmaya çalıştık.) Elmasların hepsinin de aynı değerde olmadığını, kendi içinde farklı değerleri olduklarını unutmamalıyız. Örneğin ilerideki satırlarda açıklayacağımız Allah’ın isimlerindeki 4’lü simetrik tablo Kaşıkçı Elması değerindedir.

İleride belirteceğimiz gibi Kuran’da Allah kelimesinin 2698 (19×142) defa geçmesi 19 mucizesi açısından çok önemli bir veridir. Kuran’ın bütün surelerindeki 1. ayetlere bakarsak, bu 1. ayetlerde 42 defa Allah dendiğine tanık oluruz. Eğer 1’i ve 42’yi arka arkaya yazarsak Kuran’daki Allah kelimelerinin katsayısı olan 142’yi buluruz. ½imdi bu bahsettiğimiz 2. veri (1 ve 42’yi arka arka yazdığımız), elbette ki Allah kelimesinin Kuran’da 2698 (19×142) defa geçmesi kadar temel bir veri değildir. Fakat bazen temel veriye nazaran aynı değerde olmayan yan verilerin bu temel veriyi desteklediği de unutulmamalıdır. Bu yan verilerin değeri, hiçbir zaman temel verinin değerini düşürmez, bilakis bu veriyi destekler. Fakat bu yan verilere göre Kuran’ın tüm mucizesini sunmaya çalışmak; ya bir anlayışsızlığın, ya da bir art niyetin ürünüdür. Bu yan veriler değersiz camlar hükmünde değildirler ama, destekledikleri temel veri ile aynı önemde de değillerdir.

19 mucizesi anlatılırken art niyetli kişilere fırsat vermemek için elmaslar ile camları karıştırmamaya özen göstermeliyiz. (Biz kitabımıza kristaller hükmünde bulduğumuz yüzlerce örneği bile almadık) Kendi verdiğimiz her örneğin de aynı değerde olmadığını vurgulamalı, daha az değerli örneklerin; 19 mucizesinin temelini oluşturan, olağanüstü harikalıktaki örneklerin mucizesini azaltmayacağını belirtmeliyiz.

Olasılık hesaplarından habersiz saf insanlar sıradan örnekleri mucize gibi sunabilmektedirler. Buna karşın Kuran’daki muhteşem kodlamayı sıradan bir oluşum olarak görmek de safça bir kaçışın veya inkârcı inadının bir ürünüdür. Camlarla elmasları karıştırmak kötüdür. Elmasları yok saymak ise felakettir!

 

BESMELE’DEKİ KELİMELER

Besmele Dünya’nın en çok tekrarlanan birleşik kelimesi, Kuran’ın en özel ayetidir. Besmele; harf sayısından Kuran’daki tekrarlanış adedine kadar her özelliğiyle 19 koduyla alakalıdır. Besmele 4 kelimeden oluşur. Bu kelimeler sırasıyla 1- İsim, 2- Allah, 3- Rahman, 4- Rahim’dir. ½imdi önemli bir mucizeye tanıklık etmeye hazır olun. Bu 4 kelimenin Kuran’daki tekrarlanış adetleri acaba kaç defadır derseniz? Buyrun okuyun:

 

Kelime Kuran’da tekrarlanış adedi
İSİM 19(19×1)
ALLAH 2698(19×142)
RAHMAN 57(19×3)
RAHİM 114(19×6)

 

Kelimelerin Katsayılarının toplamı

1 + 142 + 3 + 6 = 152 (19×8)

 

Allah 19 ile kuşkuları ortadan kaldıracağını, inananların inancını kesin bir şekle dönüştüreceğini söylemiyor muydu? 19’un inkârcılara karşı bir cevap olduğunu Müddessir Suresi’nden anlamıyor muyuz? İşte Allah’ın, Müddessir suresi 35. ayetinde “Bu gerçekten büyüklerden biridir.” diye dikkat çektiği 19’un büyüklüğünü anlamaya başladınız sanıyoruz. Üstelik daha birçok mucizeye ilerideki satırlarımızda tanıklık edeceksiniz. ½imdi bu 4 ismin Kuran’da geçişleri üzerine birkaç noktayı daha belirtelim.

 

İSİM KELİMESİ VE 19

İsim kelimesinin yalın formu (Elif-Sin-Mim ile yazılan ve bu 3 harfi kapsayan), Kuran’da 19 kere geçer. (İsim kelimesindeki bu özellik Kuran’daki matematiksel sayımlarda kelimelerin yazılış şeklinin asıl olduğunu gösterir.)

İsim kelimesi Besmele’deki yazılışında olduğu gibi “Be” harfi ile kaynaştırıldığında “Elif” harfi düşer ve (Be-Sin-Mim) olarak yazılır. Kuran’daki bu kullanılış, numaralı ayetlerde 3 defa geçmektedir. Sırasıyla (1-Fatiha Suresi 1, 11-Hud Suresi 41, 27- Neml Suresi 30) Bu 3 Bism’inin arasında kalan ayetleri incelediğimizde “Bism” formuna ayrı bir özellik yüklendiğini anlıyoruz:

Kuran’daki 1.Bism (1-Fatiha Suresi 1) ile 2. Bism (11- Hud Suresi 41) arasındaki ayet sayısı 1520

(19 x 80)

Kuran’daki 2. Bism (11- Hud Suresi 41) ile 3. Bism ( 27- Neml Suresi 30) arasındaki ayet sayısı 1691

(19 x 89)

Kuran’daki 3. Bism (27- Neml Suresi 30 ) ile Kuran’ın sonuna kadarki ayet sayısı 3135

(19 x 1659

Allah, hem (Elif-Sin-Mim) ile oluşan forma, hem de (Be-Sin-Mim) ile oluşan forma 19 kodu açısından görevler vermiştir.

96. sure olan Alak suresinde istisnai bir durum gözükür ve Bismi kelimesi “Be-Elif-Sin-Mim” formuyla Kuran’daki tüm “Be-Sin-Mim” yazılışlarından farklı olur. Böylece burada İsim kelimesinin “Elif-Sin-Mim” formu bulunur ve bu kelime sayımlarda İsim kelimesiyle sayılır. Bu da tüm Kuran boyunca “Elif” harfi düşürülerek “Be-Sin-Mim” formuyla 3 harfli olarak yazılan “Bism” kelimesinin, Alak Suresi’nin 1. ayetinde “Elif” düşürülmeden “Be-Elif-Sin-Mim” formuyla özellikle böyle yazıldığını, 19 kodunun kullanılmasıyla ispat etmekte, Allah’ın hikmetlerini göstermektedir. Böylece 19 kodu, Alak suresinde oluşan bu istisnai durumun 1400 yıldır bilinmeyen hikmetini öğretmektedir.

Numaralı ayetlerdeki bu üç “Bism” formundan ikisi Besmele (Bismillahirrahmanirrahim) şeklindedir. Diğer form (11-Hud Suresi 41) ise sadece “Bismillahi” şeklindedir. Böylece Kuran’daki numaralı ayetlerde sadece iki tane Besmele’nin geçtiği ayet vardır. Bunlar 1- Fatiha Suresi 1. ayet ve 27-Neml Suresi 30. ayetleridir. Bu ayetlerden Kuran’ı ikiye böldüğümüzü düşünürsek Kuran’ın her iki bölümünde kalan İsim + Allah + Rahman + Rahim kelimelerinin toplamı da 19’un katıdır.

1. numaralı Bismillahirrahmanirrahim’den
2. numaralı Bismillahirrahim’e kelime sayıları

 

İsim Allah Rahman Rahim Toplam

 

9      +          1814        +           35          + 80 1938(19 x 102)

 

2. numaralı Bismillahirrahmanirrahim’den
Kuran’ın sonuna kelime sayıları

 

İsim Allah Rahman Rahim Toplam

 

10            +       884        +         22       + 34 950(19 x 50)

 

 

ALLAH KELİMESİ VE 19


 

Kuran’ın en çok tekrarlanan kelimesi Allah’tır. Kuran’da Allah isminin tüm türevleri tam 2698 (19×142) defa geçer. Günümüzde bilgisayarın yardımıyla ve titiz bir çalışma ile bu sayımı kontrol etmeniz mümkün. Besmele ile ilgili 19’ların tesadüfen oluştuğunu iddia etmeye kalkan birini, olasılık hesapları komik duruma düşürecektir. Çölde bilgisayarsız, bir yandan dini anlatan, bir yandan saldırılara, ölüm tehditlerine, savaşlara göğüs geren Muhammed Peygamber’in, 19’ların katlarını bilerek tutturduğunu iddia etmek ise ilk iddiadan daha saf, daha komik, kaçış için daha geçersiz bir iddiadır.

Kuran’daki kaç surenin 1. ayetinin Allah kelimesini içerdiğini incelersek karşımıza 42 sure çıkar. Bu incelememizin rakamları olan 1’i (ayet için) ve 42’yi (sure sayısı için) arka arkaya yazarsak karşımıza çıkan 142 sayısı Kuran’daki Allah kelimelerinin katsayısını verir. Görülüyor ki Allah isminin katsayısı bile Kuran’da değişik şekilde kodlanmış, garanti altına alınmıştır.

Allah ismi ile ilgili diğer ilginç bir özellik de Allah isminin geçtiği ayetlerin numara-larının toplamının 118123’ü (19×6217) vermesidir. Gerçekten de Allah’ın mucizesi müthiş, değil mi?

Allah isminin geçtiği ayetlerin numaralarının toplamı 118123(19 x 6217)

 

İlerideki bölümlerde Kuran’daki başlangıç harfleriyle başlayan surelerin 19 kodu açısından önemini göreceğiz. Bildiğiniz gibi Kuran’daki bazı sureler “Elif-Lam-Mim” veya “Kaf” veya daha değişik harflerle başlarlar. İşte bu başlangıçlardan ilki 2- Bakara Suresi 1. ayette “Elif-Lam-Mim” şeklindedir. Sonuncu başlangıç ise 68-Kalem Suresi 1. ayetteki “Nun” başlangıcıdır. İşte bu ilk ve son başlangıç harfi arasında 2641 (19×139) kez Allah kelimesi geçer. Kuran’ın geri kalan bölümünde ise 57 (19×3) kez Allah kelimesi geçer.

İlk başlangıç harfli ayetten (2- Bakara Suresi 1), son başlangıç harfli ayete (68- Nun Suresi 1)’e kadarki Allah kelimesinin adedi 2641(19 x 139)

 

RAHMAN, RAHİM, KATSAYILARIN TOPLAMI VE 19

Allah’ın merhametli, şefkatli olduğunu belirten ve Besmele’de yer alan Rahman, Rahim isimleri, 19’un katları kadar geçmektedirler. Allah’ın Rahman ismi 57 (19×3), Allah’ın Rahim ismi ise 114 (19×6) kez geçer. Allah’ın bu isimleri gibi Allah’ın kullarına karşı merhametini belirten ve aynı kökten türeyen kelimeler de 114 (19×6) defa geçmekte; böylece aynı kökten türeyen Rahim ismiyle eşit sayıda, Rahman isminin iki katı sayıda geçerek ayrı bir uyum ortaya çıkmaktadır. (KUM 27’de bunu işledik)

Allah’ın kullarına karşı merhametini belirten rahmet isminden türeyen kelimeler 114 (19 x 6)

 

Besmele’de geçen 4 kelimenin 19’un katı kadar geçmesinin yanı sıra bu kelimelerin katsayılarının isim (1) + Allah (142) + Rahman (3) Rahim (6)= Toplam (152= 19×8) olması da önemlidir. Allah Kuran’a yaygın olarak dağılan bu kelimelerle Kuran’ın mucizesini ve değişmezliğini göstermektedir. 19’un katı kadar geçen bu kelimelerin katsayılarının 19’un katı olması ise yaptığımız işlemin doğruluğunu bir kez daha onaylamaktadır. (Bu katsayılardaki 8’in de bizce özel bir anlamı vardır. 19’u 8 ile çarptığımızda; ortaya çıkan 152 sayısı Besmele’de geçen bütün katsayıları kuşattığı için, adeta Besmele’yi de kuşatmaktadır. Evvelden 19’un önemli özelliklerinden birinin asal sayı olması olduğunu gördük. 19’un kaçıncı asal sayı olduğunu merak ederseniz, 19’a kadar olan asal sayıları yazalım)

Asal Sayı Sırası 1 2 3 4 5 6 7 8
Asal

Sayılar

2 3 5 7 11 13 17 19

 

Asal sayı yalnız kendisine ve 1 rakamına bölünebilen sayı demektir. Eğer matematikle bugüne kadar az ilgilenmiş biriyseniz, matematikle ilgilenen birinden bu konuda bilgi alabilirsiniz.

 

BESMELE’DEKİ KELİMELERİN GEÇTİĞİ AYET SAYISI

Bismillahirrahmanirrahim’i oluşturan İsim-Allah-Rahman-Rahim kelimelerinin 19 koduyla muhteşem kodlanışlarını inceledik. Bu kelimeler Kuran’ın birçok ayetine dağılmış vaziyettedirler. Bazı ayetlerde birden fazla Allah kelimesi, bazı ayetlerde hem Allah, hem Rahim kelimesi beraber geçmektedir. İsveçli Katerina Kullman, bu 4 kelimenin tam tamına kaç ayette geçtiğini merak etti ve ilginç bir özelliğe tanıklık eden ilk kişi oldu. İki tane 19’u arka arkaya yazdığınızda ortaya çıkan 1919 sayısı Besmele’yi oluşturan 4 kelimenin geçtiği ayetlerin sayısıdır.

Besmele’yi oluşturan kelimelerin ayet sayısı 1919 (19 x 101)

 

Besmele’deki kelimelerin 19’un katı olduğunu, numaralı ayetlerdeki kelimeleri sayarak bulduk. Böylece 1. sure olan Fatiha Suresi’nin 1. ayetinin Besmele olduğu da anlaşılıyor. Belki de birçok insan bir tek Fatiha Suresi’nin 1. ayetinin numaralı olmasının hikmetini bugüne kadar anlayamadı. Bazı insanlar “Acaba Fatiha Suresi’nin başındaki Besmele yanlışlıkla mı numaralandı? Veya diğer surelerin başına Besmeleler 1. sure olan Fatiha’yı taklit için mi kondu?” diye de düşünmüştür. Kuran’daki 19 kodunun sorunları çözme özelliği burada da kendini belli etmekte, insanların bu konudaki kuşkularını gidermektedir. Zaten Müddessir Suresi’nin 31. ayetinde Allah, 19’un, kuşkuları gidereceğini söylemiyor mu?

Besmele’deki kelimelerin sayımı, tüm Kuran’daki numaralı ayetlere göre yapılırken başlangıç harfli surelerdeki harf sayımları bir tek o surenin içinde, o surenin Besmele’sini de içine katarak yapılmaktadır. Başlangıç harfli surelerin bu metoduna göre bu surelerdeki Bism+Allah+Rahman+Rahim kelimelerini toplarsak 19’un tam katı eder.

Başlangıç harfli surelerde Besmele’yi oluşturan kelimelerin toplamı

( numaralı ayetler + numarasız besmeleler)

 

Bism Allah Rahman Rahim Toplam

 

31      +          1121        +           66          + 74 1292(19×68)

Bulunan sonucun 68×19= 1292 olmasında 19 kodu kadar 68 sayısı da önemlidir. Çünkü bu incelememiz 29 tane başlangıç harfli sure üzerinedir. Bu surelerden sonuncusu ise 68. sure olan Kalem suresidir. Başlangıç harfli 2. sureden 68. sureye kadarki toplam 68×19= 1292’dir.

 

ALLAH’IN İSİMLERİ VE 19


Kuran matematiksel koda sahip, kendi döneminde bilinmesi mümkün olmayan bilimsel konulara açıklık getiren, bu konulara işaret eden olağanüstü, mucizevi bir kitaptır. Bu kitap nereden geliyoruz, niye varız, ne yapmalıyız sorularına cevap verir. Bu kitap en önemli bilgi olan Allah’ın varlığının, birliğinin, kudretinin, merhametinin… tarifini yapar. Kuran, Allah’ı anlatırken, Allah’ı Rahman (Merhametli), Gafur (Bağışlayıcı), Halık (Yaratıcı) gibi isimleriyle bize tanıtır. Allah’ın tanıtımı Kuran’ın en önemli mesajıdır… Allah’ın isimlerinin tekrar adetlerini ve bu isimlerin matematiksel değerlerini tespit edip inceleyelim.

Bir kelimenin matematiksel değerinin (Ebced değeri de denir) ne olduğunu hatırlayalım. Arap alfabesinin 28 harfi 1’den 9’a, 10’dan 90’a ve 100’den 1000 sayısına kadar bir sayıya karşı gelmektedir. Kuran’ın indiği dönemde yazıda kullanılan harflerin aynısı matematikte de kullanılıyordu. Böylece her harf, her kelime, her cümle matematiksel bir değere sahip olmaktadır. (Bu harflerin yazıya karışmasının engellenmesi için bazen kırmızı mürekkeple yazılma veya üzerine basitçe bir çizgi çekilme yöntemleri denenirdi.)

Her ne kadar halk arasında Allah’ın 99 isme sahip olduğu zannediliyorsa da Kuran’da Allah’ı tanımlayan daha fazla isme tanıklık ediyoruz. Şimdi vereceğimiz listede Allah’ın 123 tane ismine tanıklık edeceksiniz. Bu listede, bu kelimelerin, Allah için kullanılış adedini ve matematiksel değerlerini göreceksiniz.

Sıra No İsimler Matematiksel Değeri Tekrar Sayısı
1 Ehad 13 1
2 Vehhab 14 3
3 Hayy 18 5
4 Vahid 19(19 x 1) 22
5 Vedud 20 2
6 Hadi 20 1
7 İlah 36 93
8 Evvel 37 1
9 Veli 46 13
10 Mucib 55 1
11 Mecid 57 (19 x 3) 2
12 Muhyi 58 2
13 Hamid 62 17
14 Batın 62 1
15 Allah 66 2698 (19 x 142)
16 Vekil 66 13
17 Muhit 67 8
18 Hakem 68 1
19 Hakim 78 91
20 Hasib 80 3
21 Mevla 86 12
22 Halim 88 11
23 Melik 90 2
24 Aziz 94 88
25 Hafi 98 1
26 Meliik 100 1
27 Hakk 108 9
28 Ali 110 8
29 Ala 111 2
30 Cami 114 (19 x 6) 2
31 Kavi 116 9
32 Latif 129 7
33 Selam 130 1
34 Samed 134 1
35 Mümin 136 1
36 Vasi 136 8
37 Kaim 142 1
38 Muheymin 145 1
39 Alim 150 153
40 Afuv 156 5
41 Kayyum 156 3
42 Kuddus 170 2
43 Semi 180 45
44 Berr 202 1
45 Rabb 202 967
46 Cebbar 206 1
47 Malikül Mülk 211 1
48 Bari 213 3
49 Kebir 232 6
50 Melikin Nas 232 1
51 Maliki Yevmiddin 241 1
52 Rahim 258 114 (19 x 6)
53 Ekrem 261 1
54 Kerim 270 2
55 Rauf 286 10
56 Semiud Dua 287 (2)
57 Rahman 298 57 (19 x 3)
58 Basir 302 42
59 Kadr 305 2
60 Kahhar 305 6
61 Kahir 306 2
62 Rezzak 308 1
63 Rakib 312 3
64 Karib 312 3
65 Kadir 314 45
66 Şehid 319 19 (19 x 1)
67 Musavvir 336 1
68 Falikul İsbah 352 1
69 Nasir 350 4
70 Fakikul Habbi ven Neva 355 1
71 Tevvab 409 11
72 Şedidul Mihal 428 1
73 Seriul Hisab 434 8
74 Şedidul Kuva 465 1
75 Feaalün Lima Yurid 476 2
76 Fettah 489 1
77 Metin 500 1
78 Şakir 521 2
79 Şedidul İkab 522 14
80 Şekur 526 4
81 Muteal 541 1
82 Seriul İkab 544 2
83 Mukit 550 1
84 Kabilit Tevb 572 1
85 Ehlüt Takva 583 1
86 Mustean 621 2
87 Mutekebbir 662 1
88 Halik 730 8
89 Hallak 730 2
90 Muktedir 744 3
91 Zut Tavl 782 1
92 Ahir 802 1
93 Hayr 810 1
94 Habir 812 44
95 Zul Kuvve 848 1
96 Zu Mirre 951 1
97 Zu İkabin Elim 960 1
98 Zur Rahme 990 2
99 Hafiz 998 3
100 Reifud Derecat 998 1
101 Azim 1020 6
102 Zul Mearic 1051 1
103 Ganiy 1060 18
104 Zul Celali vel İkram 1098 2
105 Zu Rahmetin Vasia 1100 1
106 Zahir 1106 1
107 Alimul Gayb 1183 2
108 Allamul Guyub 1189 4
109 Gaffar 1280 5
110 Gafur 1286 91
111 Zumtikam 1298 4
112 Zul Arş 1307 4
113 Galibul Ala Emrih 1389 1
114 Ehlül Mağfire 1392 1
115 Vasiul Mağfire 1492 1
116 Alimul Gaybi veş Şehade 1535 10
117 Zu Fadl 1616 6
118 Bedius Semavati vel Ard 1662 2
119 Fatiris Semavati vel Ard 1866 6
120 Zu Mağfire 2031 1
121 Gafiriz Zenb 2064 1
122 Zu Fadlin Azim 2636 1
123 Zu Fadlil Azim 2698 (19 x 142) 6

 

MUHTEŞEM  TABLO


 

Allah’ın isimlerinin tekrar adedini ve matematiksel değerlerini 19 koduna göre incelediğimizde muhteşem bir tabloyla karşılaşıyoruz. Bu tabloyu keşfetmek ilk olarak Filipinler İslami Araştırmalar Üniversitesi eski rektörü Dr. Cesar Mejul’a nasip oldu. Bu olağanüstü matematiksel ilişkiyi en kısa şekilde şöyle tanımlayabiliriz:

1- Allah’ın isimlerinin sadece 4 tanesinin Kuran’daki tekrarları 19’un katıdır.

2- Allah’ın isimlerinin sadece 4 tanesinin matematiksel değeri 19’un katıdır.

3- 4’er isimden oluşan her iki gruptaki 19’un katı olan sayılar birbirlerine eşittirler

4- Kelime tekrarlarındaki 19’un katları, bize Besmele’yi vermektedir (Bu Besmele’de niye Allah’ın, Rahman ve Rahim isimlerinin seçildiğinin hikmetlerinden birini göstermektedir.)

5- Tablonun her iki tarafındaki tüm katsayılar Besmele’deki aynı katsayıları vermektedir.

Allah’ın isimlerinden tekrar adedi 19un katı olanlar Tekrar adedi ve matematiksel değer Allah’ın isimlerinin matematiksel değeri 19’un katı olanlar
Şahid 19 (19 x 1) Vahid
Allah 2698 (19 x 142) Zul fadlil Azim
Rahman 57 (19 x 3) Mecid
Rahim 114 (19 x 6) Cami

 

Katsayıların toplamı

152 (19 x 8)

Tablodaki tüm değerlerin toplamı

4² x 19² = 5776

 

Buradaki kelimelere dikkat edersek “Şahid” kelimesi Besmele’deki “İsim” kelimesiyle aynı oranda geçer “İsim” kelimesi Allah’ın adlarından biri değildir ve incelediğimiz kelimelerden biri olmadığı için bu listeye giremez.

Böylece biz Besmele’yi incelerken Kuran’daki 19 koduna tanıklık ettiğimiz gibi, Allah’ın isimlerini incelerken yine Besmele karşımıza çıkmıştır. Bu olağanüstü güzellikte bir tablodur.

29- İnsanlar için tablolar sunandır O.

30- Üzerinde 19 vardır.

74- Müddessir Suresi 29-30

Bizce Allah’ın isimlerinin oluşturduğu bu tablo Besmele’nin anlamına katkıda bulunmaktadır. Birinci satırdaki “Şahit” kelimesi ve karşısındaki “Vahid” (Bir) kelimesi bu mucizenin Allah’ın Bir’liğine şahitlik ettiğini gösterir. Çünkü Kuran’ın bu mucizesi; Kuran’ın mesajının doğruluğunu, Kuran’ın mesajının doğruluğu ise Allah’ın Bir’liğini ispatlar. Allah’ın Bir’liği, Kuran’ın en önemli mesajıdır. Besmele’deki Allah ismine karşılık gelen “Zul Fadlil Azim” (Büyük Lütuf Sahibi), Allah’ın bu mucizesinin, Allah’ın büyük bir armağanı olduğunu onaylar. Allah’ın “Rahman” (merhametli) ismine karşılık gelen “Mecid” (Şanı Yüce) ismi ise Allah’ın Kuran için de kullandığı bir sıfattır. Üstelik Kuran’ın matematiksel mucizesi açısından önemli bir yeri olan 50. sure Kaf suresinin 1. ayetinde Kuran bu sıfatla tanımlanır (İleride başlangıç harfleriyle ilgili bölümde Kaf harfiyle ilgili anlatımlarda değineceğiz). Allah’ın “Rahim” (Şefkatli) ismiyle, bu isme karşılık gelen “Cami” (Toplayan) ismi ortak sayı olarak Kuran’ın surelerinin sayısına eşit olan 114’ü paylaşırlar. Kuran, Allah’ın sözü ve mucizesidir ve 114 surede toplanmıştır. Kuran’ı toplayan Allah, kıyamet günü insanları da toplayacak ve davranışlarını ahirette değerlendirecektir.

 

BESMELE NEDEN BU ŞEKİLDEDİR?

Belki bazı insanlar Besmele’nin neden “Bismillahirrahmanirrahim” diye olduğunu fakat “Bismillahiazüzülhakim” veya “Bismigafurukerim” veya “Bismisemi” diye olmadığını merak etmiş olabilirler. Allah’ın Kuran’da belirtilen 100’den fazla ismi vardır, bunlardan neden “Allah”, “Rahman”, “Rahim” isimlerinin 3’ü Besmele’de geçiyor? Neden başka iki isim veya beş isim Besmele’yi oluşturmamıştır da, bu üç isim Besmele’yi oluşturmuştur? Acaba Allah’ın hikmetleri nelerdir?

19’la ilgili bulgular, bu konudaki Allah’ın hikmetlerinden bir kısmına tanıklık etmemizi sağlıyor. Allah’ın yüzden fazla isminden sadece dört tanesi, 19’un katı kadar tekrar edilmektedir ve bunlar Besmele’yi oluşturmaktadırlar. Besmele’de geçmeyen diğer isim olan “Şahid” ise Besmele’de geçen “İsim” kelimesiyle aynı adette geçerek mucizeyi büyütmekte, Allah’ın isimleri ile ilgili tabloda “İsim”in yerine geçmektedir. Daha önce de gördüğümüz gibi Allah+Rahman+Rahim isimleri sırasıyla 19’un 142+3+6 katıdırlar. Bu katsayıların toplamı 151 sayısını verir. Oysa Besmele’de geçen “İsim” kelimesinin katsayısı olan “1”, Allah’ın isimlerinin tablosundaki “Şahit” kelimesinin katsayısı olan “1” bu rakama eklenince katsayıların toplamı 152 (19×8) olur. Böylece hem Besmele’de, hem Allah’ın isimlerinde 19’un katı olan 4 kelimenin katsayılarının toplamı 19’un tam katı olmaktadır (19’un 8. asal sayı olduğunu, böylece bu 8’in de bir anlamı olduğunu hatırlayın).

114 surenin 113’ünün başında geçen Besmele’nin bir tek 9. sure olan Tevbe Suresi’nin başında geçmediğini, bunun 19 sure sonra tamamlanarak birçok ilave özellik oluşturduğunu gördük. Eğer her surenin başında Besmele geçseydi surelerin sayısının 114 (19×6) olması tek bir özellik olacak, simetrik ilişkiden dolayı Besmeleler’in adedi üzerinde durmayacaktık. Allah’ın isimleriyle ilgili tabloda da durum aynıdır. 3’ü ortak 1’i farklı 4 değerin olması simetriyi bozmakta, ayrı inceleme konuları olan Allah’ın isimleri ve Besmele’nin kelimeleri arasındaki uyum mucizeyi büyüttükçe büyütmektedir.

Böylece Kuran’daki 19 kodu, Dünya’nın en çok tekrarlanan kelime topluluğu veya birleşik kelimesi diye niteleyebileceğimiz Besmele’nin, neden bu formda olduğunun bir hikmetini açıklamaktadır. Biz inanıyoruz ki bizim saptamalarımızın çok daha üstünde hikmetler vardır, fakat Besmele’nin neden bu formda olduğunun ilk defa rasyonel bir açıklamasının 19 kodu ile yapılması çok önemlidir.

Dünya’nın en çok tekrarlanan birleşik kelimesi Allah’ın bir vahyidir ve 19 ile kodludur. Bazıları Allah’ın Besmele’yi kelimelerinin 19 ile kodlu olduğu için seçtiğini düşünebilir. Bazıları Besmele’deki kelimeleri seçmesinden dolayı 19 ile kodladığını düşünebilir. Biz her ikisinin birden gözetilerek Kudreti Sonsuz tarafından ayarlandığı kanaatindeyiz.

 

OLASILIK HESABININ GÖSTERDİKLERİ

Kuran’daki 19 mucizesinin büyüklüğünü ve bu mucizenin tesadüfler sonucu oluşamaya-cağını göstermek için Allah’ın isimlerinin incelenmesi sonucu karşımıza çıkan muhteşem tabloyu, olasılık hesapları çerçevesinde inceleyelim.

– Besmele’de geçen 4 kelimenin 19’un katı bir sayı vermesinin olasılığı her bir kelime için 1/19 olduğundan, dört kelime için  1/19 tür.

– Allah’ın isimlerinin tekrar listesinde “İsim” kelimesinin yerine geçen “Şahid” kelimesinin “İsim” ile tam aynı sayıyı 19 olarak vermesini de olasılığa katarsak olasılık 1/19 olur.

– Gerek Besmele’de, gerek Allah’ın isimlerinin incelenmesi sonucu karşımıza çıkan tablonun her iki yanında 4 ismin katsayıları 1+142+3+6= 152 (19×8)’dir. Bu sayının da 19’un katı olma olasılığı 1/19’dur. Bunu da önceki sonuca eklersek olasılık 1/196 olur.

– Tablonun sağ tarafındaki Allah’ın isimlerinin matematiksel değeri için olasılığı farklı hesaplamalıyız. Çünkü buradaki sayılar sadece 19’un katı olarak kalmamakta, aynı zamanda sol taraftaki sayının tam aynısını tutturmaktadırlar. Allah’ın isimlerinin matematiksel değerindeki sayılar 2698’e kadar yükselmektedirler. 2698 sayısına kadar 2698 adet tam sayı vardır. Kümemizi şöyle gösterebiliriz: {1, 2, 3, 4, 5, 6 …….. 2695, 2696, 2697, 2698} İşte bu aralıktaki sayıların içinden istediğimiz bir tam sayının aynısını bulma olasılığımız 1/2698’tir. Eğer dört defa aynı işlemi yapar ve dört defa tam istediğimiz sayıyı yakalamayı istersek, olasılık 1/2698olur. Buraya kadarki bulduğumuz olasılıklar 1/196 x 1/2698 ’tür.

– Ayrıca hesaba katmamız gereken bir şey daha vardır. Allah’ın 123 isminden 4’ü tablonun sağ tarafında, 4’ü tablonun sol tarafında  yer alırken, Allah’ın 119 ismi tablonun sağ tarafında, 119’u sol tarafında yer almaz. Eğer bu isimlerden biri bile kelime tekrarı veya mate-matiksel değer açısından 19’un katını verseydi tablonun bir tarafında 4, bir tarafında 5 değer karşımıza çıkıp simetriyi ve 1+142+3+6= 152 (19+8) katsayısındaki 19’u bozabilirdi. Öyleyse tablonun her iki tarafındaki (119×2)= 238 ismin 19’un katı olmaması da bu tablonun geçerliliği açısından gereklidir ve olasılık hesabına katılmalıdır. Bir ismin 19’un katı olmamasının olasılığı düşüktür: 18/19. Fakat 238 isim açısından eğer bunu hesaplarsak:

18
/19
= 1/387.708 olur.

Buraya kadar yaptığımız tüm hesapları bir araya getirirsek sonuçtaki olasılık:

1/196 x 1/2698x 1/387.708’dir. Bunun sonucu:

İşte sonuç…Okuyabilirseniz okuyun!

1/966.482.844.314.615.561.612.344.768

 

Sırf bu okumayı bile beceremeyeceğimiz sayı 19 mucizesinin oluşturduğu tek bir tablonun tesadüfen oluşma olasılığının imkansızlığını göstermektedir. Bir tek tablonun ortaya tesadüfen çıkmasının olasılığı bu iken, Kuran’ın dikkat çektiği, kesin bir bilgiyle inanmayı sağlayacağını, kuşkuları gidereceğini söylediği 19’u yok saymak nasıl bir aklın (veya akılsızlığın) ürünüdür. Tek bir tablonun olasılık hesabı bile Kuran’ın mucizesinin ve değişmezliğinin sayısal bir göstergesi olarak yeterlidir.

Üstelik bu tabloda bile olasılığın paydasını daha da büyütecek bazı noktaları göz ardı ettik. Örneğin bu tabloda açığa çıkan 2 taraftaki 4’er değerin toplamı 5776’dır. (5776= 4 x 19) 19’lu bir sistemde 4 tane sayının iki taraflı oluşturduğu bir simetri bu tabloda gözükmektedir. Bu tabloyu gösteren 4 ve 19 sayıları alınırsa, iki tarafı gösteren 2 rakamı da 2. kuvvetleri olarak üstlerine konulursa; bu tablodaki tüm sayıların toplamına eşit olmaktadır. Buradan da kanımızca birkaç basamak daha olasılığın paydasını büyütmek gerekir. (Fakat bu sayının niye olasılık hesabına katılması gerektiğini açıklamanın ve olasılığı hesaplamanın karışıklığı ve zorluğu sebebiyle bu veriyi göz ardı edip, olasılık hesabına katmıyoruz.) Ayrıca 19’un 8’inci asal sayı olduğunu gördük. Tablonun iki tarafında Allah’ın 8 tane ismi incelenmekte, 19’un katsayılarını kitleyen 152 (19×8) sayısı 19’un 8 katıdır. Asal sayı ve kompozit sayılar ile ilgili konu matematiğe yabancı olan kişilerce zor anlaşılacağı için bu noktaya hafifçe değinip geçiyoruz. Bu yüzden bununla ilgili hiçbir şeyi de olasılığa katmadık.

 

HANGİ KAFANIN SAHİBİSİNİZ?

Unutmayın ki bu olasılık, 19 mucizesinin oluşturduğu tek bir tablonun olasılık hesabıdır. Kuran’daki tüm 19 mucizesinin göstergelerinin olasılık hesabını yaparsak, karşımıza olağanüstü bir sonuç çıkar. Bu olasılık, Dünya’nın tüm çöllerindeki ve denizlerindeki kumların içine tek bir kum tanesi saklanıp, daha sonra rastgele Dünya’daki herhangi bir kum tanesi çe-kilince; bu çekilen tanenin, o saklanan tane olmasından çok çok çok daha küçüktür. Hatta bu olasılık; Uzay’daki herhangi bir galaksinin herhangi bir noktasında, herhangi bir atomun herhangi bir parçacığını (mesela elektronu) saklayıp, sonra Uzay’da rastgele bir parçacık çektiğimizde çekilen parçacığın saklanan o parçacık olmasından da daha küçüktür. Uzay’da tahmin edilen atom-altı parçacık sayısı 10°’dir. 19 mucizesinin tüm göstergelerini, tüm tablolarını yan yana getirirsek, bunların tesadüfen oluşmasının olasılığı bu sayıdan çok daha küçüktür.

Acaba siz hangi kafanın sahibisiniz? Peygamberimiz’in bilgisayarın ilk mucidi olduğunu, çöldeki kumların altına bir bilgisayar sakladığını ve bu mucizeyi oluşturmak için uğraştığını iddia edecek bir kafanın mı? Veya Uzay’daki bütün atom altı parçacıklardan tek bir parçacağın tesadüfen çıkış olasılığından çok daha küçüğünü bile sırf Kuran’ın bu mucizesini inkâr için kabullenecek bir kafanın mı? Veya Kuran’ın bu büyük mucizesini görüp, Kuran’ın tüm insanların ve cinlerin birbirlerine destek olsalar bile oluşturamayacakları bir kitap olduğunu anlayan, Allah’ın delillerini, mucizelerini takdir eden bir kafanın mı? Evet, siz hangi kafanın sahibisiniz? Hangi kafanın sahibi olmayı istemektesiniz?

De ki: “Eğer bütün insanlar ve cinler bu Kuran’ın bir benzerini oluşturmak için toplansalar ve bu konuda birbirlerine destek olsalar bile, onun bir ben-zerini meydana getiremezler.”

17- İsra Suresi 88

 

BESMELE’DE HİÇ TÜKENMEYEN MUCİZELER


 

Besmele ile ilgili mucizeler araştırdıkça daha da büyümektedir. Müddessir Suresinin 30. ayetinde geçen “Üzerinde 19 Var” ifadesinin işaretlerinden biri de kanaatimizce Besmele’dir. Besmele 19 harftir. Kuran’daki surelerin en üstüne yazılır ve Kuran’ın değişmediğini, mate-matiksel kodunu, matematiksel mucizesini gösterir.

Şimdi de bu tek kelimenin 19 koduna bağlı olarak kendi içinde oluşturduğu mucizeleri inceleyelim. Dünya’nın en çok tekrarlanan, Kuran’da en çok tekrarlanan bu kelime topluluğu aynı zamanda Dünya’nın en mucizevi kelimesidir. Besmele’yi oluşturan kelimeleri ve bu kelimelerin matematiksel değerini inceleyelim.

No Kelimelerin Harfleri Harf Sayıları Matematiksel Değer Toplam
1 Be, Sin, Mim 3 2, 60, 40 102
2 Elif, Lam, Lam, He 4 1, 30, 30, 5 66
3 Elif, Lam, Re, Ha, Mim, Nun 6 1, 30 200, 8, 40, 50 329
4 Elif, Lam, Re, Ha, Ye, Mim 6 1, 30, 200, 8, 10, 40 289
Toplam 19 789

 

Besmele’nin Allah’ın isimlerini oluşturan kısmının matematiksel değeri 19’un katıdır.

 

Besmele’nin Allah’ın isimlerini oluşturan kısmının matematiksel değeri
Allah Al-Rahman Al-rahim Toplam
66            +                 329              +                 289              =              684 (19 x 36)

Besmele’nin bütününden çıkan 19 koduna bağlı matematiksel mucizeler çoktur. Bunların bir kısmı şöyledir:

1- 19 harften oluşan Besmele’nin kelimelerindeki harf sayısını, her kelimenin sıra numarasından sonra yazarsak, elde edeceğimiz 8 rakamlı sayı 19’un tam katıdır.

12346 = 19 x 19 x 36686

2- Birinci örnekteki kelimelerin harf sayısı yerine onların toplam matematiksel değerlerini yerleştirelim. Her kelimenin sıra numarasından sonra o kelimenin toplam matematiksel değerini koyarak elde edeceğimiz 15 rakamlı sayı 19’un tam katıdır.

1 102 2 66 3 329 4 289 = 19 x 5801401752331

3- İkinci örnekteki kelimelerin toplam matematiksel değerleri yerine her harfin ayrı ayrı matematiksel değerlerini yerleştirelim. Örneğin ilk kelimenin toplam matematiksel değeri olan 102 yerine, o kelimedeki üç harfin matematiksel değeri olan 2, 60, 40 sayılarını koyalım. Sonuç olarak elde edeceğiniz 37 rakamlık sayı 19’un tam katıdır. (Bu bölmeleri uzun sayıları bölen bilgisayar programından kontrol edebilirsiniz. Merak ediyoruz acaba inkârcılardan Hz. Muhammed’in 1400 yıl önce böyle bir programı keşfettiğini iddia eden çıkacak mı?)

1 2 60 40 2 1 30 30 5 3 1 30 200 8 40 50 4 1 30 200 8 10 40 = 19 x……………………….

4- Birinci örnekte kullandığımız her kelimenin harf sayısı yerine, o kelimedeki harflerin toplamını yerleştirelim. Örneğin ikinci kelimenin harf sayısı olan 4 sayısı yerine, o kelimeyle birlikte baştan itibaren toplam harf sayısını yani (3+4= 7)’yi koyalım. Bu 10 rakamlı sayı da 19’un tam katıdır.

123 13 4 19= 19 x 69858601

5- İkinci örnekte kullandığımız her kelimenin matematiksel değeri yerine, onların toplam matematiksel değerini yazarsak elde edeceğimiz 19 rakamlı sayı da 19’un tam katıdır. Bir önceki işlemi harf toplamı yerine matematiksel değer toplamıyla yeniledik.

1 102 2 168 3 497 4 786= 19 x 58011412367094

6- Üçüncü örnekte, her kelime numarasından sonra geçen her harfin matematiksel değerini koyduk. Şimdi bu tabloda her matematiksel değerin önüne bir de onun ait olduğu kelimedeki harf sırasını koyalım. Ortaya çıkan yeni tablodaki sayı da 19’un tam katıdır.

112260340 21123033045 3130230320048540650 411230320048510640= 19x……….

7- Birinci ve ikinci örnekte kullandığımız harf sayılarını ve matematiksel değerlerini bu sefer toplayarak kelime numaralarının önüne yazın. Örneğin 1. kelimenin önüne harf sayısının toplamı 3 ile bu üç harfin matematiksel değerleri olan 102’nin toplamını 102+3= 105’i yazın. Ortaya çıkan sayı 19’un tam katıdır.

1105 270 3335 4295= 19 x 5817212281805

8- Besmele’deki her harfin sayı değerinden sonra, eğer her harfin Besmele’deki 1’den 19’a kadar olan sırasını yazarsak, ortaya çıkan 62 rakamlı sayı da 19’un tam katıdır.

21602403143053065718309200108114012501311430152001681710184019=   19x……

9- Eğer yukarıdaki sayıdaki her kelimeyi ifade eden kısımdan sonra kelime numaralarını (1, 2, 3, 4) yazarsak ortaya çıkan 66 rakamlı sayı da 19’un tam katıdır.

216024031143053065721830920010811401250133114301520016817101810194=19x…..

10- Bundan bir önceki sekizinci örnekte matematiksel değer ve harf sayılarının arkasına kelime numaraları olan (1, 2, 3, 4)’ü koyduk. Şimdi ise bu kelime numaralarının yerine her kelimenin matematiksel değeri olan (102, 66, 329 ve 289) sayıları koyalım. Ortaya çıkan sayı yine 19’un tam katıdır.

2160240310214305306576618309200108114012501332911430152001681710184019289=19x………………………………………………………………………………………..

Abdullah Arık “Beyond Probobility” (Olasılıkların Üzerinde) kitabında Besmele’nin kendi içinde görünen matematiksel yapıyı daha da uzunca incelemektedir. (Kitab İngilizce’dir ve Amerika’da yayınlanmaktadır.) Biz biraz karışık matematiksel bağlantıların meraklıları olabileceğine binaen bu konuyu biraz uzunca işledik. Fakat bu uzun rakamları incelemenin bazı kimseleri sıkabileceğini düşünerek bu konuyu daha fazla uzatmıyoruz.

Dünya’nın en çok tekrarlanan birleşik kelimesi, Kuran’da en çok tekrarlanan ayet olan “Bismillahirrahmanirrahim” kendi içinde müthiş özellikler göstermektedir. Dört kelimeden ve 19 harften oluşan birleşik bir kelimede 19 koduna bağlı bu kadar çok özelliğin olması olağanüstüdür. Her“Bismillahirrahmanirrahim” (Merhametli, Şefkatli Allah’ın adıyla) deyişimizde Allah’ın merhametini, şefkatini hatırladığımız gibi; Allah’ın, bu bir tek kelimenin içine sığdırdığı inanılmaz mucizelerini ve bu mucizelerini bize göstermek suretiyle Allah’ın bize olan merhametini, şefkatini sergilediğini de hatırlayalım. Besmele her surenin üzerinde 19 harfiyle pırıl pırıl parlayan, Kuran’ı koruyan, 19 kodunun önemli bir parçasıdır.

Üzerinde 19 vardır.

74- Müddessir Suresi 30

 

FATİHA SURESİ VE 19


 

Kuran’ın ilk suresi Fatiha Suresi’dir. Surelerin başındaki Besmele’lerden sadece ve sadece Fatiha Suresi’ndeki Besmele numaralıdır. (27. Sure 30. ayetindeki Besmele’de numaralı ayette geçer, fakat surenin başında değildir.) Bundan önce 19 kodu ile ilgili gördüklerimiz Fatiha Suresi’ndeki bu istisnai durumun özellikle oluşturulduğunu ispat etmektedir. Böylece 19 kodu binlerce yıldır neden olduğu merak edilen istisnai bir durumu açıklamaktadır. Birazdan Fatiha suresi ile ilgili göreceğimiz özellikler:

1- Fatiha’nın 1 numaralı ayetinin Besmele olduğunu ispatlamaktadır.

2- Fatiha Suresi’nin mucizevi yapısını ortaya koymaktadır.

3- Sure sıralamalarının da ilahi düzenlemeyle olduğunu bir kez daha ispat etmektedir.

Besmele, Dünya’da en çok tekrarlanan kelime topluluğudur. Fatiha Suresi ise en çok tekrarlanan metindir diyebiliriz. Hiçbir dinde, hiçbir toplulukta Fatiha Suresi kadar sık tekrar edilen bir metin bilmiyoruz. Üstelik bu tekrarlanma 1400 yıldan daha uzun bir süredir devam etmektedir. Her gün kılınan namazda, günlük hayatta okunan Fatiha Suresi, hem Kuran’ın en çok okunan suresidir hem en çok tekrarlanan metin olarak Dünya’da da özel bir yere sahiptir. Fatiha Suresi’nin matema-tiksel yapısına geçmeden Fatiha Suresi’nin tercümesini veriyoruz.

1- Merhametli, Şefkatli Allah’ın adıyla

2- Övgü alemlerin Efendisi olan Allah’adır.

3- O merhametlidir, O şefkatlidir.

4- Din gününün hükmedenidir O.

5- Yalnız sana kulluk eder, yalnız senden yardım dileriz.

6- Bizi dosdoğru yola ilet

7- Kendilerine nimet verdiklerinin yoluna, kendilerine gazap edilmiş olanların ve sapmışlarınkine değil.

1- Fatiha Suresi 1-7

İşte bu çok anlamlı metnin içindeki matematiksel sisteme birkaç örnek verelim:

1- Sure numarası olan 1 rakamından sonra ayetlerin numaralarını sırasıyla yan yana koyarsak elde edeceğimiz sayı 19’un tam katıdır.

1 1 2 3 4 5 6 7 = 19×591293

2- Sure numarası olan 1 rakamından sonra her ayetin harf sayısını yan yana koyduğumuzda elde edeceğimiz 15 rakamlı sayı da 19’un tam katıdır.

1 19 17 12 11 19 18 43= 19×6272169010097

3- Eğer yukarıdaki örneğe ayetlerin harf sayısından sonra matematiksel değerlerini de eklersek elde edeceğimiz sayı 19’un tam katıdır.

119 786 17 581 12 618 11 241 19 836 18 1072 43 6009= 19x…………………………………

4- Bu son elde ettiğimiz sayıda harf sayısının önüne ayet numaralarını yazarsak elde edeceğimiz sayı da 19’un tam katıdır.

1 1 19 786 2 17 581 3 12 618 4 11 241 5 19 836 6 18 1072 7 43 6009= 19x…………….

5- Eğer Fatiha Suresi’nin sure numarasından sonra, toplam ayet sayısını, toplam harf sayısını ve toplam matematiksel değerini yan yana yazarsak elde edeceğimiz sayı da 19’un tam katıdır.

1 7 139 10143 = 19×90205797

6- Eğer Fatiha Suresi’nin sure numarasından (1) sonra  ayet sayısını (7) ve kelime sayısını (29) arka arkaya koyarsak çıkan sayı da 19’un tam katıdır.

1 7 29= 19×91

Tek bir surenin içinde oluşan bu mucizevi yapıyı görünce aklımıza Kuran’ın şu ayeti geldi:

Eğer kulumuza indirdiğimizden şüphe içindeyseniz, haydi bunun benzeri bir sure getirin. Allah dışındaki tanıklarınızı da çağırın. Eğer doğru sözlü iseniz!

2- Bakara Suresi 23

 

19’LA İLGİLİ ÇÖZÜLMESİ GEREKEN SORUNLAR

19’la ilgili mevcut bulgular, 19 mucizesinin büyüklüğünü göstermeye yetmektedir. Fakat 19 koduyla ilgili katedilmesi gereken daha mesafeler vardır. Kanaatimize göre sorun gibi gözüken noktaların üzerine gidildikçe, 19 mucizesinin büyüklüğü daha da çok anlaşılacaktır. Bugüne kadar böyle olmuştur ve bundan sonra da öyle olacaktır, Allah’ın izniyle… Kitabımızın buraya kadarki bölümünde 19 kodunun bazı sorunları nasıl çözdüğünü gördük, bundan sonraki bölümlerde de bunu görmeye devam edeceğiz. Kitabımızın bu başlığında sorun olarak görünen ve bizim bu sorunların çözümüne girişmediğimiz üç konuya değineceğiz. 19 üzerinde yapılan çalışmalar bundan önceki birçok sorunun tartışılmasını nasıl ortadan kaldırdıysa, bu  üç maddede açıkladığımız tartışmalar da gün gelince ortadan kalkacaktır inşallah.

1- Birinci sorun “Elif” harflerinin sayımı ile ilgilidir. Arapça’daki bazı kelimeler “Elif” ile de “Elifsiz” olarak da yazılmakta ve aynı şekilde okunmaktadırlar. Ayrıca “Elif” gibi okunan “hemze” harfi de Kuran’ın daha rahat okunması için sonradan eklenmiştir. Gerçi bu eklemeler Kuran’daki kelime sayısı, kelime anlamı ve kelimenin okunması açısından bir değişiklik yapmamaktadırlar. Fakat bazı kelimelerdeki “Elif” sayısı tartışmalı olduğundan “Elif” başlangıç harfli surelerdeki “Elif” sayısı tartışmalı olmaktadır. Başlangıç harfli surelerdeki 19 kodunda surelerdeki harf sayımları en temel özelliktir. Biz “Elif” harfli başlangıçlar üzerine daha çok tartışılması gerektiği kanaatindeyiz. Gerçi Reşat Halife, sayımlarında Elif başlangıçlı surelerin 19’un katını verdiğini söylemiştir, fakat biz bu sayımların aceleyle yapıldığını zannediyoruz…

3- İlk iki soruna göre daha az önemli olan sorun 68. sure olan Kalem Suresi’ndeki “Nun” harflerinin sayımı ile ilgilidir. Kalem Suresi başlangıç harfleriyle başlayan surelerin sonuncusudur ve “Nun” başlangıç harfiyle başlamaktadır. Bu suredeki “Nun” harflerinin sayımı 133 (19×7) olabilmektedir, fakat bunun için başlangıçtaki “Nun” harfinin iki tane “Nun” ile yazıldığı iddia edilmektedir. Yani bu başlangıcın seslendirildiği şekliyle “Nun” olarak iki tane “Nun” harfiyle yazıldığı iddia edilmektedir. Mevcut Kuran nüshalarında bu başlangıç tek “Nun” harfiyle yazılmıştır. Matematiksel kodun bu yanlışı düzelttiği iddia edilmektedir. Biz bu konudaki matematiksel verilerin daha da çoğaltılmasını ve en eski Kuran nüshalarında Kalem Suresi’nin girişindeki “Nun” başlangıcının tek “Nun” ile mi, iki “Nun” ile mi yazıldığının iyice araştırılmasını beklemekteyiz. O yüzden kitabımızda “Nun” başlangıçlı surelerdeki “Nun” sayımına değinmeyeceğiz.

 

BAŞLANGIÇ HARFLİ SURELER VE 19


Kuran, belli bölümleri başlangıç harfleriyle başlayan, bildiğimiz tek kitaptır. Kuran’ın bazı sureleri “Elif-Lam-Mim” gibi “Kaf” gibi başlangıç harfleriyle başlar ve sonra sure devam eder. Kuran’daki 19 kodu ortaya konana kadar bu surelerin böyle başlatılmasının hikmeti merak edildi. 19 kodu açığa çıkınca, 19’un cevaplar verici, sorunları çözücü özelliği bu konuda da kendini gösterdi ve anlaşıldı ki başlangıç harfleri 19 mucizesi açısından önemli bir yere sahiptir. Kuran’da başlangıç harflerinin geçtiği sureleri ve ayetleri şu tablodan görebilirsiniz:

 

Sure No Sure Adı Başlangıç Harfleri Ayet Sayısı
2 Bakara Elif-Lam-Mim 286
3 Ali İmran Elif-Lam-Mim 200
7 Araf Elim-Lam-Mim-Sad 206
10 Yunus Elif-Lam-Ra 109
11 Hud Elif-Lam-Ra 123
12 Yusuf Elif-Lam-Ra 111
13 Rad Elif-Lam-Mim-Ra 43
14 İbrahim Elif-Lam-Ra 52
15 Hicr Kef-He-Ye-Ayn-Sad 99
19 Meryem Ta-He 98
20 Taha Ta-Sin-Mim 135
26 Şuara Ta-Sin 227
27 Neml Ta-Sin-Mim 93
28 Kasas Ta-Sin-Mim 88
29 Ankebut Elif-Lam-Mim 69
30 Rum Elif-Lam-Mim 60
31 Lokman Elif-Lam-Mim 34
32 Secde Elif-Lam-Mim 30
36 Yasin Ye-Sin 83
38 Sad Sad 88
40 Mümin Ha-Mim 85
41 Fussilet Ha-Mim 54
42 Şura Ha-Mim/Ayn-Sin-Kaf 53
43 Zuhruf Ha-Mim 89
44 Duhan Ha-Mim 54
45 Casiye Ha-Mim 37
46 Ahkaf Ha-Mim 35
50 Kaf Kaf 45
68 Kalem Nun 52

 

29 tane başlangıç suresinde başlangıç harflerinin olduğu ayet sayısı 30’dur. 30’un 19’uncu kompozit sayı olduğunu (çarpanlara ayrılabilen sayı) daha önce söyledik. 29 sureden 19’unda başlangıç harfleri, kendi başlarına ayeti oluştururlar. (Örneğin Bakara Suresinde “Elif-Lam-Mim” tek başına ayettir.) 10 surede ise başlangıç harfli girişin yanında ayet normal anlatımına başlar. (Örneğin Kaf Suresindeki ilk ayet “Kaf, Şanı yüce Kuran adına” şeklindedir.)

Başlangıç harflerinin yalnız olarak geçtikleri sure sayısı 19

 

Başlangıç harfleriyle beraber normal anlatımın devam ettiği 10 surenin 9’unda, Kuran’a (Kuran veya Kitap tanımlamasıyla) dikkat çekilir. İşte bu 9 surenin sure numalarının toplamı 190’dır. (10+11+12+13+14+15+27+38+50= 190) 190, 19’un 10 katıdır. Aynı surelerin ayetlerinin toplam değeri ise 1900 (19×100)’dür.

Başlangıç harfleriyle beraber,Kuran’dan bahsederek başlayan surelerin sure numaralarının toplamı 190

(19 x 10)

Başlangıç harfleriyle beraber,Kuran’dan bahsederek başlayan surelerin ayet sayılarının toplamı 1900

(19 x 100)

 

Başlangıç harfli girişlerin geçtiği ayetlerde, Kuran’dan bahseden surelerin numaralarının toplamının 1900 (19×100) olduğunu gördük. Başlangıç harfli sureleri diğer bir düzenleyiş şekli birden fazla tekrarlanan başlangıç harfli ve yalnız bir kez geçen başlangıç harfli sureler şeklinde olabilir. Birden fazla tekrarlanan başlangıç harfli gruplar 4 tanedir: “Elif-Lam-Mim”, “Ta-Sin-Mim”, “Ha-Mim”, “Elif-Lam-Ra” işte bu birden fazla geçen 4 grubun geçtiği surelerdeki ayet sayısı da 1900 (19×100) tanedir.

 

Birden fazla tekrarlanan başlangıç harfli grupların olduğu surelerin,ayet sayılarının toplamı 1900

(19 x 100)

 

Başlangıç harfli 2. sureden 68. sureye kadar 67 sure vardır. 67 sayısı 19. asal sayıdır (Çarpanları olmayan sayı). Bu 67 sureden 29’u başlangıç harfleriyle başladığı için başlangıç harfli surelerin arasında 67-29= 38 (19×2) başlangıç harfsiz sure vardır.

Başlangıç harfli surelerin arasında kalan başlangıç harfsiz surelerin sayısı 38

(19 x 2)

 

“Elif” harflerinin sayımındaki zorluklara binaen bu konuya kitabımızda girmeyeceğimizi söylemiştik. Fakat “Elif” harfinin sayımı dışındaki “Elif” başlangıcının kullanıldığı surelerin 19 koduyla ilişkisi birçok yönden gözükmektedir. Örneğin “Elif” harfinin başlangıç harflerinde geçtiği surelerin numaralarının toplamı 19’un tam katıdır. (2+3+7+10+11+12+13+14+ 15+29+30+31+32= 209 [19×11] )

Elif harfinin başlangıç harflerinde kullanıldığı surelerin sure numaralarının toplamı 209

(19 x 11)

 

Başlangıç harfleriyle başlayan surelerdeki ayet sayılarını incelersek 28. ve 38. surelerin 88’er ayet olarak, 14. ve 68. surelerin ise 52’şer ayet olarak eşit sayıda ayet içerdiklerini görürüz. Böylece başlangıç harfli surelerin ayet sayılarında 27 ayrı sayı ortaya çıkar. Ayet sayılarının tekrarsız toplamı ise 2603 (19×137)’e eşittir.

Kuran’daki 14 başlangıç kalıbının bazı kalıplarında, bir kalıp diğer bir kalıbın içinde de tekrar edilmektedir. Örneğin “Elif-Lam-Mim” kalıbı hem kendisi bir kalıptır, hem de “Elif-Lam-Mim-Sad” ve “Elif-Lam-Mim-Ra” kalıplarının içinde geçer. Böylece tek başına 7 defa geçen “Elif-Lam-Mim” kalıbı, diğer iki kalıbın içindeki geçişleriyle beraber 9 defa geçmektedir.

Başlangıç harfli surelerdeki ayet sayılarının toplamı 2603

(19 x 137)

Başlangıç harfli surelerde 19’la ilgili birçok özellik çıkmaktadır. Anlaşılması dikkat gerektiren son bir örnek verdikten sonra daha rahat anlaşılır, matematikle pek alakası olmayan kişilerin bile daha kolay anlayabilecekleri örneklere geçeceğiz. Tüm bu örnekler Kuran’daki ayetlerin sayılarının, surelerin dizilişinin özel olarak planlandığını göstermektedir. Kuran’daki başlangıç harfleri 14 ayrı birleşim gösterirler ve bu birleşimlerdeki başlangıç harflerinin sayısı 38 (19×2)’dir. Ayrıca yan bir özellik olarak da, her başlangıç grubunu sıra numarası ile çarpıp sonra toplarsak ortaya çıkan sayı 247 (19×13)’dir.

Sıra No Başlangıç harfleri Kalıptaki Harf sayısı Sıra no ve harf sayısı çarpımı
1 Elif-Lam-Mim 3 1 x 3 = 3
2 Elif-Lam-Mim-Sad 4 2 x 4 = 8
3 Elif-Lam-Ra 3 3 x 3 = 9
4 Elif-Lam-Mim-Ra 4 4 x 4 = 16
5 Kef-He-Ye-Ayn-Sad 5 5 x 5 = 25
6 Ta-He 2 6 x 2 = 8
7 Ta-Sin-Mim 3 7 x 3 = 21
8 Ta-Sin 2 8 x 2 = 16
9 Ye-Sin 2 9 x 2 = 18
10 Sad 1 10 x 1 = 10
11 Ha-Mim 2 11 x 2 = 22
12 Ha-Mim-Ayn-Sin-Kaf 5 12 x 5 = 60
13 Kaf 1 13 x 1 = 13
14 Nun 1 14 x 1 = 14
Toplam 38 (19 x 2) 247 (19 x 13)

 

YASİN SURESİ VE 19


Kuran’ın en çok okunan surelerinden biri Yasin Suresi’dir. Yasin suresi “Ye-Sin” başlangıç harfleriyle başlamaktadır. Bu surede geçen “Ye” harfi 237 defa “Sin” harfi 48 defa tekrarlanır. Ortaya çıkan 237+48= 285 (19×15) 19’un tam katıdır.

Yasin Suresi’nde geçen başlangıç Harflerinin Sayısı
Ye                        Sin                                        Toplam

237            +        48                       =               285 (19 x 15)

 

Yasin Suresi içinde birçok bilimsel mucize barındıran bir suredir. Bu sureyi anlamını anlayarak okumanızı tavsiye ediyoruz. Ne yazık ki ölülerin arkasından çok okunan bu sureden, diriler yeterince ders almamaktadırlar. Oysa ne ilginçtir ki Kuran’ın diriler için indirildiği Yasin Suresi’nde söylenmektedir.

69- Ona şiir öğretmedik, zaten ona yakışmaz da. O yalnızca bir hatırlatıcı ve apaçık bir Kuran’dır.

70- Dirileri uyarır ve inkârcıların üzerine sözün gerçekleşeceğini söyler.

36- Yasin Suresi 69-70

MERYEM SURESİ VE 19

Meryem Suresi 19. suredir ve “Kef-He-Ye-Ayn-Sad” başlangıç harfleriyle başlamaktadır. Sıra numarası özel bir sayı olan bu sure, tek bir ayette en uzun başlangıç harfli kalıba sahip sure olarak da özeldir (42. suredeki Ha-Mim, Ayn-Sin-Kaf kalıbı iki ayette geçer). İşte bu 5 harf bu surede tam 798 (19×42) defa geçmektedir.

Meryem Suresi’nde geçen başlangıç Harflerinin Sayısı
Kef             He          Ye          Ayn           Sad              Toplam

137      +      175    +    343    +    117     +     26      =      798  (19 x 42)

 

Meryem Suresi de Yasin Suresi gibi anlaşılması kolay, taklidi imkansız mucizeler için çok güzel bir örnektir. Bu sureler ile ilgili bu temel özelliklerin yanında da 19 kodunun gözüktüğü yan özellikler vardır. Fakat kitabımızın hacmini aşmamak ve bazı okuyucularımızın temel noktalara olan dikkatini dağıtmamak için bu noktalara girmiyoruz.

AYN-SİN-KAF BAŞLANGICI

“Ayn-Sin-Kaf” kalıplı başlangıç harfleri, 42. sure olan Şura Suresi’nde geçmektedir. “Ayn-Sin-Kaf” başlangıcı diğer hiçbir başlangıç harfinde olmayan bir özelliğe sahiptir. Diğer tüm başlangıç kalıpları surelerin 1. ayetlerinde geçerken “Ayn-Sin-Kaf” başlangıcı Şura Suresi’nin 2. ayetini tek başına oluşturmaktadır. İşte bu başlangıç harfleri geçtikleri surenin içinde toplam 209 (19×11) kez geçerek, 19’un tam katını vermektedir.

Şura Suresi’ndeki “Ayn-Sin-Kaf” başlangıcını oluşturan harflerin sayısı
Ayn               Sin               Kaf               Toplam

98       +       54       +       57           =     209(19 x 11)

 

SAD BAŞLANGICI VE 19’UN DÜZELTTİĞİ HATA

Başlangıç harfli sureler içinde üç tanesi tek başına başlangıç kalıbını oluşturmaktadırlar. Bunlar 38. surede “Sad”, 50. surede “Kaf” ve 68. surede “Nun” harfleridir. Biz bu başlık altında Sad Suresi’ni inceleyeceğiz. Görüldüğü gibi “Sad” harfiyle sure başladığı için surenin ismi de “Sad” olarak anılmaktadır.

“Sad” harfi 38. surede tek başına geçerken, 7. Sure olan Araf Suresi’nin içinde “Elif-Lam-Mim-Sad” başlangıç kalıbının içinde, 19. sure olan Meryem Suresi’nin içinde ise “Kef-He-Ye-Ayn-Sad” başlangıç kalıbının içinde geçer. İşte bu 3 surede geçen “Sad” harflerinin toplam sayısı 152 (19×8) olup 19’un tam katıdır.

“Sad” başlangıç kalıbıyla başlayan surelerdeki “Sad” harflerinin adedi
7.Sure Araf           19.Sure Meryem           38.Sure Sad           Toplam

97        +                 26            +                29            =      152 (19 x 8)

Mevcut birçok Kuran nüshasından eğer “Sad” harflerini sayarsanız, Araf Suresi’nde 97 değil, 98 “Sad” geçtiğine tanık olabilirsiniz. Bunun sebebi 7. Araf Suresi 69. ayette geçen “Bastatan” kelimesinin “Sin” yerine yanlışlıkla “Sad” ile yazılmasıdır. Hatta birçok nüshada söz konusu kelimenin üzerinde küçük “Sin” harfi yazılmıştır ve Arapça bir açıklama eklenmiştir “Yukrau bis sini” yani “Sin” ile okuyun denmektedir. Araf Suresi’nin 69. ayetinde geçen “Bastatan” kelimesinin “Sad” ile yazıldığı halde “Sin” harfiyle seslendirildiğini ileri süren tezden ayrı olarak bir başka tez daha ileri sürülmüştü: “Bastatan” kelimesi hem “Sin” ile hem “Sad” ile yazılabilir. Bu tartışmayı Türkçe’de “ağa” diye yazılan bir kelimenin; hem “aga” hem “ağa” diye yazılıp yazılamayacağı, her iki şekilden hangisinde okunacağı tarzındaki bir tartışmaya benzetebilirsiniz.

Fakat Kuran, insan sözü değildir. Allah’ın vahyidir ve bu ayetteki bu sorunu da 19 kodu çözmektedir. 19 kodu, bu kelimenin “Sin” ile yazılması gerektiğini göstermektedir. Nitekim Arapça sözlüklerden de bu kelimenin asıl yazılışının bu olduğunu görebiliriz. 19 kodunun bu keşfi açığa çıktıktan sonra en eski Kuran nüshaları araştırıldı ve en eski nüshalardan biri olan Taşkent nüshasında “Bastatan” kelimesinin 19 kodunun doğruladığı şekilde “Sin” ile yazıldığı bulundu. Anlaşılıyor ki Kuran nüshaları çoğaltılırken birbirine yakın sesli olan “Sad” ve “Sin” harfleri karışmıştır. Tahminimizce yanlış çoğaltılan nüshada “Sad” harfinin üzerinde “Sin” yazmasının nedeni, bu yanlışı fark eden birinin bu yanlışı düzeltmek için “Sad”ın üstüne “Sin” yazması, nüshayı çoğaltanların ise bunun düzeltme olduğunu anlamadan aynen kopya etmeleridir. Fakat bazı nüshalarda doğru şekilde “Sin” harfiyle kopya edilmiştir. Anlaşılıyor ki bu hata yüzünden “Sad”cılar ve “Sin”ciler arasında tartışma çıkmış ve bu yüzden “Sad” harfli nüshanın doğruluğuna dair hadis uydurulmuştur. Sonunda “Sad” harfli nüshaların bu kadar yoğunlaşması işte bu uydurulan hadisler sebebiyledir. 19 kodu bu tartışmayı çözmekte ve bu hadislerin uydurulduğunu ispatlamaktadır.

 

En eski Kuran nüshalarından biri olan Taşkent nüshasında “Bastatan” kelimesi doğru olarak “Sin” harfiyle yazılıdır

 

19 kodu kullanılarak yapılan bu düzeltme derslerle doludur:

1- 19 kodu, Kuran üzerinde insanların yaptığı en ufak hatayı bile düzeltebilmektedir.

2- 19 kodu, Kuran’ın bir kenar süsü değildir. Aktif görevleri olan, koruyucu, düzeltici görevleri olan mucizevi bir koddur.

3- Yine anlaşılmıştır ki 15. sure olan Hicr Suresi’nin 9. ayetinde söylenen “Hiç şüphesiz Hatırlatıcı’yı (Kuran’ı) biz indirdik biz. Onun koruyucuları da biziz.” ifadesinde Allah’ın buyurduğu gibi Kuran’ı Allah korumaktadır. Bu koruma işi insanlara bırakılmış değildir. Bu koruma, Allah’ın Kuran’da dikkat çektiği 19 koduyla ve diğer matematiksel yapılanmalarla gerçekleşmektedir. İnsanlar hata yapabilmekte, Allah’ın Kuran’a koyduğu ve dikkat çektiği kod ise düzeltmeleri yapmaktadır. (“Bastatan” kelimesindeki harf yanlışı insanların Kuran’ı yazarken yaptığı hatalara ve matematiksel kodun onları düzeltmesine çok güzel delildir. Gerçekten de hiçbir hata Kuran’ın matematiksel kodundan kurtulamamakta ve düzeltilmektedir.)

KAF BAŞLANGICI, KURAN VE 19

Başlangıç harflerinden biri olan ve anlaşılması kolay, taklidi imkansız mucizeler sergileyen “Kaf” harfi, “Kuran” kelimesinin ilk harfi olduğu için; Kuran’ı temsil ettiği de düşünülmektedir.

“Kaf” harfi 50. sure olan Kaf Suresi’nin başında başlangıç harfi olarak geçmektedir. Geçtiği ayet şöyledir:

Kaf, Şanı Yüce (Mecid) Kuran,

1- Kaf Suresi 1

Bu suredeki Kaf harflerini sayarsanız 57 (19×3) sayısına ulaşırsınız. Bu harfi saymak için Arapça’yı bir dil olarak bilmenize de gerek yoktur. Elinizdeki herhangi bir Kuran’ı açın ve 50. suredeki harflerin üzerinde iki noktayı arayın. Bir tek “Kaf” harfi üzerinde iki nokta bulundurduğundan bu sayımı rahatça yapabilirsiniz.

Kaf Suresinde Geçen “Kaf” harflerinin sayısı
57 ( 19 x 3)

 

“Kaf” harfinin başlangıç olarak geçtiği Kaf Suresi’nin ilk ayetinde “Mecid” sıfatının Kuran’a yakıştırılması da çok anlamlıdır. Çünkü “Mecid”in matematiksel değeri de tamı tamına 57’dir. (19×3)

“Mecid” kelimesinin matematiksel değeri
Mim               Cim               Ye               De               Toplam

40         +           3       +       10       +       4       =       57(19 x 3)

 

Birinci ayette geçen “Kuran” kelimesinin bu formu da Kuran’da 57 (19×3) defa geçer (10-Yunus Suresi 15. ayetinde başka bir Kuran’dan bahsedildiği için sayıma girmez).

Kuran boyunca “Kuran” formunun geçiş adedi
57 (19 x 39)

 

“Kuran” kelimesi üzerine bu sayımlar bize çok kısa ve çok ilginç iki ayeti hatırlatmaktadır:

1- Rahman (Merhametli)

2- Öğretti Kuran’ı

55- Rahman Suresi 1-2

Eğer önceki başlıklarımızı hatırlarsanız, Rahman kelimesi Kuran’da 57 (19×3) kez geçmektedir. Kuran’ın 57 kez geçen “Kuran” formuyla bu kez Allah’ın 57 defa geçen Rahman ismi kullanılmaktadır. (Kuran’ın “Kuran” formu dışında “Elif” harfinin ilavesiyle yazılan “Kuranen” ve “He” harfinin ilavesiyle yazılan “Kuranehu” formları da vardır.

Ayrıca Rahman ve Kuran dışında ayette geçen “öğretti” ifadesinin Arapça’sı olan “Alleme” kelimesinin, Allah’ın öğretmesi için kaç kez kullanıldığını araştırırsak karşımıza 19 sayısı çıkar. (Bakınız 2-31, 2-32, 2-239, 2-251, 2-282, 4-113, 5-4, 5-110, 12-37, 12-68, 12-101, 18-65, 21-80, 36-69, 53-5, 55-2, 55-4, 96-4, 96-5)

Böylece Kuran’ın öğretilmesinden bahseden bu iki ayet 19’un katlarıyla ilgili enteresan bir yapı arzederler. Bu yapıyı şöyle gösterebiliriz:

Kelime                   Rahman             Öğretti        Kuran

Tekrar sayısı            57(19 x 3)                                 19(19 x 1)                      57(19 x 3)

 

TEK HARFTE HİÇ TÜKENMEYEN MUCİZELER

Kaf” başlangıç harfleriyle ilgili özellikleri incelerken 19’un katı olan 57 sayısında; “Kaf” başlangıcıyla ilgili özelliklerin kesiştiğini ve “Kaf” harfinin, baş harfi olduğu “Kuran” ile ilişkisini bu verilerin de doğruladığını gördük.

“Kaf” başlangıç harfi olarak tek başına “Kaf” suresinin başında geçerken, 42. surenin 2. ayetinde “Ayn-Sin-Kaf” kalıbının içinde de “Kaf” harfi geçer. Acaba bu surede “Kaf” harfi kaç kere geçse çok ilginç olur? Bir düşünün… Bu surede de “Kaf” harfi, tamı tamına 57 (19×3) defa geçmektedir.

Başlangıç harflerinin içinde “Kaf” olan 42-Şura Suresi’ndeki “Kaf” harflerinin sayısı
57 (19 x 3)

 

Görülüyor ki Kuran’ı temsil ettiğini düşündüğümüz “Kaf” harfi, başlangıç harfi olarak iki surede geçmektedir. Bu surelerde geçen “Kaf” harflerini toplarsak, karşımıza 114 (19×6) çıkar. 114 bildiğiniz gibi Kuran’daki surelerin sayısıdır. Demek ki Kuran’ı temsil eden “Kaf”lar, başlangıç harfi olarak geçtikleri surelerde her bir sure için bir defa bulunmaktadırlar.

“Kaf” başlangıcının geçtiği Kaf Suresi 50. suredir ve 45 ayeti vardır. 50+45= 95 (19×5)

“Kaf”  başlangıcının  geçtiği  diğer  sure Şura Suresi 42. suredir ve 53 ayeti vardır. 42+53= 95 (19×5)

 

“Kaf” Harfinin Başlangıç Harfi olduğu Surelerin sure numarası ve ayet sayılarının toplamı
Sure No                         Ayet Sayısı                                Toplam

50                +                45                =            95(19 x 5)

42                +                53                =              95(19 x 5)

 

Görüldüğü gibi Kaf harfi sürekli 19’un katlarıyla kodlanmakla kalmamakta, ayrıca müthiş sayısal simetriler de gözükmektedir.

Kuran boyunca Lut Peygamber’in toplumu “Kavmi-Lut” diye adlandırılmaktadır. Sadece Kaf Suresi’nde bu ifadenin yerine aynı anlamı veren “İhvanu-Lut” ifadesi kullanılır. (50-Kaf Suresi 13. ayet) “Kavmi Lut” ifadesi “Kaf” harfiyle yazılır, fakat “İhvanu Lut” ifadesinde “Kaf” harfi yoktur. Eğer Allah tüm Kuran boyunca kullandığı “Kavmi-Lut” deyimini Kaf Suresi’nin 13. ayetinde de kullansaydı, o zaman bu surede 58 “Kaf” harfi var olacaktı ve 19’lu sistem bozulacaktı. Allah, anlamaya niyeti olanlara Kuran’da 19 kodunu özellikle oluşturduğunu göstermektedir. İşin ilginç yanı, dinde kendi yaklaşımları dışında hiçbir yaklaşımı kabul etmeyen, dine akılcı ve mantıksal bir yapının hakim olmasını arzu etmeyen, halkın; şeyhlere, dervişlere, meczuplara, mollalara teslim olmasını, Kuran’ın anlaşılmadan sadece okuma kitabı gibi okunmasını arzu eden, geleneği dinselleştiren sözde dinciler, akılcı düşünmeye sebep olan 19 koduna, inkârcılardan daha çok düşmandırlar. Kuran’da Allah’ın 19 koduna ve onun fonksiyonlarına dikkat çekmesine ve tüm bu verileri bize sunmasına rağmen ne yazık ki bu böyledir! Bu kişiler 19 üzerine düşünmek, dinlemek ve onu değerlendirmek bile istememektedirler. Bunlara bir Kuran ayetini hatırlatmakta fayda görüyoruz:

Onlar ki sözü dinlerler ve en güzeline uyarlar. İşte onlar Allah’ın kendilerini doğruya ilettiği kimselerdir. Onlar akıl ve vicdan sahipleridir.

39-Zümer Suresi 18

 

19. HARF


Sırf “Kaf” başlangıç harfi üzerinde yapılacak bir inceleme bile Kuran’ın, iç içe geçmeli matematiksel bir sistemle nasıl korunduğunu göstermeye yeterlidir. Bu tek harfin incelenmesi; harflerin sayısından, surelerin dizilişinden, surelerin ayet sayılarından, kelime ve harflerin tekrarına kadar Kuran’ın en ufak bir artığı, bünyesine ait olmayan bir parçayı kabul etmediğini gösterir.

“Kaf” harfi üzerine incelemelerimizi sürdürürsek karşımıza birçok ilginç veri daha çıkmaktadır. Harflerin matematiksel değerlerinin Kuran’daki matematiksel sistem açısından önemini daha önce gördük. “Kaf” matematiksel değer sıralamasında 19. harftir ve “100” değerine sahiptir.

 

Sıra No 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10
Harf Elif Be Cim De He Vav Ze Ha Ta Ye
Sayısal Değer 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10

 

Sıra No 11 12 13 14 15 16 17 18 19
Harf Kef Lam Mim Nun Sin Ayn Fe Sad Kaf
Sayısal Değer 20 30 40 50 60 70 80 90 100

 

Böylece Kuran’ı sembolize eden “Kaf” harfi, matematiksel değer sırası açısından da istisnai bir yere sahiptir. Tüm Kuran boyunca 19. ayetlerde yer alan “Kaf” harflerini sayarsak da karşımıza çıkan sayı 76 (19×4), 19’un tam katıdır.

Tüm Kuran’daki 19. ayetlerde geçen “Kaf” harflerinin toplamı
76 (19 x 4)

 

Öte yandan sıra numarası 19’un katı olan surelerde geçen “Kaf” harflerinin toplamı da 228 (19×2) 19’un tam katıdır.

Kuran’da 19’un katı olan surelerdeki “Kaf” harflerinin toplamı
19             38               57               76                  95             114             Toplam

86      +      74      +      49      +      15       +          3      +         1      =      228(19 x 12)

 

Allah’ın mucizesi gerçekten de çok büyüktür! Ne kadar ilginçtir ki bazıları Allah’ın sıradan, basit bir mucize göstermesini beklemektedirler. Böyle düşünenlerin “Yani 19 bu kadar mı önemli? Tüm Kuran’ı mı kaplıyor? Böyle bir mucize varsa bile o kadar önemli değildir” gibi garip açıklamalar yaptıklarına tanık oluyoruz. Bu iddiayı yapanlar, lütfen bir kısmını kitabımızda yayınladığımız 19 mucizesiyle ilgili verileri ince ince düşünerek okusunlar. Biz Allah’ın mucize göstereceği zaman, önemli ve kayda değer bir mucize göstermesini bekliyoruz. Tüm veriler bunun gerçekten de böyle olduğunu göstermektedir. İnananlar Allah’ın delillerini hafife almazlar, bu delilleri gösterdiği için Allah’a şükrederler.

 

KURAN KELİMESİ VE 19


“Kaf” harfli başlangıçları incelersek; Kuran’ın türevleri içinde en çok geçen formu olan “Kuran”ın 57 (19×3) defa geçtiğini ve bu geçişin sırf 19’un katı olması açısından değil 57’yi vermesi açısından da anlamlı olduğunu, aynen suredeki “Kaf” harflerinin, aynen ayette geçen “Mecid” (Şanı Yüce) ifadesinin matematiksel değerinin hep 57’yi verdiğini gördük.

Kuran’ın “Kuran” formu dışında iki türevi daha vardır. Bunlardan “Kuranen” 8 defa, “Kuranehu” 2 defa geçmektedir. (10-Yunus Suresi 15, başka bir Kuran’dan bahsettiği için “Kuran” sayımına girmez. Aynı şekilde dağları parçalayan, ölüleri dirilten Kuran’ı ifade eden 13-Rad Suresi 31. ayeti ve yabancı dilde, aslen olmayan Kuran’ı ifade eden 41-Fussilet Suresi 44. ayeti sayıma girmez. Bu ifadeler Kuran’ı belirtmedikleri için sayıma alınmamaktadırlar.)

19’un en önemli özelliklerinden birinin asal sayı olması olduğunu, 19’un çarpanlara ayrılamayacağını gördük. (Asal sayı kendisi ve 1 dışında hiçbir sayıya bölünemeyen sayıdır. Asal sayı diğer sayılardan üreyen değil, sayılar üreten bir sayıdır.) Kuran’ın tüm türevlerini veren 67 sayısı da asal bir sayıdır ve çok ilginç bir özelliğe sahiptir. 67 sayısı, 19’uncu sıradaki asal sayıdır.

Asal Sayı Sırası 1 2 3 4 5 6 7 8 9
Asal Sayılar 2 3 5 7 11 13 17 19 23

 

Asal Sayı Sırası 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19
Asal Sayılar 29 31 37 41 43 47 53 59 61 67

Böylece “Kuran” kelimesinin en çok kullanılan ve “Kaf” başlangıcıyla aynı ayette geçen formu 57 (19×3) kez geçerken, tüm türevlerinin geçiş adedi de asal sayı sıralamasında 19. sırada olan 67 kez  geçip; asal sayılara dikkatimizi çekmekte, 19’un asal sayı olmasına verdiğimiz değeri doğrulamaktadır.

Daha önce “Kuran” kelimesini “Kaf” başlangıcıyla beraber geçtiği ayette tanımlayan “Mecid” (Şanı Yüce) kelimesinin matematiksel değerinin 57 (19×3) olduğunu gördük. “Mecid” kelimesi bir kez daha 57 defa geçen “Kuran” kelimesini 85. Buruc Suresi 21. ayette tamlar. İşin ilginç yanı bu tamlanan “Kuran” kelimesi tüm “Kuran” türevlerinin sonuncusu ve “Kuran” formunun 57.si (19×3) olarak sonuncusudur. Böylece matematiksel değeri 57 olan “Mecid” kelimesi, Kuran formunun 57. geçişinde yine “Kuran” kelimesi ile buluşmaktadır. Ayrıca “Mecid” kelimesinin 57 matematiksel değeri ile “Kuran” kelimesini 2 defa tamlaması 57×2= 114 (19×6) bize yine Kuran’daki sure sayılarını vermektedir.

Kuran’ın Zikir (Hatırlatıcı),  Nur (Işık) gibi birçok isimleri vardır. Şu ana kadar yapılan çalışmalarda bu isimlerin sayısının 57’ye yakın çıktığı gözükmektedir. Biz önceki verilerin de ışığıyla bu sayının 57 çıkmasını umuyoruz. Doğrusunu Allah bilir. Yapılan bu çalışma kitabın yazımı devam ederken bitmediği için kesinleşmeyen bu konuda bir şey yazmak istemiyoruz. Kuran’ın isimleri üzerine ciddi bir inceleme yapılırsa Kuran’ın isimlerinin de Allah’ın isimleri gibi 19 koduna bağlı bir tablo sunacağını zannediyoruz.

Bu arada, bundan sonra Kuran’ın isimleri üzerine araştırma yapanlara, ilginç birkaç saptamayı sunmak istiyoruz. Dileriz bu konuda ciddi araştırmacılar çıkar ve Kuran’daki 19 kodunun diğer mucizevi verilerini bulurlar. “Kuran” kelimesinin tüm türevlerinin 19’un katı kadar olan geçişlerini (19, 38, 57) ve 50. geçişini inceleyeceğiz. “Kuran” kelimesinin türevlerinin 50. geçişi Kaf Suresi’nin 1. ayetinde daha önce incelediğimiz “Kaf”, “Kuran” ve “Mecid” ismini birleştiren geçiş olması açısından önemlidir. (Kuran’ın tüm türevleri “Kuran” formunun yanı sıra, fazladan bir “Elif” ile yazılan “Kuranen” ve fazladan bir “He” harfi ile yazılan “Kuranehu” formlarıdır.)

19. Kuran türevi (17. sure, 60. ayet)
38. Kuran türevi (36. sure ,2. ayet) 36 + 2 = 38 (19×2)
50. Kuran türevi (50. sure ,1. ayet) Kaf, El-Kuran ,Mecid
57. Kuran türevi (56. sure ,77. ayet) 56 + 77 = 133 (19×7)

Bu tablodan sonra ise Kuran’ın tüm türevleri içinde en çok geçen 57 (19×3) formunun 19., 38., 50. ve 57. geçişleri incelenir.

19. Kuran (17. sure ,78. ayet) 17 + 78 = 95 (19×5)
38. Kuran (38. sure ,1. ayet)
50. Kuran (55. sure ,2. ayet) 55 + 2 = 57 (19×3)
57. Kuran (85. sure ,21. ayet) Mecid

Bu iki tabloda görüleceği gibi ortaya çıkan 8 geçişin 4’ünde, sure ve ayet numaralarının toplamı 19’un katı kadar geçmektedir. 8 tane geçişte gerçekleşmesi 1/19 olasılıkta olan bir veri 4 kez ortaya çıkmaktadır.

Üstelik birinci tablodaki 50. geçişin tam da 50. surenin 1. ayetinde olması, ikinci tabloda ise 38. geçişin tam da 38. surenin 1. ayetinde olması enteresandır. Böylece sure ve ayet toplamında 2’şer tane basamağın 19’un katı olmasındaki simetri, birer tane geçişin sıra numarası ile sure numarasının aynı olmasında da gözükmektedir.

Ayrıca daha önce belirttiğimiz gibi “Kuran” formuyla ve “Kaf” harfiyle 50. sure 1. ayette beraber geçen 57 matematiksel değerli “Mecid” isminin, ikinci defa “Kuran” formuyla geçişi kendi matematiksel değeriyle tam aynı sıradaki (57. sıradaki) “Kuran” formuyla beraberdir.

Daha önce de dediğimiz gibi “Kuran” kelimesi ve Kuran’ı tanımlayan isimler üzerinde daha çalışılması gerektiği kanaatindeyiz. Allah, kendi isimlerinin incelenmesinde nasıl çok detaylı bir şekilde 19 kodunu gösterdiyse, tahminimizce Kuran’ın isimleri üzerindeki incelemede de şu andakinden çok daha detaylı sonuçları gösterecektir. Doğrusunu Allah bilir.

 

HA-MİM BAŞLANGIÇLARI VE 19


Kuran’da birbirini izleyen 7 sure “Ha-Mim” başlangıcıyla başlamaktadır. Bu sureler 40, 41, 42, 43, 44, 45 ve 46. surelerdir. Tüm bu surelerin birinci ayetleri iki harften oluşur: “Ha-Mim”

İşte bu 7 surede geçen “Ha” ve “Mim” harflerinin toplamı 2147 (19×13) olup 19’un tam katıdır.

Başlangıç harfleriyle başlayan 7 sureyi matematiksel bir sistemle kilitleyecek şekilde 19’un karşımıza çıkması muhteşemdir. Üstelik bu matematiksel kilitleme bir tek bu harflerin 19’un katı olmasıyla olmamaktadır. Milan Sulc, “Ha-Mim” harflerinin sayılarını bildiren rakamların her birini topladığında, 19’un katı olarak bulduğumuz 113 sayısını elde eden harika formülü buldu. Tablodan izleyin:

Sure No Ha Mim Rakamların Toplamı Toplam
40 64 380 6+4+3+8+0 21
41 48 276 4+8+2+7+6 27
42 53 300 5+3+3+0+0 11
43 44 324 4+4+3+2+4 17
44 16 150 1+6+1+5+0 13
45 31 200 3+1+2+0+0 6
46 36 225 3+6+2+2+5 18
Toplam 292 1855   113
Genel Toplam 2147 (19x113)

Tablonun sunduğu muhteşem formül bununla da kalmaz. 42. sureyi incelersek bu surenin özel bir durumu olduğunu görürüz. Bu surenin ilk ayeti de “Ha-Mim” başlangıcıyla başlamaktadır. Fakat bu surenin ikinci ayeti de başlangıç harfleri olan “Ayn-Sin-Kaf” harflerine sahiptir. (Bu sure ikinci ayetinde başlangıç harfi olan tek suredir.) Böylece 40, 41, 42. surelerde “Ha-Mim” başlangıçları arka arkaya geçerken, 42. sure 2. ayetteki “Ayn-Sin-Kaf” başlangıcının “Ha-Mim” ile başlayan sureleri arka arkaya geçen 3 sure (40, 41, 42) ve arka arkaya geçen 4 sure (43, 44, 45, 46) olarak böldüğünü düşünebiliriz. Ne kadar ilginçtir ki eğer böyle yaparsak ilk gruptaki surelerde “Ha-Mim” harfleri yine 1121 (19×59) kez olarak 19’un tam katı geçmektedir. İkinci grupta da “Ha-Mim” başlangıçları 1045 (19×55) olarak 19’un tam katı kadar geçmektedir. Üstelik bu matematiksel kilitlenmeyi oluşturan rakamların değerlerinin toplamı, birinci tablodaki 19’un katını (59’u) ve ikinci tablodaki 19’un katını (54’ü) vererek bir daha, bir daha, bir daha kilitlemektedirler.

29- İnsanlar için tablolar sunandır o.

30- Üzerinde 19 vardır.

74- Müddessir Suresi 29-30

Anlattıklarımız size karışık geliyorsa ne dediğimizi tabloyu izleyerek anlayın:

Sure No Ha Mim Rakamların Toplamı Toplam
40 64 380 6+4+3+8+0 21
41 48 276 4+8+2+7+6 27
42 53 300 5+3+3+0+0 11
Toplam 165 956   59
Genel Toplam 1121 (19x59)

 

Sure No Ha Mim Rakamların Toplamı Toplam
43 44 324 4+4+3+2+4 17
44 16 150 1+6+1+5+0 13
45 31 200 3+1+2+0+0 6
46 36 225 3+6+2+2+5 18
Toplam 127 899   54
Genel Toplam 1026 (19x54)

 

 

HA, MİM BAŞLANGIÇLARININ OLASILIK HESABI


1- “Ha-Mim”li başlangıçların arka arkaya geçtiği 7 surede 19’un katı olmalarının olasılığı 1/19’dur. Bu surelerde Ha-Mim harfleri 2147 (19×113) kez geçmektedir.

2- 19’un katını veren 7 suredeki “Ha” harfinin ve “Mim” harfinin geçiş adetlerini oluşturan rakamların toplamının 19’un katsayısı 113’ü vermesi için hiçbir sebep yoktur. Burada bu sayının tam tutturulmasının olasılığını hesaplamamız gerekmektedir. Bu sayının, hangi aralıkta gerçekleşmesi olası bir sayı olduğunu bulmamız gerekmektedir ki; bu sayının ortaya çıkma olasılığını hesaplayabilelim.

“Ha-Mim” harflerinin 2147 adet geçtiğini biliyoruz. “Ha-Mim” harfleri surelere nasıl dağılırlarsa dağılsınlar, 2147 (19×113) bozulmayacak ve sayının 19’un katsayısı olmasının olasılığı 1/19 olacaktı. Fakat 2147’yi oluşturan “Ha-Mim” harflerinin adetlerinin rakamları 113’ü tutturamayabilir, bu sayıdan daha büyük veya daha küçük olabilirlerdi. Biz hayali iki tablo hazırlayıp, “Ha-Mim” toplamlarının 2147 olurken, “Ha-Mim” harflerinin geçiş adedini gösteren sayıları oluşturan rakkamların toplamının ne kadar büyük veya ne kadar küçük olabileceklerini göstermeye çalıştık.

Küçük sayı oluşturan örnek:

Sıra No Ha Mim Rakamların Toplamı Toplam
40 101 400 1+0+1+4+0+0 6
41 100 301 1+0+0+3+0+1 5
42 100 100 1+0+0+1+0+0 2
43 102 110 1+0+2+1+1+0 5
44 101 320 1+0+1+3+2+0 7
45 100 112 1+0+0+1+1+2 5
46 100 100 1+0+0+1+0+0 2
Toplam 704 1443   32
Genel Toplam 2147 (19x113)

Büyük sayı oluşturan örnek:

Sıra No Ha Mim Rakamların Toplamı Toplam
40 99 198 9+9+1+9+8 36
41 99 298 9+9+2+9+8 37
42 99 298 9+9+2+9+8 37
43 99 198 9+9+1+9+8 36
44 99 198 9+9+1+9+8 36
46 99 66 9+9+6+6 30
Toplam 693 1454   248
Genel Toplam 2147 (19x113)

113 sayısı, en küçüğü 32 civarında, en büyüğü 248 civarında olan tam sayıların oluşturduğu bir aralığın içindeki bir tam sayıdır. Bu aralık 200’den fazla tam sayı içerir. Biz hesap kolay olsun diye bu aralığı 200 tam sayılık bir aralık olarak kabul edelim. 200 tam sayı arasında 113’ün tutturulmasının olasılığı 1/200’dür.

Böylece buraya kadar olan olasılık hesabımız 1/19 x 1/200’dür.

3- 42. surenin 2. ayetinin “Ha-Mim”li sureleri ikiye böldüğünü gözönünde bulundurup 40, 41 ve 42. surelerdeki “Ha-Mim”lerin sayısını incelediğimizde karşımıza çıkan 1121 (19×59) sayısı da 19’un tam katıdır. Bunun oluşma olasılığı da 1/19’dur. Bunu da olasılık hesabımıza katarsak şu ana kadarki sonuç: 1/19×1/200×1/19’dur.

Bir noktada dikkatli olun, ilk üç surelik grupta “Ha-Mim”lerin geçiş adedinin 19’un katı olması için 1/19’luk olasılığı hesaplıyoruz. Fakat ikinci gruptaki (43, 44, 45, 46. sureler) “Ha”, “Mim” harflerinin toplamının 19’un katı olmasını olasılık hesabına katmamalıyız. Çünkü bir bütün eğer 19’un katıysa ve ondan ayırdığımız bir bölüm de 19’un katıysa, o bütünün geri kalan bölümünün 19’un katı olması matematiğin bir özelliğidir. Biz hem bütünün (7 sure incelemesi), hem bütünün ilk parçasının (ilk 3 sure) 19’un katı olmasını olasılığa aldığımız için, ikinci parça için (son 4 sure) olasılığa bir şey katmamalıyız.

İncelediğimiz ilk gruptaki “Ha-Mim” harflerinin tekrarlanma sayılarını oluşturan rakamların sayısal değerlerinin bu gruptaki 19’un katı olan 59 değerini vermesi matematiksel bir özellik değildir. Bu yüzden, tabloyu ikiye böldüğümüzde, sayıları oluşturan rakamların toplam değerinin 59’u vermesini yine olasılığa katmalıyız. Daha önceki örnekte yaptığımız gibi hayali tablolar kurarsak 59 sayısının 50’den daha fazla tam sayının olduğu bir aralığın içindeki bir tamsayı olduğunu görürüz. Demek ki böyle bir tabloda 19’un katı olan 59 sayısını, rakamların toplamıyla elde etmemizin olasılığı 1/50’dir. Bu sayıyı olasılık hesabına katarken, ikinci tablo için aynı olasılığı hesaba katmamalıyız. Çünkü 7 surede aynı özellik görününce, 7 sureyi ikiye böldüğümüzde bir parçada aynı özellik gözükünce, diğer parçada aynı özelliğin görünmesi matematiksel bir özelliktir. Bunun için de olasılığa bir değer katılmaz.

Şu ana kadarki olasılıkları sırasıyla yazıp sonucu hesaplayalım:

1/19 x 1/200 x 1/19 x 1/50 = 1/3.610.000

Bu da bir tek bu tablonun bile tesadüfen oluşma olasılığının 1/3.610.000 olduğunu gösterir. 19 kodunun oluşturduğu bir sürü tablo içinden teki için bile durum böyledir. Eğer tüm tabloların hepsinin birden tesadüfen oluşma olasılığını hesaplayacak olsak sonucu siz düşünün!

“Ha-Mim” başlangıçlı sureleri eğer 41-42-43 ve 40-44-45-46 olarak gruplarsak yine aynı özelliklerle karşılaşmaktayız:

Sure No Ha Mim Rakamların Toplamı Toplam
41 48 276 4+8+2+7+6 27
42 53 300 5+3+3+0+0 11
43 44 324 4+4+3+2+4 17
Toplam 145 900   55
Genel Toplam 1045 (19x55)

 

Sure No Ha Mim Rakamların Toplamı Toplam
40 64 380 6+4+3+8+0 21
44 16 150 1+6+1+5+0 13
45 31 200 3+1+2+0+0 6
46 36 225 3+6+2+2+5 18
Toplam 147 995   58
Genel Toplam 1102 (19x58)

Bazılarınız bu tabloların oluşmasını neden olasılık hesabına katmadığımızı sorabilirler. Eğer bu tabloyu olasılık hesabına katsaydık, tablonun 40-41-42 ve 43-44-45-46 olarak ikiye bölünmesinden dolayı oluşan her özellik bu tablolarda da oluştuğundan; olasılık hesabını 1/19×1/50= 1/950 ile çarpacaktık. Fakat Sureleri 40-41-42 ve 43-44-45-46 olarak bölmemizin akılcı bir sebebi vardır. Oysa tabloyu bu şekilde bölmemizin sebebini açıklayamıyoruz. Surelerin anlamları veya şimdilik bilemediğimiz başka bir sebeple bu bölünmede de aynı özelliğin çıkmasının bir anlamı olabilir. Fakat bunu bilemediğimiz için 1/950’yi önceki olasılıkla birleştirmiyoruz. Dileriz ki bu satırların okurlarından biri bunun sebebini açıklayabilir.

Her durumda “Ha-Mim”li surelerdeki matematiksel şifre muhteşemdir. Yaptığımız olasılık hesabı da bu muhteşemliği matematiksel veriyle onaylamaktadır.

1400 yıldır surelerin başında neden başlangıç harflerinin bulunduğu merak edilmiştir. 19 kodunun çözülmesiyle bunun hikmeti anlaşılmıştır. Allah’a yaklaşmak, dini daha iyi anlamak isteyenler için; 19 kodu kuşkuları giderici, kesin bilgiyle inanmayı sağlayıcı Allah’ın bir yardımıdır.

35- Bu gerçekten büyüklerden biridir

36- İnsanlar için bir uyarıcıdır

37- İlerlemek ya da geride kalmak isteyenleriniz için

74- Müddessir Suresi 35-37

Kuran’daki matematiksel kodun en detaylı verilerini Besmele’ye ve başlangıç harflerine bağlı olarak elde ediyoruz. Surelerin başında geçen 19 harfli Besmele ve Başlangıç Harfleri surelerin üzerinde Kuran’ın bozulmasını önleyen koruyucu kod görevine sahiptirler.

Üzerinde 19 vardır.

74- Müddessir Suresi 30

Besmele ve başlangıç harfleri dışında 19 koduna bağlı birçok mucizevi oluşum daha vardır. 19 kodunun anlatıldığı Müddessir Suresi’nde geçenler ve Kuran’daki sayılar ile ilgili anlattıklarımız buna delildir. Kitabımızın hacmi 19 koduna bağlı tüm verileri vermeye yeterli olmadığı için ancak bu mucizevi koda bağlı verilerin bir kısmını aktarabiliyoruz.

 

SONDAN 19. SURE: ALAK SURESİ


Kuran’ın sonundan itibaren sayarsak 19’uncu sıraya geldiğimizde, Alak Suresi ile karşılaşırız. Bu surenin ayet sayısı da 19’a eşittir.

Kuran’ın sondan 19. suresi kaç ayettir? 19

Alak Suresi’nin ilk 5 ayetinin Kuran’ın indirilen ilk ayetleri olduğu söylenmektedir. Bu ilk 5 ayetin; 19 kelime ve 76 (19×4) harf olması, bu konudaki kanaati güçlendirmektedir. Fakat bu bilgiyi bir hadis nakline dayanarak bildiğimiz ve bu bilgiye muhtemel itirazların oluşabileceğini düşünerek, bu konuda bir iddiada bulunmuyoruz.

Fakat Kuran’ın sondan 19’uncu suresinin 19 ayetli olması ilginçtir ve bu Kuran’ın kendisinden belli olduğu için önemlidir.

Son kelimesi Allah olan biricik sure 82. sure (İnfitar) de 19 ayettir. Bu sure Kuran’ın ilk 19 ayete sahip suresidir ve bu surenin sonunda geçen Allah kelimesi Kuran’ın sondan 19. Allah kelimesidir.

İnfitar Suresi kaç ayettir? 19
İnfitar Suresi’nin son kelimesi olan “Allah” Kuran’ın sondan kaçıncı “Allah” kelimesidir? 19

Kuran’ın matematiksel mucizesi, Kuran’ın sure sıralamasının ve ayet sayılarının Allah tarafından yapıldığını ispat etmektedir. Kitap boyunca gördüğümüz birçok veri bunu kanıtlamaktadır.

Bunu kanıtlamak için 19 kodu üzerine çalışan bazı araştırmacılar çeşitli kurallara bağlı olarak Kuran’daki tüm ayetleri arka arkaya yazıp uzunca sayılar oluşturarak, bunları bilgisayarda 19’a bölerek, 19’un katlarını bulmuşlar ve bu verileri kullanmışlardır. Biz değişik kurallara bağlı olarak oluşturulan bu sayıların kullanılabilmesi için önce olasılık hesapları çerçevesinde bu işlemin geçerliliğinin gösterilmesi gerektiği kanaatindeyiz. Böyle bir olasılık hesabı yapmadığımızdan, bilgisayarda binlerce basamaklı sayıları yazma ve bölme işlemi zor olduğundan, bu sayılar üzerine bir yorum getirmiyoruz. Bu iddiaya bir örnek verelim: Kuran’ın her suresinin toplam ayet sayısından sonra, o suredeki ayet numaralarını teker teker yazarsak (712375672861234… gibi) yazarsak ortaya çıkan 12692 (19×668) rakamlı upuzun sayının 19’un tam katı olduğu söylenmektedir. Bu iddia ilginç gözükmektedir, fakat doğruluğunu test edemediğimiz ve olasılık hesabı çerçevesinde uzun sayıların değerlendirmesini yapmadığımız için bu konuda bir iddiada bulunamıyoruz.

Daha önce de dediğimiz gibi kitabımızda 19 kodu ile ilgili tüm verileri, tüm iddiaları toplamadık. Kuran’daki 19 kodu bu kitabın hacminden çok daha fazla verilere sahiptir. İlerideki yıllarda sırf bu konuda daha detaylı bir kitap yazmayı şimdiden düşündüğümüzü ifade edelim.

 

ÇİFT  VE  TEK  SAYILAR


Ve çift ve tek

89-Fecr Suresi 3

Gördüğünüz gibi Kuran’ın 89. suresinin 3. ayeti “Çift’e ve Tek’e” dikkat çekmiştir. Daha önce söylediğimiz gibi Arapça’da başa getirilen “Ve” kendisinden sonra gelen sözcükleri vurgulamak için kullanılmıştır. Bahsettiğimiz ayetten ilham alan Koroş Cemnişon, Kuran’ın sure ve ayetleri üzerinde ilginç bir gözlemde bulundu. Bu gözlem, Kuran’ın sure numaralarından ayet numaralarına kadar mükemmel bir şekilde düzenlendiğini bir kez daha ispatlamaktadır.

Kuran’daki sure ve ayet numaralarını sayılarla ifade ettiğimizde Fatiha Suresini 1:7 (Yani 1. sure 7 ayet), Bakara Suresini 2: 286 (Yani 2. sure 286 ayet) olarak tanımlıyoruz. İşte birazdan inceleyeceğimiz tabloda Fatiha için 1 ve 7’yi toplayıp 8’i bulacağız ve 8 çift sayı olduğu için çift hanesine yazacağız. 3. sure olan Ali İmran için sure numarası 3’ü ve ayet sayısı 200’ü toplayıp 203’ü bulacağız ve bu sayı tek olduğu için sayıyı tek hanesine yazacağız. Bunu Kuran’ın tüm sureleri ve tüm ayetleri için gerçekleştireceğiz. Tablodan izleyin.

Sure No Ayet Sayısı Toplam Çift Tek
1 7 8 8
2 286 288 288
3 200 203 203
4 176 180 180
5 120 125 125
6 165 171 171
………………………………………………………………………………………………………………….

………………………………………………………………………………………………………………….

57 29 86 86
………………………………………………………………………………………………………………….

………………………………………………………………………………………………………………….

109 6 115 115
110 3 113 113
111 5 116 116
112 4 116 116
113 5 118 118
114 6 120 120
Toplam 6555 6234 6234 6555

Kuran’daki tüm surelerin numaralarının toplamı olan 6555 sayısı ile “Tek” hanesinde elde ettiğimiz 6555 sayısı birbirlerinden bağımsız olarak elde ettiğimiz sayılardır. Bu iki sayının eşit olması için hiçbir neden yoktur. Aynı zamanda ayet sayılarının toplamı olan 6234 sayısıyla “Çift” hanesinde elde ettiğimiz 6234 sayısının aynı olması için de hiçbir neden yoktur. Bu veri, Kuran’ın sure ve ayet numaralarındaki ilahi düzenleme için sayısız delilden biridir.

Kuran’ın sure ve ayet numaralarındaki “çift” ve “tek” rakamların düzenlenmesindeki ilginç özellikler bu kadarla kalmaz. Kuran’daki sure sayılarının 114 (6×19) olduğunu biliyoruz. 19’u 10+9 olarak yazarsak 6 x (10+9) olur. Bunun açılımında bulduğumuz 60 sayısı Kuran’daki çift sayılı ayetlere sahip sureleri, 54 sayısı ise tek sayılı ayetlere sahip sureleri ifade eder.  Bu 60 tane çift sayılı ayete sahip surelerin; 30 tanesi tek sayılı surelerde, 30 tanesi çift sayılı surelerde geçer. 57 tane tek sayılı ayete sahip surelerin ise; 27 tanesi tek sayılı surelerde, 27 tanesi çift sayılı surelerde geçer. Bunların da geçişi 3 x (10+9) olarak yazılabilir. Böylece 30 ve 27 çıkar.

114= 6x19 = 6x (10+9) = (6×10) + (6+9) = 60+54

57 = 3x19 = 3x (10+9) = (3×10) + (3×9) = 30+27

Elimizde 4 tane grup vardır. Her bir grup için bir örnek verelim:

1- Tek sayılı sure – tek sayılı ayet sayısı: Örnek Fatiha Suresi (1. sure 7 ayet)

2- Tek sayılı sure numarası- çift sayılı ayet: Örnek Ali İmran Suresi (3. Sure 200 ayet)

3- Çift sayılı sure numarası- tek sayılı ayet: Örnek Enam Suresi (6. sure 165 ayet)

4- Çift sayılı sure numarası- çift sayılı ayet: Örnek Nisa Suresi (4. sure 176 ayet)

Bu 4 grubun oluşturduğu tablo şöyledir:

114 Sure
60
(Çift sayılı ayete sahip sureler)
54
(Tek sayılı ayete sahip sureler)
30
Çift numaralı sureler
30
Tek numaralı sureler
27
Çift numaralı sureler
27
Tek numaralı sureler

Sırf bir suredeki bir ayeti değiştirirseniz bu düzen değişir. Örneğin Fatiha suresi 8 ayet olursa hem ilk tabloda incelediğimiz düzen, hem sure oranlarında gözlemlediğimiz bu düzen değişir. Aynı şekilde Ali İmran Suresi (3. sure)’ni 2. sure yaparsak da tüm bu matematiksel düzen değişir. Yalnızca bir tek sureye 2, 4, ayet gibi çift bir rakam eklersek veya çıkarırsak tablodaki sonuçlar değişmez. Fakat bir “Tek” bir “Çift” ayetli suredeki yapacağımız değişiklik yine tüm tablodaki verileri değiştirir. Sure sıralamasında ise bir “Tek” ve bir “Çift” numaralı surenin yerini değiştirmeye kalktık mı anında tüm veriler bozulur. Böyle bir tablonun tesadüfen oluştuğunu iddia etmek; görmek istememenin veya matematiksel olasılık hesaplarını doğru değerlendirmemenin bir sonucudur. Allah, Kuran’da kitapları rakamlandırdığına dikkat çekmiştir,  ayrıca “Tek”e ve “Çift”e de dikkat çekmiştir. Allah’ın bize gösterdiği bu tablolar, Allah’ın bu dikkat çektiklerindeki hikmetleri anlamamızı sağlamaktadır.

Sure numarasına ve ayet sayısına göre değerlendirdiğimiz sureleri:  1- Homojen sureler, 2- Heterojen sureler olarak iki grupta inceleyebiliriz Homojen surelerden kastımız; hem sure numarası, hem ayet sayısı “Tek” olan veya hem sure numarası, hem ayet sayısı “Çift” olan surelerdir. Heterojen surelerden kastımız ise sure numarası ve ayet sayısından biri “Tek” iken, diğeri “Çift” olan surelerdir. Sureleri bu açıdan incelediğimizde eşit şekilde 57 homojen ve 57 heterojen sure vardır. Tablodan detayları görebilirsiniz:

114 Sure
Homejen Sureler Heterojen Sureler
57 Sure 57 Sure
30 Sure
Çift Sure Numarası
Çift Ayet Sayısı
27 Sure
Tek Sure Numarası
Tek Ayet Sayısı
30 Sure
Çift Sure Numarası
Tek Ayet Sayısı
27 Sure
Tek Sure Numarası
Çift Ayet Sayısı

Sure numaralarının ve ayet sayılarının toplamı “Tek” ve “Çift” olmak açısından anlamlı olduğu gibi aynı zamanda “Tek” ve  “Çift” sure numaralarının ve ayet sayılarının adedi de simetriler oluşturarak anlamlıdır. Üstelik bu konuda birbirini iç içe bir sistemle kilitleyen bulgular bu kadarla da kalmaz.

Daha önce Kuran’daki tüm sure numaralarının toplamının 6555 olduğunu gördük. Bu aynı zamanda sure ve ayet numaralarını topladığımızda “Tek” sonuç elde ettiğimiz sütundaki sayıların toplamına eşittir. Arka arkaya gelen sayıların toplamı matematikte nx(n+1)/2 formülüyle bulunur. Bu yüzden Kuran’daki sure numaralarının toplamını şöyle bulabiliriz:

114x(114+1)/2 = 6555

Buradan yola çıkan Ürdün’lü araştırmacı Jalghoom Kuran’da 60 adet “Çift” sayıda, 54 adet “Tek” sayıda ayet olduğunu göz önünde bulundurarak bu formülü ikiye bölerek şöyle yazdı:

60x(114+1)/2 = 3450

54x(194+1)/2 = 3105

Toplam = 6555

Yine bu noktada da karşımıza çok ilginç bir sonuç çıkmaktadır. Kuran’daki “Çift” sayılı ayete sahip surelerin numaralarının toplamı 3450’yi, “Tek” sayılı ayete sahip surelerin numaralarının toplamı ise 3105’i vermektedir.

Bu verdiğimiz örneği oluşturduğu sonuç açısından inceleyelim: 3. ve 17. sureleri örnek olarak ele alalım. 3. Sure 200 ayettir, yani 3. Sure “Çift” sayılı ayete sahip bir suredir. 17. Sure 111 ayettir, yani “Tek” sayılı ayete sahip bir suredir. Bu iki surenin tamamen aynı kalıp sadece sure numaralarının yer değiştirdiğini düşünelim. O zaman “Çift” ayete sahip surelerin numaralarını topladığımızda 3464 edecekti, “Tek” ayete sahip surelerin numaralarını topladığımızda ise 3091 edecekti. Böylece yukarıdaki denklemde elde ettiğimiz veri tamamen bozulacaktı. Yani Kuran’ın herhangi iki suresinin sadece yerlerini değiştirirseniz bile bu tablo bozulacaktır. Bu da Kuran’ın sure numaralarının ilahi bir düzenleme ile oluşturulduğunu ve en ufacık değişikliği bu düzenlemenin kabul etmeyeceğini göstermektedir.

Kuran’ı ikiye bölersek ilk bölümü 57. sure olan Hadid (Demir) Suresi’nin sonuna kadardır. 1’den 57’ye kadar olan sure numaralarını toplarsak 1653 elde ederiz. Hadid Suresi’nin sıra numarasını (57) ve ayet sayısını (29) çarparsak; 57×29= 1653 (19×87) eder. Böylece Hadid Suresi Kuran’ı ikiye bölerek incelediğimizde ilginç matematiksel veriler elde edeceğimize ipuçları vermektedir.

 

Kuran’ın ilk yarısındaki surelerin toplamı:
(1+2+3+…………….+55+56+57)
1653 (19×87)
Kuran’ın ilk yarısının son suresinin numarasının (57), bu surenin ayet sayısı ile (29) çarpımı 1653 (19×87)

Kuran’ın ilk yarısında 29 tane “Tek” numaralı, 28 tane “Çift” numaralı sure vardır. Kuran’ın ikinci yarısında 28 tane “Tek” numaralı, 29 tane “Çift” numaralı sure vardır. Bu doğal bir sonuçtur, arka arkaya olan tüm sayılarda bu özellik gözükür. Fakat ilginç olan şudur ki Kuran’ın ilk yarısında 29 tane “heterojen”, 28 tane “homojen” sure varken, ikinci yarısında 28 tane “heterojen”, 29 tane “homojen” sure vardır. Bu matematiğin gerektirdiği bir sonuç değildir. Bu Kuran’ın hiç tükenmeyen mucizelerinden biridir (Daha önce homojenlik ve heterojenlik açısından incelediğimiz tabloyu hatırlayın).

114 Sure
Kuran’ın ilk yarısı: 57 Sure Kuran’ın ikinci yarısı: 57 Sure
29 tane “Tek”
numaralı sure
28 tane “Çift”
numaralı sure
29 tane “Çift”
numaralı sure
28 tane “Tek”
numaralı sure
29 tane “Homojen” numaralı sure 28 tane “Heterojen” numaralı sure 29 tane “Heterojen” numaralı sure 28 tane “Homojen” numaralı sure

Sırf Kuran’daki sure numaralarını ve ayet sayılarını “Tek” ve “Çift” açısından incelememiz bile Kuran’daki surelerin sırasının da, ayetlerin numaralarının da ilahi düzenleme ile düzenlendiğini ve bu düzenin matematiksel sistem ile korunduğunu ispata yeterlidir. Elimizde matematiksel mucize açısından test ettiğimiz tek bir tane Kitap vardır. Fakat bu tek Kitap hiç tükenmeyen mucizeler vermektedir. Çünkü bu Kitap insan gücünün çok ötesindedir ve her şeyin Yaratıcısı tarafından indirilmiştir.

 

DELİL, BELGE, KELİME VE 19


 

Önceden söylediğimiz gibi Kuran çevirilerinde delil, belge, mucize, işaret olarak çevrilen kelimelerin çoğu Arapça’da “ayet” olarak belirtilen kelimedir. Biz kitabımız boyunca bu kelimeyi “delil” diye çevirdik. 19’un Allah’ın bir delili olduğunu kitabımız boyunca tekrarladık. İşte 19’la alakası olan bu delil (ayet) kelimesi, Kuran’da Allah’ın delillerini ifade etmek için 380 (19×20) kez geçer. (Bu kelimenin 2-Bakara Suresi 248. ayetteki geçişi krallığın delili, 26- Şuara Suresi 128. ayetteki geçişi insanların delil olarak oluşturduklarını ifade ettiği için sayıma girmez.)

 

Kuran’da geçen ve Allah’ın delillerini ifade eden “ayet” kelimelerinin sayısı 380 (19×20)

 

19 mucizesi Allah’ın insanlara açık bir kanıtıdır. Kuran’da kanıt anlamına gelen “beyyine” kelimesi de tam 19 defa geçmektedir.

 

Kuran’da geçen  “kanıt (beyyine)” kelimelerinin sayısı 19

 

Kuran, Allah’ın kelamıdır ve 19, Allah’ın bu kelamı içinde gözüken mucizedir. Görüldüğü gibi 19 ile “kelam” kelimesi arasında da bir bağ vardır. Kuran’da Allah’ın kelimelerini ifade etmek için 38 (19×2) defa “kelam, kelimah” sözcükleri geçer. (İnsanların kelimelerini ifade etmek için ise bu kelimeler 12 defa geçer).

 

Kuran’da Allah’ın kelimelerini ifade eden “kelam, kelimah” sözcüklerinin geçiş adedi 38 (19×2)

 

 

ALLAH VE İNSAN İLİŞKİSİNDE 19


Kuran’da, Allah’ın insanlar ile olan ilişkisini ifade eden fiillerde de 19 kodu gözükmektedir. Bundan bir önceki örnekte ve daha önceki bazı örneklerde gördüğümüz gibi 19 kodu sadece kelime saymakla gerçekleşmez, aynı zamanda bu kelimelerin anlamı da önemlidir. Örneğin bir önceki başlıkta gördüğümüz gibi Kuran’da geçen “ayet” kelimelerinin ikisi Allah’ın değil insanların gösterdikleri deliller için kullanılır. Bunları çıkardığımızda geriye kalan 380 (19×20)’dir. Bunun böyle olması da gereklidir. Çünkü 19 Allah’ın bir “ayeti”dir. Bu yüzden 19’un kendisiyle alakalı bulduğumuz “ayet” kelimesi, Allah’ın “ayeti”ni ifade eden “ayet” kelimesidir. Tabi ki bu kelimede sayım yapılınca Allah’ın delillerini ifade eden “ayet” kelimeleri sayılacaktır.

Aynı durum Allah ile insan ilişkisini ifade eden fiiller için de geçerlidir. Bu fiillerin Allah ile insan ilişkisini ifadesinde 19 kodunun varlığını inceliyoruz. Bu yüzden bu fiillerin Allah ile insan ilişkisini ifade edenleri sayılmalıdır. Bu konu hakkındaki altı örneğimizi inceleyelim.

Amara fiili: “Amara” fiili Allah’ın verdiği buyrukları ifade eder. Nitekim bu fiil Türkçe’ye Arapça’dan “emretmek” olarak girmiştir. İşte bu fiil Allah’ın emrini belirtmek için 38(19×2) defa geçer. Allah’ın emretmesi dışında ise bu fiil 35 defa kullanılır.

Allah’ın emretmesini ifade eden “amara” fiilleri kaç kez geçer? 38 (19×2)

Allah’ın insanlara emretmesini belirten “amara” fiilinin geçtiği yerlerin sure ve ayet numaraları:

 

Sıra No 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10
Sure ve Ayet No 2-27 2-67 2-68 2-222 3-80 3-80 4-58 4-60 5-117 6-14
Sıra No 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20
Sure ve Ayet No 6-71 6-163 7-12 7-28 7-29 9-31 10-72 10-104 11-112 12-40
Sıra No 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30
Sure ve Ayet No 13-21 13-25 13-26 15-94 16-50 16-90 17-16 27-91 27-91 39-11
Sıra No 31 32 33 34 35 36 37 38 (19×2)
Sure ve Ayet No 39-12 40-66 42-15 42-15 66-6 66-6 80-23 98-5

 

Hakema fiili: “Hakema fiili”, Allah’ın hükmetmesini, yargılamasını ifade eder. Bu fiil Türkçe’ye de “hüküm vermek, hükmetmek” olarak girmiştir. Bu fiil 19 defa Allah’ın hükmetmesi için kullanılmıştır. Allah’ın indirdiği kitapla verilen hüküm, Allah’ın hükmü olduğu için Kitap’la hükmetmeler de Allah’ın hükmetmesi olarak sayılmıştır. Bunun dışında ise bu fiilin kullanılışı yine 19 defadır.

Allah’ın insanlarla ilşkisi açısından hükmetme fiili kaç kez geçer? 19

 

Allah insan ilişkisi açısından hükmetme fiilinin geçtiği yerler:

Sıra No 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10
Sure ve Ayet No 2-113 2-213 3-23 3-55 4-141 5-1 7-87 10-109 12-80 13-41
Sıra No 11 12 13 14 15 16 17 18 19
Sure ve Ayet No 16-124 22-56 22-69 24-48 24-51 39-3 39-46 40-48 60-10

 

Halaka fiili: “Halaka” fiili Allah’ın yaratmasını ifade eder. Bu fiil, Allah’a izafe edilerek 171 (19×9) defa geçer. Bunun dışındaki bu fiilin 13 defa geçişi putların yaratması iddiasını açıklamak, putların yaratamayacağını belirtmek ve benzeri haller için kullanılır.

Allah’ın yaratmasını ifade eden “halaka” fiili kaç kez geçer? 171 (19×9)

 

Kada fiili: “Kada” fiili Allah’ın belirlemesini, sonuca bağlamasını ifade etmek için kullanılır. Bu fiil Allah’a izafe edilerek 38 (19×2) defa geçer.

Allah’ın belirlemesini ifade eden “kada” fiili kaç kez geçer? 38 (19×2)

Allah’ın belirlemesini ifade eden “kada” fiilinin geçtiği yerler:

Sıra No 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10
Sure ve Ayet No 2-117 2-210 3-47 6-2 6-8 6-60 8-42 8-44 10-11 10-19
Sıra No 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20
Sure ve Ayet No 10-47 10-54 10-93 11-44 11-110 14-22 15-66 17-4 17-23 19-35
Sıra No 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30
Sure ve Ayet No 19-39 20-114 27-78 28-44 33-36 34-14 35-36 39-42 39-69 39-75
Sıra No 31 32 33 34 35 36 37 38 (19×2)
Sure ve Ayet No 40-20 40-68 40-78 41-12 41-45 42-21 42-14 45-17

Alleme fiili: “Alleme” fiili öğretmeyi ifade eder. Bu kelimelerden 19 tanesi Allah’ın doğrudan veya melekler aracılığıyla öğretmesini ifade eder. Bu kelime 3 defaysa insanların öğretmesini ifade etmek için kullanılmıştır. (5-4, 20-71 ve 26-49)

Allah’ın öğretmesini ifade eden “alleme” fiili kaç kez geçer? 19

Allah’ın öğretmesini ifade eden “alleme” fiilinin geçtiği yerler:

Sıra No 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10
Sure ve Ayet No 2-31 2-32 2-239 2-251 2-282 4-113 5-4 5-110 12-37 12-68
Sıra No 11 12 13 14 15 16 17 18 19
Sure ve Ayet No 12-101 18-65 21-80 36-69 53-5 55-2 55-4 96-4 96-5

 

İhtada fiili: İhtada fiili, Allah’ın doğruya iletmesini ifade için kullanılır. Bu fiil 38 (19×2) defa Allah’ın doğruya iletmesini ifade etmek için kullanılmıştır. 1 defa ise 2-Bakara Suresi 135. ayette Yahudi ve Hıristiyanların başkalarına yanlış bir yolu, doğru yol olarak sunmalarını, onların ağzından ifade için kullanılmıştır.

Allah’ın doğruya iletmesini ifade eden “ihtada” fiili kaç kez geçer? 38 (19×2)

Allah’ın doğruya iletmesini ifade eden “ihtada” fiilinin geçtiği yerler:

Sıra No 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10
Sure ve Ayet No 2-53 2-137 2-150 2-170 3-20 3-103 4-98 5-104 5-105 6-97
Sıra No 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20
Sure ve Ayet No 7-43 7-158 10-108 10-108 16-15 16-16 17-15 17-15 18-57 19-76
Sıra No 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30
Sure ve Ayet No 20-82 20-135 21-31 23-49 24-54 27-24 27-41 27-41 27-92 27-92
Sıra No 31 32 33 34 35 36 37 38 (19×2)
Sure ve Ayet No 28-64 32-3 34-50 39-41 43-10 46-11 47-17 53-30

Kuran’da Allah’ın emrini, hükmetmesini, yaratmasını, belirlemesini, öğretmesini, doğruya iletmesini ifade eden fiillerin 19’la alakasını Cesar Mejul tespit etti. Buraya tüm tespitler sığamayacağı için bu kadarla yetiniyoruz. Kanaatimize göre Kuran’da 19 koduna ilişkin mucizevi oluşumların hepsi bulunmamıştır, daha araştırmaya ve bu mucizeyi geliştirme-ye gerek vardır. Şu ana kadarki veriler bu mucizenin muhteşemliğini ve taklit edilemezliğini göstermeye yeterlidir. Fakat bu sonuç Kuran araştırmacılarını, araştırma yapmaktan alıkoymamalı, tembelliğe sevketmemelidir.

35- Bu gerçekten büyüklerden biridir.

36- İnsanlar için bir uyarıcıdır.

37- İlerlemek ya da geride kalmak isteyenleriniz için.

74- Müddessir Suresi 35-37

 

ÜRKMÜŞ YABAN EŞEKLERİ


Kuran’daki 19 mucizesi üzerine Türkçe yazılmış ciddi ve detaylı eser sayısı yok denecek kadar azdır. Edip Yüksel’in yazdığı “Üzerinde 19 Var” kitabı sadece bu konu üzerinde yoğunlaşmış, bizim de faydalandığımız ender Türkçe eserlerden biridir. Yüksel’in kitabının girişindeki ilk paragrafı şöyledir: “Kuran’ın matematiksel sistemi matematik eğitimi görmemiş bir kişinin bile kolaylıkla sınayabileceği ve anlayabileceği temel ve basit denklemler içerdiği gibi, sayı teorileri üzerinde uzmanlaşmış bir matematikçinin tüm mesaisini alabilecek kompleks detaylarla doludur.”

Biz bu kitabımızda mümkün olduğunca anlaşılır bir dille, en anlaşılır şekilde Kuran’daki 19 kodunun temel verilerini aktarmaya çalıştık. Kitabımızda matematik bilgisi gerektiren asal sayı özellikleri, olasılık hesapları gibi konulara girerek değişik okur kitlesinden biraz daha matematiğe meraklı olanlara da hitap etmek istedik. Fakat temelde en anlaşılır olanı, en temel olanı aktarmaya çalıştık. Eğer kitabımızın bazı bölümleri size ağır geldiyse, anlaşılır kısımları bir kez daha gözden geçirmenizi, anlaşılması kolay verileri iyice anladıktan sonra size daha zor gelen kısımları bir daha okumanızı tavsiye ediyoruz.

Kuran’ın bu matematiksel mucizesi tüm Müslümanların (hangi mezhepten, hangi tarikattan, hangi bakış açısından olursa olsun) ortak malıdır. Çünkü bu mucize Kuran’ındır ve Kuran bu mucizeye dikkat çekmiştir. Oysa inkârcıların dışında dinle ilgilenen büyük bir kesimin de bu mucizeyi hakkıyla taktir edemediğine tanıklık ediyoruz. Bir çok kişiyse bu mucizenin getireceği rasyonel sonuçlardan kaçmakta; gözünü kapayarak Güneş’i görmeyince, Güneş’in yok olacağını sanan insanlara benzemektedirler. Nitekim Kuran’da 19’un ifade edildiği surede, Allah’ın mesajından kaçanlara dikkat çekilir.

49- Onlara ne oluyor ki Hatırlatıcı’dan yüz çeviriyorlar?

50- Ürkmüş yaban eşekleri gibidirler.

51- Arslandan kaçan

74- Müddessir Suresi 49-51

Mucizeler, fanatik futbol takımı taraftarı zihniyetiyle mucizeleri değerlendirenlerce hiçbir zaman anlaşılamamıştır. Hz. Muhammed’den önceki Peygamberlerin gösterdiği mucizeler birçok inkârcının bağnazlığının artmasına bile sebep olmuştur. Mucizeleri anlamak dikkatli bir zihin kadar inattan arınmış bir vicdan da gerektirmektedir. “Ben nasıl anlarım?”, “Doğrusu acaba ne?” şeklindeki samimi yaklaşım yerine “Ben nasıl inkâr edebilirim?” diye Allah’ın delillerini değerlendirenler, Allah’ın delillerinden hiçbir zaman faydalanamamaktadırlar. “Ben Allah’ın beğendiği bir kul nasıl olurum?” sorusunu kendine sorup hareket etmek yerine “Ben kendi çevremle, yakınlarımla nasıl ters düşmem” sorusunu sorup Allah’ın rızasıyla ters düşmekten daha çok çevresinin kabulleriyle ters düşmekten korkanlar da Allah’ın delillerini, mucizelerini anlayamamaktadırlar. Anlamanın şartlarından biri anlamaya çalışmaktır!

 

19 MUCİZESİNİN KAZANDIRDIKLARI


Kuran’daki 19 kodunun Kuran’ın bir kenar süsü olmadığını, bizzat Kuran’ın “Bu gerçektenbüyüklerden biridir” diye 19 sayısına dikkat çektiğini gördük. Yine gördük ki Kuran’daki 19 kodu, Kuran’ı aktif olarak koruyan, insan eliyle yapılan hataları düzelten koruyucu bir sistemdir. Kuran’ın bu sistemi öngörülerde bulunmayı sağlamakta, açıklama gücü getirmekte, 1400 yıldır merak edilen hikmetleri gözler önüne sermektedir. 19 mucizesinin fonksiyonlarını kitap boyunca inceledik. Son olarak Kuran’daki 19 mucizesinin bize kazandırdıklarının bir kısmına 10 örnek vereceğiz:

1- Kuran’ın bir tek suresinin bile benzerinin meydana getirilemeyeceği iddiası (2-Bakara Suresi, 23-24) 19 mucizesiyle matematiksel, objektif bir onaylama kazanmıştır. Anlaşılmıştır ki Kuran’ın bütün sureleri, hatta ayetleri, büyük bir puzzle’ın parçalarıdır. Eğer bu parçalardan bir tekini bile bozarsanız, Kuran’daki bütün matematiksel sistemi bozarsınız. Kuran’ın matematiksel sistemi ancak her bir parçanın gözetilmesiyle mümkün olan bir sistemdir. Bu yüzden Kuran’ın bir suresi bile bu sistemi temsil eder. Tüm bu matematiksel sistemi yapan, o bir tek surenin de sahibidir. Bir sure bile tüm sistemin gücündedir! Ne müthiş değil mi?

2- Müddesir Suresi 30 ve 31. ayetlerde niye 19’a dikkat çekildiği, bir sayının kesin bilgiyle imanı sağlamasının, kuşkuları gidermesinin, inkârcılara fitne olmasının nasıl mümkün olduğu, Kuran’daki 19 kodunun anlaşılmasıyla anlaşıldı.

3- Kuran’ın “Hiç şüphesiz Hatırlatıcıyı (Kuran’ı) biz indirdik biz. Onun koruyucuları da biziz.” (15-Hicr Suresi 9) ayetinin anlamı iyice anlaşılmış, Allah’ın Kuran’ı matematiksel bir kodla koruduğu ispatlanmıştır. Kuran’daki “bastatan” kelimesinin “Sad” harfiyle değil “Sin” harfiyle yazılacağının 19 koduyla ispatı, 19 kodunun aktif koruyucu özelliğine bir delildir. Allah, Kuran’ı bizzat kendisinin koruduğuna “Biz” ifadesini belirttiğimiz ayette birkaç kez tekrar ederek dikkat çekmektedir. Görülüyor ki Kuran, insanların insafına bırakılmadan bizzat Allah’ın Kuran’a koyduğu ve Kuran’da dikkat çektiği kodla korunmuştur. 19 mucizesi bizim bunu anlamamızı sağlamıştır.

4- Kuran’ın neden 114 sureden oluştuğu, Kuran’ın sure sırasının, ayet sayılarının hep ilahi bir düzenin eseri olduğu 19 koduyla ispatlanmıştır.

5- Besmele’nin neden “Bismillahirrahmanirrahim” şeklinde olduğu, neden “Bismihisubhanehu” veya “Bismihuazizulkerim” veya Allah’ın diğer isimlerinden oluşmadığı, bu isimlerin kullanılmasının hikmetlerinin en azından bir kısmı, 19 mucizesi sayesinde anlaşılmıştır. Dünya’nın en çok tekrarlanan kelime topluluğunun mucizevi niteliği iyice açığa çıkmıştır.

6- Kuran’da Besmele’nin tüm surelerin başında geçmesine rağmen neden istisnai olarak 9. sure olan Tevbe Suresi’nin başında geçmediği, 19 mucizesi ile açıklanmıştır. (Kayıp Besmele’nin 9. sureden 19 sure sonra Neml Suresi’nde tamamlandığını hatırlayın.)

7- Kuran’da bazı sayıların alışılmamış bir yöntemle ifade edilmesine 19 kodu açıklık getirmiştir. Örneğin 18. sure olan Kehf Suresi’nde 309 sayısı 300+9 olarak bildirilir. Bunun hikmeti de 19 kodu sayesinde anlaşılmıştır. (Eğer doğrudan 309 sayısı söylenseydi, Kuran’daki sayıların toplamı 19’un katı olmayacaktı.)

8- Kuran’da bazı surelerin neden başlangıç harfleriyle başladığı 1400 yıldır merak edilen bir konu oldu. 19 kodu bulunmadan önce bu konuda zorlama, asılsız tahminler yapıldı. 19 kodu, 1400 yıllık bu gizlenen sırrın anlaşılması için bu sırrın üstündeki örtüyü kaldırdı. 1400 yıllık bu merak konusu Kuran’ın “Büyükler’den biri” diye nitelediği 19’un sayesinde cevaplandı.

9- 19 kodunun ortaya koyduğu tabloların olasılık hesapları (Allah’ın isimlerinin incelenmesinde ve “Ha-Mim”li surelerde iki örneğini gösterdik) bu mucizenin tesadüfen oluşmasının da, insan gücüyle oluşturulmasının da imkansızlığını ortaya koymaktadır. Bu da Müddessir Suresi’nde “Bu sadece bir insan sözüdür.” (74- Müddessir Suresi 25) diyen kişiye neden 19’la cevap verildiğini göstermektedir. Ayrıca 19 kodunun birçok tablolar sunması, 19 kodu açısından oluşan tabloların önemi, Müddessir Suresi’nde “İnsanlar için tablolar sunandır o.” (74- Müddessir Suresi 29) ayetini daha anlamlı kılmaktadır.

10- Kuran,  Arapça metninin edebi özellikleri gibi sadece Arapların anlayabileceği bir mucize olmasının ötesinde, evrensel bir dil olan matematikle eşsiz bir destek kazandı. Evrensel mesaja sahip kitaba evrensel mucize! Allah, Evren kitabını yazarken kullandığı dil olan mate-matikle, insanları uyarmak için gönderdiği kitabını da kodladığını gösterdi. Matematiğin yaratıcısı ve kullanıcısı olan Allah, insanlığa rehber diye gönderdiği kitapta matematiği kullandığını, yine bu kitapta değindiği 19 kodunu buna temel yaptığını, bu mucizenin açığa çıkmasını sağlayarak gösterdi.

 

SON  SÖZLER


İLK PATLAMADAN-ANNE RAHMİNE,

DENİZLERİN ALTINDAN-MATEMATİĞE

Kitabımız boyunca Kuran’ın ilk patlamayla Evren’in yaratılışını açıklamasından  anne rahmindeki gelişimimizi mucizevi bir tarzda anlatmasına, denizlerin iç dalgalarını tarifinden Kuran’daki kelime uyumlarındaki matematiksel ahenge ve 19 koduna kadar birçok konuyu inceledik. Tüm bu başlıklar altında Kuran’ın bu birbirinden farklı alanlardaki eşsiz mucizelerine tanıklık ettik. Dinin doğruluğuna delil isteyenler ve mucize arayanlar için Kuran yeterlidir:

Kendilerine okunmakta olan Kitap’ı sana indirmemiz onlara yetmiyor mu? Gerçekten de bunda inanan bir toplum için bir rahmet ve bir hatırlatma vardır.

29-Ankebut Suresi 51

Evren’de var olan hiçbir kitapta, Uzay’ın derinliklerinden denizlerin altındaki engele, arının cinsiyetinden yağmurdaki ölçüye kadar bu kadar farklı alanda bu kadar mucizevi açıklamaya rastlanmaz. Üstelik tüm bu mucizeleri gerçekleştiren kitap olağanüstü muhteşemlikte bir sistemle matematiksel olarak kodlanmıştır. Daha ne olsun! Daha ne olabilir ki?

Tüm delillere rağmen inanmaya niyeti olmayan inkârcıların, inanmamaya devam edeceğini, inkârcı psikolojisini mükemmel bir şekilde tarif eden Kuran haber vermektedir. Kuran’da inkârcı psikolojisiyle söylenen sözlere, inkârcı ağzından şöyle bir örnek verilmektedir:

Bizi büyülemek için delil olarak her ne getirirsen getir, biz sana inanmayacağız.

7- Araf Suresi 132

ÖNÜMÜZDEKİ YOLLAR

Bu kitaptaki Kuran mucizelerini okudunuz. Şimdi önünüzde birkaç seçenek var. Bu seçenekler ve bunlar üzerine düşüncelerimizi şöyle özetleyebiliriz:

1- Kuran’ın Allah’ın mucizevi kitabı olduğunu inkâr edersiniz: Bu yolu seçerseniz kendinizin ölümden sonraki hayatını mahvedersiniz. Tüm bu mucizeleri gösteren Kuran aynı zamanda insanların tek umududur. Çünkü Kuran, insanlara, öldükten sonra yokluğa mahkum olmadıklarını, ilk defa bizi yaratan Yaratıcımızın, yeniden bizi yaratacağını defalarca tekrar ederek haber vermektedir. Hepimizin yegane ümidi olan ve Allah’ın gösterdiği yüzlerce mucizeyle desteklenen Kuran’ın mesajını inkâr, kişinin ancak kendisine zarar vermesine sebep olacak bir inadın sonucudur. Üstelik bu inkâr aklın verilerine zıttır.

2- Allah’ın mucizesini görür ve Kuran’ın Allah’ın sözü olduğunu kabul edersiniz. Fakat hayatınızda Allah’a, dine yeterli vakti ayırmamaya devam eder, düşüncede kabul ettiğiniz Kuran mesajını hayatınıza uygulamazsınız: O zaman Kuran’dan ve mucizelerinden yeterince yararlanmamış olursunuz. Unutmayın ki Allah’ın bu mucizeleri Kuran’ın mesajının doğruluğunu onaylamaktır. Kuran ise Allah’ın varlığının her şeyden daha önemli olduğunu, Dünya hayatının geçiciliğine karşın ahiretin sonsuz olduğunu söylemektedir. Allah’ın varlığının önemini, ahireti, Dünya hayatının kısalığını, ölümü, sahip olduğumuz tüm organların, tüm bedenin Allah tarafından verildiğini derin derin düşünün ve Kuran mucizelerinin, Kuran’ın mesajının önemini vurgulayan deliller olduğunu unutmayın.

3- Allah’ın mucizesini görür ve Kuran’ın Allah’ın sözü olduğunu kabul edersiniz. Üstelik Allah’ı anmaya, Kuran’ın öngördüğü gibi yaşamaya çalışırsınız. Fakat aradan geçen zaman Kuran’ın mucizelerinin sizin üstünüzdeki etkisini adeta buharlaştırır. Zamanla Kuran’ın mucizelerine alışırsınız ve bu mucizelerin üzerinizdeki etkisi yok olur. Gittikçe Allah’ı daha az anmaya, Kuran’ın öngördüğü hayatı daha az yaşamaya başlarsınız: Size tavsiyemiz bu tehlikeye karşı Kuran’ı sürekli okumanız, Kuran’ın mucizelerini sürekli gözden geçirmeniz, aradan geçen zamanla Kuran’ın açıklamalarının ve bu mucizelerin değerinden hiçbir şey kaybetmeyeceğini aklınızda tutmanızdır.

4- Bu kitabı okumadan önce veya bu kitabı okuduktan sonra Kuran’ın Allah’ın sözü ve Allah’ın mucizesi olduğunu kabul ederek Kuran’ın öngördüğü yaşamı hayatınızın sonuna kadar yaşamak azmindesinizdir: Zaten Kuran’ın da istediği budur. Bizim bu kitabı yazmamızdaki hedefimiz de böyle bir sonuca ufacık da olsa bir katkımızın olmasıdır. Tüm imkanları, yaşamımızın her anını yaratan Yaratıcıya bir ömür boyu yönelmemiz… Yaratıcımızın üzerimizdeki nimetini, cömertliğini hiç unutmamamız… Hiçbir şeyken bizi varlığa kavuşturmasına olan minnettarlığı sürekli içimizde hissetmemiz…

 

EN BÜYÜK İDDİA-EN BÜYÜK MUCİZE

Kuran Allah’ın sözü olduğunu söyleyerek baştan çok büyük bir iddiayı ortaya koymaktadır. Böylece Kuran’ın Allah’ın sözü olduğunu inkâr edenlerle bile üzerinde uzlaşabileceğimiz şu iki şık ortaya çıkmaktadır:

1- Ya Kuran en büyük gerçektir. Her şeyi Yaratanın sözünden daha önemli ne olabilir?
2- Ya da Kuran en büyük yalandır. (Allah’tan olduğunu söylemekten daha büyük yalan ne olabilir? Allah’tan daha yüce bir varlık olamayacağı için, ona atfedilerek yapılan yalancılıktan daha büyüğü de yoktur.)

Sonuçta Kuran’ın sıradan bir kitap olduğunu hiç kimse söyleyemez. Bunu inkârcılar bile kabul edemez. İşte bu kitap boyunca gördüğümüz tüm mucizeler bu iddiası en büyük, en sıra dışı kitapta gerçekleşmektedir, binlerce kitaptan bir kitapta gerçekleşmemektedir. Bu kitap boyunca gördüğümüz tüm deliller, Kuran’ın iddiasının doğruluğunu, bu en büyük iddiaya sahip kitabın aynı zamanda en büyük mucize olduğunu ortaya koymaktadır. Azıcık insafı olan bile Kuran’ın en büyük yalan olduğu şıkkını kabul edemez. Bu kadar ayrı konuda %100 isabetle hep doğruyu söyleyen bir kitapla yalan hiç bağdaşmaz, bağdaşamaz. Bu kitapta öğrendiklerimizden sonra kendimiz sorduğumuz soruları kendimiz cevaplayalım. (Kuran için verdiğimiz cevapların bir kısmı Allah’ın Peygamberlerine indirdiği bütün kitapları için geçerlidir.)

– Yaşamı bize armağan eden Allah’ı hayatın merkezine koyan ve Allah’a hak ettiği değeri veren başka bir kitap var mı?

– Yok

– Yeryüzünde, bundan büyük iddiası olan bir kitap var mı?

– Yok

– Yeryüzünde, Uzay’ın derinliklerinden denizlerin altına, annemizin rahmindeki gelişimimizden Evren’in nasıl son bulacağına kadar her konuya açıklık getiren (hem de 1400 yıl önce) ve her konuda doğru açıklamaları, kendi döneminde bilinemeyecek açıklamalarını yapan başka bir kitap var mı?

– Yok

– Hayata gaye veren, ölümden sonrasının yokluk olmadığını söyleyen ve bu konuda insana ihtiyacı olan umudu veren başka ciddi bir kitap var mı?

– Yok

– Tüm bunları gerçekleştirirken üstelik matematiksel kod sistemiyle kodlu olan, bu matematiksel koduyla beraber anlamsal muhteşemliği de içinde beraberce barındıran başka bir kitap var mı?

– Yok

– Tarih boyunca gelen Hz. Nuh’tan, Hz. Musa’dan, Hz. İsa’ya kadar tüm Peygamberleri tasdik eden ve kendisiyle ortak mesajı getiren bu Peygamberleri onaylayan, son Kitap olma özelliğiyle tüm bu Peygamberlerin ve kitapların doğruluğunu onaylayan başka bir kitap var mı?

– Yok

– Gerçekten insanın hayatına rehber etmesine değecek, güvenilir başka bir kitap var mı?
– Yok

– Kuran’ın alternatifi var mı?

– Yok

– İnkarcıların mazereti var mı?

– Yok

Tüm göstergeler en büyük iddiayı ortaya koyan kitabın, aynı zamanda en büyük mucize de olduğunu ispatlamaktadır. Kuran’ın mucizeleri hiç tükenmemekte, her gün yeni bir mucizesi daha açığa çıkmaktadır:

De ki: “Eğer bütün insanlar ve cinler bu Kuran’ın bir benzerini oluşturmak için toplansalar ve bu konuda birbirlerine destek olsalar bile, onun bir ben-zerini meydana getiremezler.

17- İsra Suresi 88

http://www.mucizeler.com/19lar/

 

 


posted in *ANAKAYNAK KUR'AN | 3 Comments

18th Nisan 2009

SAYGI-BARIŞ=>HAK-ADALET=>AHLAK-ERDEM=>SEVGİ-DOSTLUK=>UMUT-SORUMLULUK=>ÖZGÜRLÜK

ALEVİLİK

Ahmed b. Hanbel Hz. Ali radiyellahü anh’tan şunu rivayet etmiştir: Beni Resulüllah sallallahü aleyhi ve sellem çağırdı ve buyurdu ki, ” Sende İsâ’ya benzer bir yön vardır. Yahudiler onu öylesine horlamışlardır ki, anasına iftira bile etmişlerdir. Hırıstiyanlar da öylesine sevmişlerdir ki, onu kendisine layık olmayan bir yere indirmişlerdir.” Hz. Ali şöyle devam etti: Dikkat edin, iki grup, benim hakkımda kendilerini gerçekten mahvedeceklerdir. Birisi sevenlerdir ki, beni bende olmayan şeylerle öveceklerdir. Diğeri de horlayanlardır ki, bana olan kinleri onları bana iftiraya zorlayacaktır. Bakın, ben peygamber değilim. Bana vahiy gelmez. Ama ben gücümün yettiği kadar Allah’ın kitabına ve Resulüllahın sünnetine uygun iş yaparım. Size Allah’a boyun eğmeyi emrettiğim sürece hoşunuza gitse de gitmese de bana boyun eğemek görevinizdir. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, I/160)

Hz. Ali hakkında aşırılık edenler iki gruptur. Biri ona aşırı sevgi besleyenler diğeri de onu aşırı derecede horlayanlardır. Hz. Ali ‘nin ifadesi ile bunların her ikisi de kendilerini mahvetmişlerdir.

 

I- HZ. ALİ’Yİ AŞIRI SEVENLER

Bunlar Hz. Ali ve evladı ile ilgili çeşitli iddialarda bulunmuşlardır.

A- Halifeliğin Yalnız Hz. Ali ve Evladının Hakkı Olması

Bilindiği gibi İslam öncesi Arap yarımadasında halk kabileler halinde yönetiliyordu. Her kabilenin bir reisi vardı. Kabile reisliği babadan oğlu geçerdi. Müslümanların komşuları olan İran, Bizans ve Habeşistan da krallıkla yönetilmekteydi. Krallığın da babadan oğula geçen bir sistem olduğunu biliyoruz. Hz. Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem hem bir peygamber hem de devlet başkanı idi. Hz. Peygamberin hanedanı içinde başkanlığa en yakın kişi şüphesiz Hz. Ali idi. Çünkü o hem amcasının oğlu, hem damadı, hem de bütün hayatını Hz. Peygamber ile birlikte geçirmiş bir şahsiyetti. Kur’an ve Sünneti de çok iyi biliyordu. Bu sebeple insanlardan bir kısmının Hz. Peygamberden sonra onu halife görmek istemeleri normaldi. Hz. Ali’nin halife seçimindeki hoşnutsuzluğunu da böyle bir görüş ve ictihada bağlamak gerekir.

Bugün de insanlar, bunca yaygın propagandaya rağmen hanedanlık düşüncesinden uzaklaştırılamamaktadırlar. Osmanlılar neredeyse bir asra yakındır tarih sahnesinden silinmiş ve saltanata mensup kimseler sürgün edilmiş olmasına rağmen bu gün o hanedandan olan kişilerin söz ve davranışlarını halk ilgi ile izlemektedir. Eğer onlardan birisi siyasete soyunacak olsa eminim ki, kolaylıkla seçimi kazanacaktır. Erdal İNÖNÜ’nün SHP’nin genel başkanı olmasının İNÖNÜ soyadıyla olan ilgisi inkar olunamaz. Aynı şey Menderes ailesi için de söylenebilir. Amerika’da Kennedy ailesinin hala önemli olması silinemeyen bu hanedanlık düşüncesiyle yakından ilgilidir.

Fakat ne Kur’an’da ne de hadis-i şeriflerde devletin şekliyle ilgili emredici bir hüküm vardır. Kur’an egemenliğin Allah’a ait olduğunu ilan eder. Bununla ilgili çok sayıda ayet ve bir de Mülk suresi vardır. Bu surenin ilk ayeti şöyledir :

“Ne yücedir O ki, mülk onun elindedir ve onun her şeye gücü yeter.” (Mülk 67/1)

Mülk kelimesi egemenlik, saltanat ve sahiplik anlamına gelir.[1]

Allah egemenliğine kimseyi ortak etmez. “O Allah ki, göklerin ve yerin egemenligi yalnız onundur. Kendisi için bir çocuk edinmemiştir. Egemenlikte bir ortağı da yoktur. Her şeyi o yaratmış, her birine bir ölçü ve düzen vermiştir.” ( Furkân, 25/2)

İnsanlara egemenliği veren Allah’tır.

“De ki ey egemenliğin sahibi olan Allah’ım ! Sen kime dilersen egemenliği ona verirsin, kimden dilersen egemenliği ondan alırsın. Sen kimi dilersen onu yükseltirsin, kimi dilersen onu da alçaltırsın. İyilik etmek yalnız senin elindedir. Çünkü senin gücün her şeye yeter.” ( Al-i İmrân, 3/26)

Allah Teâlâ insanları değerli yarattığını ve bir çok şeyi onların emrine verdiğini beyan etmektedir. “Adem oğullarına gerçekten çok değer verdik. Onları karada ve denizde taşıdık ve güzel şeylerle rızıklandırdık. Yarattıklarımızın bir çoğundan da üstün kıldık.” (İsra, 17/70)

İnsanların en değerli olanının kim olduğunu da Allah Teâlâ açıklamıştır :

“Ey insanlar, biz sizi bir erkekle bir dişiden yarattık. Bir birinizle tanışasınız diye sizi milletlere ve kabilelere ayırdık. Allah katında en değerli olanınız takvâsı en iyi olanınızdır.” (Hucurât, 49/13)

Bir çokları da bu ayetlere bakarak hanedanlığın önemli olmadığı kanaatine varabilir.

Hz. Ali’yi halifelik makamına daha layık görmenin yadırganacak bir tarafı yoktur. Ama bunu normal bir görüş farklılığı görmeyip Hz. Ali’nin de bizzat biat ettiği halifeleri zalim ve gasıp saymak bir aşırılıktır. Halbuki, Hz. Ali’nin bu zatlarla ilgili güzel sözleri vardır.

Buhârî’nin rivayetine göre Muhammed b. el-Hanefiyye diyor ki, babama (Hz. Ali kerremellahü veche’ye) sordum : Resulüllah sallallahü aleyhi ve sellemden sonra insanlarin en üstünü kimdir ? Dedi ki, ” Ebubekr’dir. Ondan sonra kimdir, dedim. Dedi ki, Ömer’dir. Bundan sonrakinin Osman olduğunu söylemesinden korkarak dedim ki, “Sonra da sensin.” Dedi ki, “Ben başka değil, sadece müslümanlardan biriyim.” (Buhârî, Fedâil’üs-Sahabe, 5)

Bilindiği gibi bugün Şia, Hz. Ali’nin halifeliğini bir iman meselesi saymaktadır. Onlara göre imanın şartlarından biri de Hz. Ali’nin ve soyundan gelenlerin Hz. Peygamberden sonra halife olduklarına inanmaktır.[2] Ezan okurken “Eşhedü enne Aliyye veliyyullah” demeleri bu inanç esasını ilan etmekten başka bir şey değildir.

 

 

B- İmamın Masum Olması

Yalnızca Hz. Ali ve soyundan gelenlerin halife olabilmesi ve onun dışındakilerin böyle bir yetkiye sahip olamamaları inancı insanları bir başka aşırılığa sürüklemiştir. Bu aşırılık Hz. Ali ve soyundan gelen imamların masum olmaları inancıdır. Çünkü halifeliğin bunların hakkı olması için başkalarından farklılandırılmalarına ihtiyaç duyulmaktadır. Aşağıdaki ifadeler bugün İran’da yaygın olan Şia’nın inancıdır:

İmamın da peygamber gibi içte, dışta, görünürde, gizlilikte, bütün kötü ve pis şeylerden, doğumundan vefatına dek masum (HATASIZ-GÜNAHSIZ) olduğuna inanıyoruz. İmam, imametten önce, sonra, soy-boy şerefi bakımından en yüce ve temiz kişi olup her türlü kötülükten, suçtan, yanılmadan, yanlış iş görmeden, unutmadan ve her türlü aşağılık şeylerden masumdur.” [3]

İmamlar için gösterilen bu özellikler Hz. Peygamberde yoktur. Çünkü onun yanılıp hata ettiğine dair Kur’an-ı Kerim’in açık ifadeleri vardır.

Peygamberimiz vahiy gelmeyince Ashab ile istişarelerde bulunurdu. Bu istişarelerde yanlış kararlara vardığı da olurdu.

Hz. Ömer radiyellahu anh anlatıyor : Bedir savaşında esirler alınınca Hz. Peygamber (s.a.v.) Hz. Ebû Bekr ve Ömer’e “Bu esirlerle ilgili görüşünüz nedir?” diye sordu. Hz. Ebû Bekr dedi ki “Ey Allah’ın nebisi, bunlar amcaoğullarımız ve soydaşlarımızdır. Onlardan fidye almanı uygun görüyorum; böylece kafirlere karşı güçlenmiş oluruz. Belki Allah ilerisinde onlara müslüman olmayı nasibeder.”

Hz. Peygamber (s.a.v.) “Senin görüşün nedir Hattaboğlu?” diye sordu. Dedim ki, “Hayır, vallahi ya Resulallah, ben Ebû Bekr’in görüşüne katılmıyorum; benim görüşüm şudur: İzin ver onların boyunlarını vuralım. Akîl’i (kardeşi) Ali’ye bırak boynunu vursun, şu akrabamı da bana bırak boynunu vurayım. Çünkü bunlar küfrün liderleri ve ileri gelenleridir.”

Hz.Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Ebû Bekr’in görüşünü benimsedi, benim görüşümü benimsemedi. Ertesi gün geldim birde gördüm ki Hz. Peygamber sallallahü aleyhi ve sellem ile Ebû Bekr oturmuş ağlıyorlar. Dedim ki, “Ya Resulallah, söylesene, sen ve arkadaşın niçin ağlıyorsunuz? Eğer ağlamaya değer görürsem ben de ağlarım, ağlamaya değer görmezsem sizinle ağlar gibi gözükürüm.” Hz. Peygamber sallallahü aleyhi ve sellem buyurdu ki; “Arkadaşlarının esirlerden fidye alınması yolunda bana sundukları görüşe ağlıyorum. Çünkü onlara azabın şu ağaçtan daha yakın bir şekilde geldiği bana gösterildi. Allahü Teâlâ şu ayeti indirdi: “Yeryüzünde düşmanını ezmedikçe hiçbir Peygamber’in esirler alması doğru olmaz. Siz geçici dünya malını istiyorsunuz. Halbuki, Allah öbür dünyayı diliyor. Allah güçlüdür, hakîmdir. Eğer daha önceden Allah tarafından verilmiş bir hüküm olmasaydı aldıklarınızdan ötürü size büyük azab dokunurdu.” (Enfal 8/67,68)[4]

Demek ki, olayların arkasındaki gerçeği Hz. Peygamber de Hz. Ebubekr de görememiştir. Çünkü bunların her ikisi de insandır ve faziletli olmaları yanılmalarına mani olmaz. Ancak şu var ki, Cenab-ı hak Hz. Peygamberin yanıldığı hususları ona yaptığı vahiyle düzeltir ve ondan bize düzeltilmiş olarak intikal eder.

Ne kadar üstün bilgiye ve fazilete sahip olursa olsun herkesin yanılabileceği düşüncesi Kitap ve Sünnette açıkca belirtilenler dışındaki her görüşün tenkide tabi tutulmasına yol açmış ve İslam’da ihtilaflı her meselenin daima kitap ve sünnet ışığında çözülmesine sebep olmuştur.

 

 

C- İmamın Sıfatları ve Bilgisi

İmam hayali bir şahsiyet haline getirildikten sonra onun için çok şeyler söylenmeye başlamıştır. İşte İrandaki şiilerin imamla ilgili inançlarından bir bölüm daha:

İmamın ilahi hükümlere, ilahî marifete, bütün bilgilere sahip olması peygamber yahut kendisinden önceki imam vasıtasıyladır. Yepyeni şey hakkında da imam, Allah Teâlânın ona ihsan ettiği kudsi kuvvetle, ilham yoluyla gereği gibi hükmeder, o şeyi künhüyle anlar, bilir. Bir şeye yönelirse, onu bilmek dilerse o şey hakkında ancak gerçeği bilir, yanılmaz, şüpheye düşmez; bu hususta akli delillere, yahut belletenlerin belletmesine ihtiyaç yoktur; bilgisi iktiza edince daha da derinleşir, daha da ziyadeleşir ve bu yüzdendir ki Resul-i Ekrem’e, ” Rabbim bilgimi ziyade et.” demesi emir buyurulmuştur.” “

“…. İmam herhangi bir şeyi bilmek dilerse o işin bütün gerçeği tozdan pasdan arınmış, yapımı güzel bir aynaya, karşısındaki şeyler, nasıl akseder, olduğu gibi görünürse İmamın gönlüne de böyle akseder, görünür. “

“….. Hiç biri bir muallime gitmemiş, bir mürebbiden bir şey öğrenmemiştir; hatta okumayı, yazmayı bile talim yoluyla elde ettiklerine dair bir rivayet mevcut değildir. Hiç biri, bir hocadan ders görmemiş, hiç biri bir mektebe, bir medreseye gitmemiştir. Böyle olduğu halde kendilerine bir şey sorulunca ona derhal ve en doğru cevabı vermedeler, dillerine, bilmiyorum sözü gelmediği gibi cevap vermek için düşünmeleri, yahut cevabı bir müddet sonraya tehirleri de vaki değildir…”[5]

Bu özellikler de Hz. Peygamberde bulunmayan özelliklerdir. Çünkü bunlar onu beşer olmaktan çıkarır. İnsanların bir kısmı Hz. Peygamberde bir insan üstülük görmek istemişler, sıradan bir insanın peygamber olamayacağını zannetmişlerdi. Kur’an-ı Kerim bu durumu şöyle bildirmektedir.

” Dediler ki, yerden bize bir pınar fışkırtmadıkça sana inanacak değiliz. veya senin hurma bahçen ve üzüm bağın olur, arasından gürül gürül ırmaklar akıtırsın. Yahut kuruntusunu ettiğin gibi gökyüzünü üstümüze parça parça düşürür veya Allah ile melekleri karşımıza getirirsin. Yahut ta senin altından bir evin olur veya göğe çıkarsın. Bize okuyacağımız bir kitap getirmedikçe göğe çıktığına da inanacak değiliz ya. Deki, Rabbımı tenzih ederim. Ben Allah’ın elçi olarak gönderdiği bir beşerden başka neyim ki ? Zaten karşılarına doğru yol çıkınca insanları ona inanmaktan alıkoyan sadece onların şu sözleridir : Allah elçi olarak bir beşeri mi gönderir?” (İsrâ 17/90-94)

Hırıstiyanlar, Hz. İsa’ya olan aşırı bağlılıklarnıdan dolayı onu Allah’ın oğlu kabul etmişler, Tanrının Hz. İsa’nın şahsında insan kılığına büründüğünü söylemişlerdir.

Hz. Peygamberin beşer olma özelliğini ilk müminler çok iyi kavradıkları için vahiy gelmeyen konularda ona itiraz ediyor ve karşı görüşlerini belirtiyorlardı. Meselâ bunlardan biri Bedir savaşında olmuştur. Hz. Peygamber ordusunu akşam üzeri, Bedir sularından Medine’ye en yakın olanının başına kondurmuştu. Burada el-Habbâb b. el-Münzir bir askeri uzman olarak kalktı ve dedi ki, ” Ya Resulellah ! Bu karargaha baksana, buraya seni Allah mı kondurdu. Buradan ileri veya geri gitmeye hakkımız yok mudur ? Yoksa bu bir görüş, bir strateji, bir harp hilesi midir ? Hz. Peygamber buyurdu ki, ” Bu bir görüş, bir strateji ve harp hilesidir.” Dedi ki, Ya Resulellah burası uygun bir yer değildir. Orduyu kaldır, Kureyş’e en yakın kuyunun başına gidip konaklayalım. Gerideki kuyuların içini tahrip edelim. Sonra bir havuz yapıp içini su dolduralım. Sonra onlarla savaşalım. Biz su içeriz, onlar içemezler. ” Peygamberimiz buyurdu ki, ” Doğru bir görüş belirttin.”[6]

 

 

D- İmamlara İtaat

İmamlara kayıtsız şartsız itaat edilmesi ön görülmektedir. Bu konuda da İran şiilerinin inançlarından nakilde bulunalım :

Onların buyrukları Allah Teâlâ’nın buyruklarıdır. Nehiyleri onun nehyidir. Onlara itaat, Allah’a itaattır. Onlara isyan Allah’a isyandır. Onları seven Allah’ı sever. Onlara düşman olan Allah’a da düşman olur… “[7]

Hırıstiyanlar Hz. İsa’daki uluhiyet ruhunun papaya, papaza, kardinale ve rahibe geçtiğine inanmaktadırlar. Bunların Allah’tan ilham aldıkları ve asla yanılmayacakları kabul edilmekte ve onlara kayıtsız şartsız itaat edilmesi istenmektedir. Bu bir aşırılıktır.

Hz. Ali ve evladına karşı da aşırı davranıldığı görülmektedir. Halifeler yani imamlar, yeryüzünde Allah’ın bir memurudurlar. Uyacakları talimatı da Hz. Peygamber getirmiştir. Bu da Kur’an-ı Kerim ve Hz. Peygamberin söz ve uygulamalarıdır.

Allah Teâlâ hazretleri şöyle buyuruyor : “Ey inananlar ! Allah’a boyun eğin, onun Elçisine ve sizden olan yetkililere boyun eğin. Allah’a ve ahiret gününe inanıyorsanız, bir konu üzerinde anlaşamayınca onu hemen Allah’a ve Elçisine bırakırsınız. Bu hem hayırlı, hem de sonucu daha güzel bir tutumdur.” ( Nisa 4/59)

Ayeti Arapçadaki dizilişine göre tercüme edecek olursak şöyle dememiz gerekir : ” Ey inananlar! Allah’a boyun eğin, onun Elçisine boyun eğin, sizden olan yetkililere de…” Burada, yetkililere boyun eğme emri, Allah’ın elçisine boyun eğme emrine bağlantılı olarak verilmiştir.

Peygamberlere kayıtsız şartsız boyun eğilir. Ama bundan, yetkililerimize de kayıtsız şartsız boyun eğmemiz gerektiği anlaşılamaz. Çünkü peygamberlerin hiç bir konuda Allah’a isyan etmeyeceğini biliyoruz. Ama yetkililerimiz bir peygamber gibi günahsız olamazlar. Bir hadis-i şerifte şöyle buyuruluyor : “Yaratıcıya ısyan olan yerde yaratılmışa boyun eğilmez.” (Müslim, imaret 39; Ebû Davud,cihad 87) Bir diğer hadis-i şerifte de şöyle buyuruluyor : ” Boyun eğme sadece marufta olur.” (Buharî, ahkâm 4, Müslim, imaret 39-40) Maruf, Kur’an’a, sünnete ve geleneğe uygun şey demektir. Bu sebeple yetkilinin islam yasalarına aykırı emri kişiyi sorumluluktan kurtaramaz.

Ali b. Ebî Talib radiyellahü anh şöyle demiştir : “İmamın görevi Allah’ın indirdiği ile hükmetmek ve emaneti yerine getirmektir. Böyle yaparsa vatandaşların onu dinlemesi ve ona boyun eğmesi gerekir. “[8]

Halifeye kayıtsız şartsız boyun eğmenin bir inanç haline gelmesi bu konuda denetim görevinin tamamen ortadan kalkması demek olur.

 

 

E- Ric’at İnancı

İmamların ölümlerini kabul etmek istemedikleri için bazı aleviler ric’ata veya ruh göçüne inanmışlardır.

İran şiilerinin ric’ata inanır. Bunu şöyle açıklarlar :

İmamiyenin, Ehl-i beytten gelen rivayetlere göre, Allah Teâlâ’nın ölenlerin bir bölümünü öldükleri surette dünyaya getireceğine, böylece de bir bölüğün yüceltileceğine, bir bölüğünün alçaltılacağına, gerçeklerin haklı olduklarının, zalimlerin haksız bulunduklarının meydana çıkacağına inançları vardır.”

“Dünyaya döndürülecek kişiler imanda en üstün olanlarla fesadda en aşağı derecede blunanlardır..” [9]

 

F- Takiyye İnancı

Bu inanç şöyle açıklanmaktadır :

Takiyye, bir toplumdan yahut birinden çeşitli suretlerde korunmak, mensub olduğu zümreyi o zümrenin malını canını, inancını zarardan emin etmektir. Bu, kendilerinden ve kendilerine uyanlardan zararı uzaklaştırmak, canlarını korumak, müslümanların düzeninini ve birliklerini sağlamak için Ehl-i beytin şiarıdır. [10]

Takiyyenin sebep olduğu aşırılıklar :

Hz. Ali’nin 30 sene takiyye yaptığı, düşman olduğu halde dost göründüğü iddia ediliyor. Bu onun haşa, hilekar, iki yüzlü ve münafık tipli olduğu kanaatini vermez mi ?

Diğer taraftan Hz. Ali’nin ve ehl-i beytin dışında olanlar, onlara düşman oldukları halde iki yüzlülükle onlara dost görünmüş olmazlar mı? Sonuçta Resulüllah’ın bütün ashabı münafık ve iki yüzlü içi başka, dışı başka kişiler durumuna düşmezç mi? O zaman Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem kendi ashabını iki yüzlü bir şekilde yetiştirmiş demektir. Halbu ki, Allahü Teâlâ hazretleri bu konuda şöyle buyuruyor :

” Muhammed Allah’ın elçisidir. Kendisiyle birlikte olanlar kafirlere karşı sert, birbirlerine karşı ince kalplidirler. Onları rükuda ve secdede görürüsün. Allah’ın bir lutfunu ve bir rızasını ararlar. Yüzlerinde secde izinden nişanları vardır. Bu, onların Tevrattaki özelliğidir. İncil’deki özellikleri de şöyledir : Onlar filizini çıkarmış, onu güçlendirmiş, kalınlaştırmış ve sapı üzerine dimdik duran bir ekine benzerler. Bu, ekincileri sevindirir. Bütün bunlar, onlar karşısında kafirler öfklensin diyedir. Allah, o kafirlerin içinden inanıp ve iyi işler yapanlara da hem bağış, hem de büyük bir ödül vadetmiştir. ” (Fetih 48/29)

 

 

II- HZ. ALİ’Yİ AŞIRI HORLAYANLAR

Hz. Ali’yi aşırı horlayanların başında Haricîler gelir. Bunlar başlangıçta Hz. Ali taraftarı iken Hz. Ali ile Muaviye arasında çıkan Sıffîn savaşında Muaviye, kaçmaya yeltendiği bir sırada bu zor durumdan kurtulmak için hakem tayini düşüncesini ortaya attı. Muaviye’nin ordusu, Kur’an-ı Kerim’i havaya kaldırdılar. Fakat Hz. Ali savaşa devamda kararlıydı. Daha sonra haricî adını alan bir grup önce Hz. Ali’yi hakem tayinine ve bilirli bir hakemi kabul etmeye zorladıkları halde daha sonra hakeme baş vurmayı büyük bir günah saydılar. Hz. Ali’nin, işlemiş olduğu bu günahtan dolayı tevbe etmesini istediler. Çünkü onlara göre Hz. Ali hakeme başvurmakla küfre girmişti. Nitekim kendileri de bu sebeple kafir olduklarını ve tevbe ederek yeniden islama girdiklerini sanıyorlardı. Haricilerden bir kısmı Hz. Ali’ye tabi olanları da müşriklikle suçluyorlardı. [11]

 

 

SONUÇ

İnsanlar Allah’ın kulu, Allah da insanların Rabbidir.

Kul kelimesinin arapçası abd’dır. Kul ve köle anlamına gelir. Rab kelimesinin türkçesi de sahip demektir. Günümüz Arapçasında rabb kelimesi Bu anlamda kullanılmaktadır. Mesela kapital sahibine rabb’ül-mâl denir. İslam hukuku ile ilgili kitaplarda bu terim vardır. Köle efendisine “Rabbim” diye hitabeder. Hz. Yusuf’un, kardeşleri tarafından kuyuya atılmasından sonra Mısır hükümdarına köle olarak satıldığını biliyoruz. Hükümdarın karısı Hz. Yusuf ile ilişkiye girmek istediği zaman o Allah’a sığınmış ve kadının kocası için şöyle demişti : “O benim Rabbimdir, beni çok iyi barındırmıştır.” (Yusuf 12/23)

Abd ve Rab kelimeleri kişi ile Allah arasındaki ilişkileri belirleme hususunda gözümüzün önüne bir örnek getirmektedir. Efendi ve köleyi düşünelim. Efendi kölesi üzerinde tam bir egemenliğe sahiptir. Köle, efendisine kayıtsız şartsız boyun eğemek zorundadır. Onun malı üzerinde de şahsı üzerinde de bir yetkisi yoktur. O ancak efendisinin verdiği yetkiyi kullanabilir. Baba oğul ilişkisi ise farklıdır. Oğul babasının varisi, mülkünde az çok söz sahibi ve kendiliğinden bazı şeyleri yapmaya yetkilidir. İşte Allah ile kul arasındaki ilişki bir baba oğul ilişkisi değil, köle ve efendi ilişkisi gibidir. Allah’ın yetki vermediği bir konuda hiç kimse kendini yetkili sayamaz. Tek yetki kaynağı Allah Teâlâdır. Hz. Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem de onun kuludur. Kelime-i şehadet getirirken Hz. Peygamberin Allah’ın kulu olduğunu öncelikle vurgular sonra onun elçisi olduğuna inandığımızı söyleriz.

İnsanlar hep bu noktada yanılırlar. Allah’ın hiç kimseye vermediği yetkiyi kendi kuruntularına göre bazılarına tanır, onları Allah’ın egemenliğine ortak ederler. Hırıstiyanlar, Hz. İsa’ya Allah’ın oğlu demiş ve onu tanrılaştırmışlardır. Yahudiler, kendileri için Allah’ın oğulları ve sevgilileri diyerek[12] zaman zaman Tevratı değiştirmekte, Allah’a ait olan yetkileri her defasında daraltmaktadırlar. Kimileri melekleri Allah’ın kızları sanmış, kimileri ise bir kısım velilere tasarruf yetkisi tanıyarak insanları onlar arasında paylaştırmışlardır. Bazıları da kendilerini Allah’ın bir temsilcisi sayar, kendilerine gösterilen saygının aslında Allah’a gösterilmiş olacağını söyler ve insanları Allah’a ait olan egemenlik konusunda yanıltırlar. Bu iddiaların hepsi de delilsiz olduğu için birer sapıklıktan başka bir şey olmaz. Bazıları da Allah’ın bazı kişilerin kılığına girdiğini ileri sürmüşler ve bu yolla sevdikleri bir kısım kişilere kutsallık vermeye çalışmışlardır. Bugün bir kısım aleviler arasında telaffuz edilen Ali sırrı bu anlamı çağrıştırmaktadır. Bunlardan hiç birinin bir belgesi yoktur. Allah’ın egemenliğini daraltma çabaları Kur’an-ı kerimde şirk olarak tanımlanmış ve bu, bağışlanmaz bir suç sayılmıştır. ” Allah kendisine ortak koşulmasını hiçbir şekilde bağışlamaz. Bunun dışındakini, dilediği kimse için bağışlar. Kim Allah’a ortak koşarsa gerçekten pek büyük bir günah uydurmuş olur.” (Nisa 4/48)

İnsanların Kur’an-ı Kerim karşısındaki tutumları farklıdır. Bazıları içtenlikle Kur’an’a uymak ister, bu yolda elinden geleni esirgemez; malını, canını ve her şeyini feda etmekten zevk duyar. Bazıları da Kur’an’ı kendine uydurmak ister. Müteşabih ayetlere bel bağlayarak arzusuna uygun yorumlar çıkarmaya çalışır.

“Sana vahyettiğimiz Kitap gerçeğin ta kendisidir. Kendinden öncekileri de doğrulamaktadır. Allah kullarından, kesinkes haberdardır ve onları görmektedir.

Sonra bu Kitab’ı kullarımız içinden seçtiklerimize bıraktık. Onlardan kimi kendini yanlışa sürükler, kimi orta yolu tutturur., kimi de Allah’ın izniyle hayırlarda öne geçmek için yarışır. İşte faziletin büyüğü budur.” (Fatır35/31-32)

” Sana Kitab’ı indiren odur. Onun bir kısım ayetleri (muhkem) açık anlamlıdır. Bunlar Kitab’ın temelidir. Diğerleri de , bir çok anlama çekilebilen ayetlerdir. İşte yüreklerinde yamukluk olan kimseler, fitne çıkarmak ve ayetleri kendilerine göre yorumlayabilmek için bir çok anlama çekilebilen (müteşabih) ayetlere bel bağlarlar. Oysaki o ayetlerin yorumlanmasını Allah’tan başkası bilmez. İlimde derinleşmiş olanlar ise şöyle derler : «Biz bu Kitab’a inandık, hepsi de Rabbımızın katından gelmedir.”» Bunu ancak sağduyu sahipleri anlayabilir.” (Al-i İmrân 3/7)

Hz. Ali ile ilgili tartışmaların çoğu Hz. Ali’nin kabul edebileceği tartışmalar değildir. Madem onu Hz. Peygamber Hz.İsa’ya benzetmiş konuyu Hz. İsa ile ilgili bir ayetle bitirelim :

“Allah şöyle demişti : « Ey Meryem oğlu İsa, insanlara Allah’ı bırakın da beni ve anamı iki tanrı edinin diyen sen misin ?» Demişti ki, «Haşa, sen yücesin, hakkım olmayan bir sözü söylemek bana yakışmaz. Eğer onu söylemişsem elbette bilirsin. Sen bende olanı bilirsin ama ben sende olanı bilmem. Çünkü gizlileri bilen yalnız sensin.»

“Sen bana ne emrettiysen ben onlara yalnız onu söyledim. Benim de rabbım, sizin de rabbınız olan Allah’a kuluk edin dedim. İçlerinde bulunduğum sürece onları gözetiyordum. Beni vefat ettirince artık onlar üzerine denetleyici yalnız sen oldun. Sen her şeyi görüp gözetirsin.” (Mâide 5/116-ll7)

[1]- İbn Manzûr, Lisan’ül-Arab, Beyrut c. l0 s. 492.

[2]- Muhammed Rıza’l-Muzaffer, Akâid’ül-İmâmiyye (Abdülbakî GÖLLPINARLI tarafından Şia İnançları adıyla tercüme ve neşredilmiştir. )İst. l978, s.50.

[3]- Muhammed Rıza el-Muzaffer, a.g.e. s. 51.

[4]- Müslim, Cihad, 58.

[5]- Muhammed Rıza el-Muzaffer, a.g.e. s. 52-53.

[6]-

[7]- Muhammed Rıza el-Muzaffer, a.g.e. s. 54.

[8]- Fahrüddin er- Râzî, ete-Tefsîr’ül-Kebîr, Dar’üt-tıbaat’il-âmire, c. III, s. 357.

[9]- Muhammed Rıza el-Muzaffer, a.g.e. s. 63-66.

[10]- Muhammed Rıza el-Muzaffer, a.g.e. s. 67.

[11]- Muhammed Ebû Zehra, İslamda Siyasî ve İtikâdî Mezhepler Tarihi ( Tercüme Hasan Karakaya ve Kerim Aytekin.)İstanbul, s. 71 vd.

[12]- Maide Suresi 5/l8 (Prof.Abdülaziz Bayındır)

http://www.suleymaniyevakfi.org/modules/tutorials/index.php?op=viewtutorial&tid=32

posted in MEZHEPLER-ANLAYIŞLAR | 0 Comments

3rd Nisan 2009

SAYGI-BARIŞ=>HAK-ADALET=>AHLAK-ERDEM=>SEVGİ-DOSTLUK=>UMUT-SORUMLULUK=>ÖZGÜRLÜK

Yeni sınıfın ideolojisi: Kariyerizm ve Konformizm

 

 

Eskiden emperyalizm, komünizm, siyonizm, faşizm vs. vardı.

Artık bunlardan bahsetmek “ideolojik takılmak” oluyor.

Şimdi yükselen trend veya yeni sınıfın ideolojisi: Kariyerizm ve Konformizm!

Sağcı, solcu, İslamcı, liberal, Kürtçü, Türkçü, Atatürkçü fark etmiyor. Bu yeni “izm” değil dört eğilimi; bütün eğilimleri, grupları, fraksiyonları tek bir bayrak altında birleştiriyor.

Sloganı şu: Dünyanın bütün ‘bir yere gelmek’ isteyenleri! Birleşin!

Felsefesi de şöyle: İhale kap, köşeyi dön, malı götür. Bir baş ol; istersen soğan başı!

Tarihsel diyalektiği de şöyle kuruluyor: 20’sinde radikal, 30’unda realist, 40’ında hümanist, 50’sinde hortumcu olunur. Hayatın diyalektik akışı hortumculuğa doğru zorunlu bir süreç takip eder.

Ortak özellikleri de şunlar: Paraya taparlar, kariyeri yüceltirler, konfora bayılırlar. Komünizm, sosyalizm, İslam, liberalizm, Türklük, Kürtlük, Atatürkçülük vs. “bir yere gelmek” için sadece bir araçtır. Önemli olan bir yere gelmek, soğan başı da olsan bir baş olmak, odun da olsan aday olabilmektir. Bir yere gelince, bir baş olunca her şey biter.

Solcuysan “emperyalizm, proletarya, sermaye” vs., sağcıysan “Türk-İslam davası, İ’lay-i Kelimetulah” vs., İslamcıysan “Allah, kitap, peygamber” söylemlerini terk edersin. Yeni pozisyonda artık bunlar gayet “ideolojik” kaçan şeylerdir. Yeni sınıfın argümanlarını benimsersin. “Küreselleşen dünyada…” diye cümleler kurarsın. Dünyaya ayak uydurmaktan, değişmekten, gömlek çıkarmaktan filan bahsedersin. Mücahit/müşahit/müteahhit “zorunlu” süreçlerinden geçerek en sonunda her şeye müsait hale gelirsin. “İdeolojik” konuşmaz, boyuna “hizmet”ten bahseder, sessizce “ihale” götürürsün.

“Yenilenmek” gibi alemin ruhu olan asil bir çabayı, kartalın yaşamını uzatmak için tırnaklarını sökmesi gibi “zorlayıcı bir içkinle” değil; kariyer ve konfor gibi gayet bencil ve aşağılık bir amaç için kullanırsın. Tırnakların hala yerinde durduğu için aslında bu yenilenme filan da değildir…

Kariyeri ve konforu bir tür “nirvana” olarak görürsün. Buna kitlenmiş bir zihin için “satış” gayet kolaydır. Anında tornistan hiç de zor almaz. Fena fi’l-kariyer ve fena fi’l-konfor en büyük manevi hazzın olur. Ona ulaştın mı artık varlık nihayete erer; bütün söylemlerin, ihtirasların, kavgaların sükuna erer. İyice yumuşar, yavşar, mayışır ve alemi seyre dalarsın…

Peki, nice koç yiğidi yavşatan, öleni öldürüp kalan sağları kendine meftun eden bu “aşufte” (kariyerizm/konformizm) ne menem bir şeydir? Gücünü nereden almaktadır? Dahası bunun bir panzehiri olmalı, ama ne?

***

“Kariyer” Latince carrus (yük arabası) sözcüğünden geliyor. İtalyanlar carriara (araba yolu), carro (araba) diyorlar. Fransızca’da ise carriere (güzergah, tutulan yol, meslek) anlamında kullanılıyor. Türkçe’deki kargo da bu kökten… Demek ki kariyer, “bir yere gelebilmek” için yapılan yolculuk oluyor. Kariyerist de bu yolda giden kişi. “Kariyeri yok” dediğinizde “bir yere gelmek için yola çıkmamış” demiş oluyorsunuz. “Kariyer hesapları” da bir yere gelebilmek için dolap çevirmek, ölçüp biçmek demek oluyor…

“Konfor” ise Latince fors (güç, kuvvet) kökünden geliyor. Fransızca’da conforter (teselli, rahatlama, rahatlık) olarak kullanılıyor. Bu durumda conformisme genel kurala uyma eğilimi, se conformare de aynı biçimi alma demek oluyor. Türkçe’de kullandığımız fors, form, format, de-form, re-form kelimeleri de bu kökten… Demek ki konformizm iddialarından vazgeçerek genel forma uyma, girdiği kabın biçimini alma ve bunun için “fors’a” ulaşma ve rahatlama demek oluyor.

Şu halde kariyerizmin ve konformizmin nihai hedefi işte bu “fors’a” ulaşabilmek için yol katetmek, ulaşınca da girdiği kabın (fors/form) biçimini almak ve bu fors/form ile rahatlamak, bolluk, refah ve konfor içinde bir hayat sürmek demektir…

Öyle ki hiçbir şey bunun önüne geçemez. Hiçbir şey bundan daha değerli olamaz. Hayat kariyer ve konfordan ibarettir. Hayatta en hakiki mürşit bir yere gelmek (kariyerizm) ve girdiği kabın biçimini almak (konformizm) şeklinde ifade edilen “yüce değerler”dir. Bu nedenledir ki, bütün o eski “izm”ler buna ulaşabilmek için birer araç olmaktan öte bir anlam ifade etmezler.

İşte buna yeni sınıfın ideolojisi: Kariyerizm ve Konformizm diyoruz…

***

Kanımca, bu, değil Müslümanlığın, insanlığın baş belası bir hastalıktır. Yeni bir dünyanın kurulması için ortayı çıkan bütün dinler ve devrimler, acılar ve ızdıraplar içinde doğmalarına rağmen işte bu kariyerizme ve konformizme yenilmişler ve bu devran hep böyle sürüp gitmiştir.

Ben bu zehirin daha çok “dinin afyon yüzünden” gelse de, paradoksal biçimde panzehirinin de yine aynı yerden ve fakat “dinin vicdan yüzünden” geleceğini düşünmekteyim.

Bu nedenle “gerçek hayat kitabına” bu açıdan bakmakta fayda var.

***

Kur’an’da kariyerizm ve konformizme tekabül edebilecek kavramın ne olduğuna baktığımızda bunun “mele’” ve “mütref” olduğunu görüyoruz.

Sözcüklerin dilsel analizine dikkat edin aradaki benzerliğe hayret edeceksiniz.

Mele’” Arapça’da kök olarak 1- Bir şeyi doldurmak 2- Yola girmek, yolda yürümek demek. Dolmak (imtila’), dolmuş, dolu, tombul, etine dolgun (mumteli’) birinci, koşmak, hızla yürümek (melv), genleşmek, genişlemek (muluv) ikinci anlamdan gelir… Bu durumda mele’, kendini dolu hale getirmek için yola giren, yolda yürüyen, bunun için bir makam ve mevkiye gelmeyi ve orada olmayı amaç edinen demek olur. Yukarıdaki “kariyer” ile aynı manayı çağrıştırır. Bir toplumun kariyer sahipleri, makam ve mevkileri dolduranları, bir yere gelmişleri, önde gelen yönetici takımı (cebini doldurmuşları, doymuşları, şişmişleri) demektir; “Sihirbazlar Firavun’a geldi ve ‘Eğer yenersek büyük bir ödül var değil mi’ dediler. Firavun ‘Gayet tabi en iyi mevkilere geleceksiniz’ dedi.” (A’raf; 113-114)…

“Mütref” de Arapça’da “Bolluk içinde olan, şımarmış” demek. Bitkinin taze ve sulu olması, bolluk ve nimet içinde olmak, şımarmak (teref), bolluğa kavuşturmak, şımartmak, nazlatmak (itrâf), şımartmak, nazlatmak (tetrîf), konfor içinde olmak, nimetler içinde yüzmek (teterrûf), konfor, rahatlık, lüks, şımarıklık (teref) kelimeleri de bu kökten… Demek ki mütref bir toplumun rahatlık ve konfordan şımarmış, “fors” sahipleri demektir… Bu durumda Kur’an’da sık sık geçen mele-i mütref bir toplumun kariyerist ve konformist ileri gelen takımı demek oluyor. Bunlar Firavun’un sihirbazları gibi hep “Bize ne var” ona bakarlar. En büyük amaçları “en iyi mevkilere gelmek” tir. Bunun için yapamayacakları şey, atamayacakları takla yoktur. Öyle ki asayı yılana çevirir, olanı başka türlü gösterebilirler. “Bir yere gelmek” için biçimini alamayacakları kap, bürünemeyecekleri renk yoktur; yeter ki fiyatta anlaşılsın. Yani makamlar şahane gerisi bahanedir…

Demek ki kariyerist (mele’) ve konformist (mütref) her toplumda görülen kadim bir tipolojidir. Her tür ideolojik guruptan devşirilmeleri mümkündür. Zamanla “dünyayı değiştirmek” ve “yeni bir dünya kurmak” iddialarından vazgeçen ve “girdiği kabın biçimini alan” her tufeyliyi (başkasından geçineni, paraziti, asalağı) ifade eder.

***

Peki, bunun panzehiri var mıdır?

Vardır.

Şimdilerde dönüp bakanı olmasa da, İslam kültüründen gelenler için söylüyorum, unutulmuş/terkedilmiş (mehcur bırakılmış) bir kavramın bunun panzehiri olduğunu görüyoruz: Zühd!

Şu halde nedir zühd?

“Zühd” Arapça’da yüz çevirmek, önem vermemek demek. Vazgeçirmek (tezhîd), sofu, zahit (zâhid) kelimeleri bu kökten… Neye önem vermemek? Ne olursa olsun bir yere gelme hırsına (kariyerizme), rahatlık ve lüks uğruna girdiği her kabın biçimini alma fırdöndülüğüne (konformizme) önem vermemek, bunlardan yüz çevirmek…

“Sofu” aslında bu demek… Yarım saatte abdest alan, bir saatte namaz kılan, kırk kez hacca giden değil. Dünyadan el etek çeken, sefalet içinde yaşayan hiç değil.

Ali Şeriati’nin “devrimci zahidlik” dediği şeyden bahsediyorum.

Devrimci zahitlik şunu der; “dünyanın başına dünyada gözü olmayanlar geçmelidir!”

Mistik zahitlikten bahsetmiyoruz.

Kur’an’da dünyanın yerilmesi ile ilgili ayetler, dünyayı kötülemek için değil; yeryüzünün/ülkelerin önderleri yapılması istenen ezilenlerin (mustazafların) gözünün ve gönlünün mal mülk hırsına kaymaması içindir. Böylece dünyanın/ülkelerin başına dünyada (malda, mülkte, zenginlikte) gözü olmayanlar geçmiş olacaktır. Aksi halde ciğer kediye teslim edilmiş olacaktır ki bu yeryüzünün/ülkelerin başına gelebilecek en büyük felakettir…

***

“Devrimci zahitlik”, Kur’an’da çok yerde ele alınır ama en çapıcı olanı Hadid suresindekidir.

Bakın nasıl.

“Biliniz ki dünya hayatı bir oyun, eğlence, süs, aranızda övünme, güç ve zenginlik yarışından ibarettir. Yağmuru düşünün… Bitirdiği ot çiftçileri imrendirip heyecanlandırır. Bir de görürsün ki sararıp solmuş sonra da çerçöp olmuş! Ahirette ise ya şiddetli bir azap, ya da bir bağışlama ve hoşnutluk vardır. Dünya hayatı gelip geçici bir zevkten başka bir şey değildir… Bu nedenle siz Rabbinizin affına nail olmaya bakın. Allah’a ve Peygamberine iman edenler için hazırlanmış olan yerler ve gökler kadar geniş cennet için yarışın. İşte bu Allah’ın lütfudur ki onu lâyık gördüğüne verir. Allah çok büyük lütuf sahibidir… Yeryüzünde ve insan hayatında size isabet eden hiç bir şey Bizim irademiz olmadıkça meydana gelmez. Bu Allah’a göre kolaydır; bundan hiç şüpheniz olmasın… Bu şundan dolayıdır; elinizden gidene üzülmeyesiniz ve elinize geçenle de şımarmayasınız. Çünkü Allah kendini beğenmiş şımarıkları sevmez… Bunlar hem cimrilik ederler hem de insanlara cimriliği emrederler. Her kim vermekten kaçınırsa bilsin ki Allah zengindir, övgüye layık olan O’dur.” (Hadid; 57/20-24).

Demek ki bir oyun, eğlence, süs, aramızda böbürlenme (tefahur beynekum), güç ve zenginlik yarışı (tekasür amvalüküm ve evladukum) olan, çer çöpe dönen bahçeye benzeyen, gelip geçici bir zevklenmeden ibaret “dünya malı” elimize geçtiğinde şımarmamalı, geçmediğinde kederlenmemeliyiz. Bilakis “dünyada adalet” istemeli ve buna talip olmalıyız. Hemen sonraki ayetlerde buna geçilir;

“Biz peygamberlerimizi söze dayalı apaçık delillerle gönderdik. Onlarla birlikte insanlıkta adalet daim yaşasın diye kitabı ve mizanı indirdik. Ve kendisinde hem çetin bir sertlik, hem de insanlar için birçok faydalar olan demiri indirdik. Bütün bunlar Allah’ın kendisine ve peygamberlerine içtenlikle/gıyabında yardım edenlerin kimler olduğu bilinsin içindir. Allah çok güçlüdür, üstündür; bundan hiç şüpheniz olmasın.” (Hadid; 57/25).

Demek ki dünyadan el etek çekmek bir yana, bilakis içine içine dalıp bir taraftan “hak ve adalet” istemeli, bunun için “kitabı” rehber almalı, insanlar arasında hassas teraziler (mizan) kurmalı; sadece adaletten yana taraf olmalı, ayırımcılık, kayırımcılık yapmamalı, adaletin “demir” yumruğunu sadece ve yalnızca zulme indirmeli, diğer taraftan da bunları yaparken oyuna, eğlenceye, süse, gösterişe, böbürlenmeye, güç ve zenginlik yarışına kendimizi kaptırmamalıyız. Güç (demir) elimize geçince şımarmamalı, geçmeyince de karalar bağlamamalıyız. Emvâl (mal, mülk) ve evlâd (adam, güç, çevre, şan, şöhret) hırsından arınmalı ve fakat adalet coşkusu ile dopdolu olmalıyız…

Hemen sonraki ayette de devrimci zahidliğin, miskin zahitliğe (ruhbanlık) dönüşmemesi için dikkat çekeliyor ve uyarılarda bulunuluyor;

Sonra onların ardından öteki peygamberlerimizi gönderdik. Keza Meryem oğlu İsa’yı gönderdik. Ona İncil’i verdik ve ona uyanların kalplerinde bir şefkat, sevgi ve merhamet meydana getirdik. Rahipliğe gelince, onu onlar uydurdular. Biz onlara böyle bir şey emretmedik. Allah’ın rızasını aramak amacıyla böyle yaptılar, fakat gereğini de yerine getirmediler. Biz de içlerinden iman etmiş olanlara mükâfatlarını verdik, ama çoğu yoldan çıkmıştı.” (Hadid; 57/27).

Demek ki zühd ruhbanlık demek değil.

Zühd, ne olursa olsun bir yere gelmeyi (kariyerizm) ve içine girdiği (makam, mevki, mal, mülk) kabının biçimini almayı reddetmek demek. “Eline geçince şımarma, geçmeyince üzülme” denmesinin anlamı bu…

Bunun için Hz. Peygamber, Hz. Ebubekir, Hz. Ömer ve Hz. Ali birer “devrimci zahid” idiler. Mal ve mülk önlerinde seriliydi, isteseler Karun gibi zenginleşmeleri içten bile değildi. Bilinçli bir ideolojik duruş ve asil bir tavırla bambaşka bir yol tuttular ve ne olursa olsun bir yere gelmeyi ve içine girdikleri kabın biçimini almayı (kariyerizmi ve konformizmi) reddettiler. Bunu anlamayanlar bu dinden hiçbir şey anlayamazlar ve “1400 yıl öncesine mi döneceğiz” der dururlar…

***

Lütfen okuyun;

Ebuzer’in bir sorusu üzerine Hz. Peygamber yukarıdaki Hadid suresindeki ayetler hakkında şöyle demiştir; “Dünyada zâhidlik, helâl olanı haram etmek veya malı ziyân etmekle olmaz. Gerçek zâhidlik, Allah’ın elinde olana, kendi elinde olandan daha çok güvenmendir. Zira şöyle buyurulmuştur: “Bu, kaybettiğinize üzülmemeniz ve Allah’ın size verdiği nimetlerle şımarmamanız içindir.” (Tirmizi, Zühd 29, (2341); İbnu Mâce, Zühd 1, (4100).

Hz. Âişe şöyle demiştir: “Resûlullah vefatından son­raya (miras olarak) ne para, ne pul, ne koyun ve ne de deve bırak­mıştır. Hiçbir vasiyette de bulunmamıştır.” (Buhârî, Fethu’l-Bârî, 5/356, 8/148)

Hz. Âişe Resûlullah’ı kastederek diyor ki: “Ah! Ba­bam ona feda olsun, bir defa dahi karnını buğday ekmeği ile doyur­madan bu dünyadan çekti gitti.” (Fethu’l-bârî, 9/549.)

el-Hakem b. Hazn’in hadisinde Hz. Âişe’den şöyle de­diği rivayet edilmiştir: “Allah’a yemin olsun ki, babam geriye ne bir dînâr ve ne de bir dirhem bırakmıştır…” (İbn Hanbel; Kitabu’z-Zühd)

Misver b. Mahreme’nin şöyle dediği rivayet edilmiştir. “Hz. Ömer bir mal getirmiş ve onu mescide koymuştu. (Bir gün) çıktı ve malı kontrol etmeye, ona bakmaya başladı. Bu arada gözle­ri doldu ve bunun üzerine Abdurrahman b. Avf: ‘Ey mü’minlerin emîri! Sizi ağlatan nedir? Allah’a yemin olsun ki, bu şükür beldelerinden(fethedilen memleketlerden) gelmiştir’ dedi. Hz. Ömer: ‘Bu var ya (bu), Allah’a yemin olsun ki, verildiği her toplumun arasına düşmanlık ve buğz girmiştir’ dedi.” (İbn Hanbel; Kitabu’z-Zühd).

Amr b. Habeşî’den şöyle dediği rivayet edilmiştir: “Ali b. Ebû Tâlib’in öldürülmesinden sonra, Hasan b. Ali bize bir hut­be irad etti ve ‘Öncekilerin kendisini ilmen geçtiği, sonrakilerin ise ona yetişemediği emin bir insan sizden ayrılmıştır. Şayet Allah’ın Resulü onu gönderir, kendisine sancağı verirse, gönderdiği yeri fethedinceye kadar geri çekilmeyen bir insandı. O geriye ne altın ve ne de gümüş bıraktı… Ehline hiz­met edecek hiç kimse de yoktu.’ dedi.” (İbn Hanbel; Kitabu’z-Zühd).

***

“Canım o zaman öyleydi, imkanlar azdı, fakru zaruret içindeydiler, ama şimdi öyle değil…” diyorsanız fena halde yanılıyorsunuz. Tam tersi; fırsat ellerine geçtiği halde bile isteye böyle yaşadılar. Çünkü eşya ile ilişkileri, varoluşsal duruşları farklıydı. Dünyanın tam içindeydiler evet, hatta üzerine üzerine yürüdüler ama ona bambaşka bir yerden bakıyorlardı. Dahası tam bir mü’min yüreğine ve imanına sahiptiler. Allah’a güvenleri muazzam, ahirete imanları derin, ölümle yüzleşmeleri korkusuzdu. Malla, mülkle kendilerini güvene ve garantiye alma derdine düşecek kadar “düşmüş” değildiler. Şu kapitalist çağın insanları ve hatta Müslümanları olarak onları anlamakta ne kadar da zorlanıyoruz, değil mi?

Demek ki zühd tespih çekmekle, zikir yapmakla, abdestsiz gezmemekle, sarıkla, cüppeyle, türbanla, kandil geceleriyle, gül yağıyla, hacılara su dağıtmakla, Kabe’nin örtüsünü değiştirmekle, kırk kez hacca gitmekle ilgili bir şey değil.

Eşya ile, mal ile kurduğun ontolojik ilişkiyle ilgili….

Eşyaya bağlanan, güveni malda gören özgür olabilir mi, bununla ilgili…

Ne olursa olsun bir yere gelme (kariyerizm) ve geldiği yerde içine girdiği kabın biçimini alma (konformizm) ile ilgili…

Kur’an’ı okuyun hangi sayfada olursa olsun boyuna bizi bundan kurtarmaya çalıştığını görürsünüz.

Müslümanların düştüğü yer burasıdır.

Kalkış da buradan olacaktır. (İhsan Eliaçık)

http://www.haber10.com/makale/14759/

 

KONUYLA İLGİLİ DAHA FAZLA BİLGİ İÇİN LÜTFEN AŞAĞIDAKİ BAŞLIKLARI İNCELEYİNİZ…

1) İlahi Kültürde Eleştiri Kültürü
2) İletişim Çatışmaları ve İletişimi Geliştirmenin Yolları
3) Niyet ve Bahane Kandırmacaları
4) Sorumsuzluk, İhmal, Bencillik ve Soyutlanma_Ka’b bin Malik
5) Bahaneler ve Mazeretler
6) Eleştirmek ve Eleştirilmek
7) Eleştirinin Önemi
8) Münafık, İkiyüzlü, Kararsız, İlkesiz ve Duyarsız Kimdir?
9) Münafıkların Özellikleri
10) Ahlak Odaklı Din, Allahlı Dindir
11) Dürüstlük Dinin Özüdür
12) Adanmış ve Aday İnsan
13) Kur’an’da İlahi Adalet İlkeleri
14) Soru Sormanın Yöntemi ve Adabı
15) Ahlak, Adalet, Emek ve Sermaye
16) Kendimizi Kime Beğendirelim?

posted in GÜNCEL | 0 Comments